Değişen izleme biçimleri

4 Ekim’de başlayan ve 9 Ekim’e kadar devam edecek Ayvalık Film Festivali, bu yıl ikinci kez düzenleniyor. Festivalin ilk gününde Yeni Sinefiller: Yeni Mecralar, Yeni Seyirciler başlıklı bir panel düzenlendi. “Nasıl Seyrediyorlar?” başlıklı panelde akademisyen Umut Tümay Arslan, Pay TV dış alım sorumlusu ve yönetmen Uğur Bayazıt, ressam Antonio Cosentino ve gazeteci Elçin Yahşi,  yazar Fatih Özgüven’in moderasyonuyla sinema izleyicisi olma biçimlerinden ve bunların yıllar içerisindeki değişiminden bahsettiler.

Yahşi, sinefil tanımlarından bahsederek açtığı konuşmasında kendisine en yakın tanımın Fransız bir yazara ait “Sinema üzerinden dünyayı tanımak” olduğunu belirtti. Kendi sinefil olma macerasının yıllar içerisinde, sinematek, videotek, VHS kaset, festivallerle devam ettiğini DVD ve bluray gibi formatların ardından dijital platformların izleme alışkanlıklarını çok değiştirdiğini anlattı. Martin Scorsese, Alfonso Cuaron’un da aralarında olduğu yönetmenlerin de dijital platformlarla çalıştığını söyleyen Yahşi, bu yönetmenlerin filmlerini perde için çektiklerini söylediklerini de aktardı. Yeni alışkanlıklarda filmlerin dijital platformlarda tek başına izlendiğini söyleyen Yahşi, izleyicinin filmler üzerine konuşma kısmını da sosyal medyanın üstlendiğini söyledi.

“Video nesline aidim”

Festival kapsamında sinemadan ilham alan resimlerinin yer aldığı “Ellerin Havada, Keşke Hep Öyle Kalsa” başlıklı sergisi Ofiskafe’de açılan ressam Antonio Cosentino  ise konuşmasında “Binlerce filmle yaşadığımı fark ettim” dedi ve filmlerdeki mekanlarla kurduğu ilişkiden bahsetti. İkinci ve üçüncü dünya ülkelerinin gelişmesinin tüm mekânların kaybı anlamına geldiğini belirten Cosentino, bu mekanları filmlerde aradığını ve hatırladığı mekanları filmlerde bulduğunu söyledi: “Hatıraları tekrar ele geçirmek için de film izlerim.”

Uğur Bayazıt ise konuşmasında video nesline ait olduğunu anlattı. Salonda film izlemekten tekrar yalnız film izlemeye dönüldüğünü belirten Bayazıt, “Filmlerin bu kadar kolay ulaşılabilir olması acaba filmlerin değerini düşürüyor mu?” sorusunu ortaya attı. Özgüven ise “İnsanlar sinemayla ilgili bir şeyi aniden
keşfediyor ve bunlar kült haline geliyor. Keşfetme biçimiyle yeni anlamlar kazanıyoruz” diye konuştu.