05.09.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
MUSA KESLER / İstanbul
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) vefat eden başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın da evinin arandığı soruşturma sonucunda ÇYDD yöneticileri Nur Gerçel, Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve Prof. Dr. Filiz Meriçli hakkında dava açılmıştı. Bu dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Poyrazköy/Kafes Davası ile birleştirilmişti. Davanın önceki gün yapılan duruşmasında avukatlar mahkemeye ABD’de faaliyet gösteren ‘Arsenal Consulting Inc’ isimli Adli Bilişim Şirketi’den aldıkları inceleme raporunu sundu. Raporun sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı:
‘Aşırı yoğunlukta tahrifat’
“Arsenal, ÇYDD sabit diskinin 10 Nisan 2009, saat 20.48’den (Windows iletişim sisteminin en son kapatıldığı zaman) sonra ve de adli imajının alındığı bilinmeyen tarihten önceki bir zamanda tahrifata uğradığı sonucuna varmıştır. (...) Tahrifat, ÇYDD sabit diskinin başka bir bilgisayara bağlanmak suretiyle diske dosya ve klasörlerin kopyalanmasını, bunların tarih ve zamanlarıyla oynanmasını ve de son olarak silinmelerini içermektedir. Avukat Ersöz, Arsenal’e ÇYDD iddianamesinde bahsi geçen bütün dokümanların hepsinin bu dosyalar arasında olduğunu bilgisini vermiştir. Arsenal, böylesi aşırı yoğunluktaki bir dosya sistemi tahrifatı ile daha önce hiç karşılaşmamıştır ve de analizlerimiz devam etmektedir.”
‘Suç duyurusu yapacağız’
Dava avukatlarından Hüseyin Ersöz ise yaptığı açıklamada, Balyoz, OdaTV gibi birçok davada sonradan oluşturulan dijital dokümanlara dayalı suçlamalar yapıldığını belirterek, “Faillerin tespiti için savcılığa en kısa zamanda suç duyurusunda bulunulacaktır” dedi.
Eski komutanlar ifade verecek
Poyrazköy davası kapsamında Deniz Kuvvetleri’nin eski komutanlarından emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit ve emekli Oramiral Metin Ataç da savunma tanığı olarak bugün ifade verecek. İki komutan kendilerine yönelik yapıldığı iddia edilen suikast planları hakkında beyanlarda bulunacak.
Deniz Kuvvetleri’nin geleceğini yok ettiler
Ocak ayında istifa eden ve önceki gün görülen Poyrazköy davasını takip eden eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Nusret Güner ise Milliyet’e şunları söyledi:
“Türk ordusunun subayları, askerleri haksız ve mesnetsiz suçlamalarla tutuklandı ve cezalar aldı. Maalesef bu askerlere sahip çıkan yok. Sadece ‘yandaş gazeteler’ değil, muhafelet de aynı. O yüzden ‘yandaş muhalefet’ olarak adlandırıyorum. Benim geleceği son derece parlak arkadaşlarım, evlatlarım tutuklandı. Onların geleceği karartıldı. Bunun hesabını kim nasıl verecek? Muhalefet bile onları korumuyor.
Donanma Komutanlığı’ndan istifa ettim. Uyum görüntüsü bozulmasın diye istifam aylarca işleme konmadı ama vazgeçmedim. Bütün yaşanan haksızlık ve adaletsizliklere karşı tepki olarak istifamı verdim. İstifamın arkasında başka hiçbir gerekçe yoktur. Sonra kızıma komplo kurdular. Savcı 14 yaşındaki kızımın adını iddianameye yazdı. Hadi kamera koyan ya da komployu kuranlar bir şerefsizlik yaptı, peki benim kızımın adı iddianameye neden kondu? Bunun neresi hak, neresi hukuk?
İstifa ettikten sonra da kimse gelip bana ‘Ne oldu? Niye istifa ettin?’ diye sormadı. Muhalefet bile sessiz kaldı. Ben askerim, benim için siyaset değil, ülke güvenliği ve geleceği önemli. Ülkenin eski Genelkurmay Başkanı tutuklanmış. Ama İlker Başbuğ’u cezaevinde ziyaret etmekle sorumluluğunuz bitmiyor. Balyoz davasında yüzlerce subay ortalama 18 yıl hapis cezası aldı. Göz göre göre hukuksuz delillerle mahkum edildiler. Kimin sesi çıktı? Deniz Kuvvetleri’nin geleceği yok edildi. Öyle bir yıprandı ki kendine tekrar gelmesi yıllar alacak. Ben sakallarımı bütün bu yaşananlara tepki olarak bıraktım. Dünyanın ilk 10 donanmasından biri olan Türk donanmasına reva görülen haksızlıkları protesto etmek için sakal bıraktım.”