08.09.2014 - 20:55 | Son Güncellenme:
Tüm dünyada en çok görülen hastalıklar arasında yer alan depresyonun tedavisindeki yanlış inançların, gerek hastalık, gerekse ilaç konusunda yapılan anlamsız yorumların, depresyon hastalarının zaten azalmış özdeğer ve özsaygılarını daha da düşürdüğü bildirildi.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver, yaptığı açıklamada, depresyonun tüm dünyada en çok görülen ve en çok öldüren ruhsal hastalık olduğunu belirtti. Öztanrıöver, "Depresyon hem içsel, hem de dışsal nedenlerle oluşabilir ve beynin işlevinde bozukluğa yol açar. Özellikle ülkemizde psikiyatrik hastalıkların yeterince anlaşılamaması, hatta güçsüzlükle damgalanması, hastalığa yakalananların hastalıkla mücadelesini engeller niteliktedir. Gerek hastalık, gerekse ilaç konusunda yapılan anlamsız yorumlar, depresyon hastalarının zaten azalmış özdeğer ve özsaygılarını daha da düşürmektedir" ifadelerini kullandı.
Depresyon konusunda ilk yanlış inanış ve öğüdün, "Hastalığı kendi gücünle yenmelisin. Kafana takmazsan geçer, ilaç kullanmana gerek yok" denilmesi olduğunu anlatan Öztanrıöver, "Oysa korkan birine ‘korkma’, üzülen birine ‘üzülme’, endişelenen birine ‘endişelenme’ demekle duygu asla yok olmaz. Bu yüzden depresyon hastaları, yakınlarının kendisini anlamamasından ve kızmasından şikayetçidir. ‘Keşke kolum kırılsaydı, hatta kanser olsaydım, hastalığımı onlara gösterebilseydim’ diye düşünür. Kendini işe yaramaz, beceriksiz ve sevdiklerine yük olarak görür. Bu durum kişinin suçluluk hislerini artırarak intihar düşüncelerini besleyecektir" dedi.
"DEPRESYON UNUTKANLIĞA YOL AÇAR"
Öztanrıöver, ikinci yanlış inanış ve öğüdün de, "Depresyon ilaçlarına sakın başlama, alışkanlık yapar. Sonra hiç bırakamazsın ve beynine zarar verirsin" demek olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Oysa yapılan araştırmalar, asıl tedavi edilmeyen depresyonun beyin hücrelerine kalıcı hasar verdiğini göstermektedir. Tedavi edilmeyen depresyon unutkanlığa ve bazı entelektüel yeteneklerde körelmeye yol açmaktadır. Yani inanışın tersine, depresyon ilaçları, beyni zarar görmekten korumaktadır ve alışkanlık yapmazlar. Ayrıca psikiyatrınız size sadece ilaç vermeyecektir. Psikoterapi ile de depresyonunuzun altındaki olası nedenleri, yaşam tarzınızı da gözden geçirecektir. Örneğin ‘Hayır’ demekte zorlandığınızı tespit edebilir ve bunun depresyonunuzu beslediğini ve ‘Hayır’ demeniz gerektiğini size söyler. Sizse bunu yapmayı göze alamazsınız ve belki depresyonunuzla arasında bir bağlantı da göremeyebilirsiniz. Sadece verilen ilaçları kullanmayı seçersiniz. Bir süre sonra biraz düzelirsiniz. Sonra hastalık tekrarlar. İlaçlarınız değiştirilir. Yine biraz düzelirsiniz. Ancak hastalığınız yine tekrarlar. Sanki ilaçlar sizde zamanla etkisini yitiriyor gibidir. İlaçların sizi kötü yaptığını zannedersiniz. İlaçlarınızı tamamen bırakırsınız ve daha da kötü olursunuz. Şimdi olan nedir? Siz ilaçlara bağımlı olmadınız, sadece üzerinize düşeni yapmadınız. Yani sebebi ortadan kaldırmadınız. Benzetme ile söyleyecek olursak, sizi tifo yapan suyu içmeye devam ettiniz. Bu yüzden ilaç kullansanız da hastalığınız tamamen iyileşmedi. Depresyonun en etkin tedavisi psikoterapi ve ilaç tedavisinin birlikte kullanımıdır. Bu yüzden depresyon tedavisini, komşunuzun önerdiği bir ilaçla ya da farklı branştan bir hekimle değil, psikiyatrınızla sürdürmeniz en doğrusu olacaktır."