29.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
SAFA TEKELİ - Atatürk, “Benim şahsi meselem” ve “40 asırlık Türk yurdu yabancı ellerde kalamaz” dediği Hatay’ın, Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmasını sağlamak amacıyla büyük bir diplomasi mücadelesi verir. Hatay davasının Milletler Cemiyeti’nde ele alındığı günlerde Kurun gazetesinde “Asım Us” imzası ile yayımlanan ancak Atatürk tarafından yazılan beş baş makale, büyük yankı uyandırır ve hemen ertesi gün anlaşmaya varılmasında etkili olur.
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras başkanlığındaki heyet, Hatay görüşmeleri dolayısıyla, 21 Ocak 1937’de Cenevre’de Milletler Cemiyeti Konseyi’nde bulunuyordu. Aynı gün Cumhurbaşkanı Atatürk, Kurun (Vakit) gazetesi sahibi ve başyazarı Asım Us’u Dolmabahçe Sarayı’na davet etti ve Hatay davası ile ilgili makale yazmak ve bu yazıların Kurun gazetesinde çıkmasını istediğini söyledi. Atatürk, görüşmeler sürerken dünya kamuoyunu Türkiye lehine etkilemeyi amaçlıyordu. Atatürk’ün yazdırdığı, Asım Us imzası ile 22 Ocak 1937’den 27 Ocak’a kadar beş gün arka arkaya çıkan başyazıların başlıkları şöyledir: “Fransa’nın dostlarına hitap ediyoruz, Türk efkârıumumiyesi artık Fransız devlet ricalini Hatay meselesinde muhatap olmak kabiliyetinden uzak görüyor”, “Paris’te Kedorseğ, zavallı Fransa”,“Cumhuriyet’imize Osmanlı İmparatorluğu’nun bir temadisi nazarile bakmak, hem isabetsiz hem de tehlikeli bir meslektir. Üzerinde haklı olarak durduğumuz bir nokta”, “Günü biten intizar”, “Türkiye aldatılamaz! Hâlâ intizar”
Neler yazdı?
Atatürk, ilk üç yazısında Fransa’yı eleştirir ve Fransa’dan işleri yokuşa sürmemesini ister. Türkiye’nin Osmanlı Devleti ile karıştırılmaması gerektiğini belirterek, izlediği politikalarla Fransa’nın dost Türkiye’yi kaybetmek üzere olduğunu kaydeder. Üçüncü yazısında Türkiye’nin işi farklı noktalara (savaş hali gibi) çekmemek için, büyük dikkat gösterdiğini de vurgular. Dördüncü başyazıda Başbakan İsmet İnönü’ye seslenen Atatürk, Hatay davasının hangi aşamada olduğuna ilişkin bilgi ister. Beşinci ve son yazısında ise Hatay davasında Türkiye’nin haklı olduğunu vurgular ve Fransa’ya üstü örtülü biçimde gözdağı vermekten çekinmez.
Önce bağımsızlık
14 Ekim 1918’de Fransız işgaline uğrayan Hatay’ın Türk topraklarına katılması amacıyla Atatürk’ün talimatıyla başlatılan çalışmalar sonucunda, Milletler Cemiyeti, Kurun’da yayımlanan beş makalenin hemen ertesinde, 27 Ocak 1937’de “sancak statüsü” kapsamında Hatay’ın bağımsızlığını kabul eder. Bu karar, 29 Mayıs 1937’de Milletler Cemiyeti Konseyi’nde de Hatay Anayasası ile beraber onaylanır ve bağımsızlık rejimi 29 Kasım 1937’de yürürlüğe girer. 2 Eylül 1938’de bağımsız Hatay Devleti’nin Millet Meclisi, ilk toplantısını yapar ve Tayfur Sökmen, Devlet Başkanı seçilir.
Türkiye adına Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nun, Fransa adına Ankara Büyükelçisi Massigli’nin imzaladığı Hatay’ın Türkiye’ye katılmasına ilişkin 23 Haziran 1939 tarihli anlaşmayla, Hatay’ın Türkiye ile sınırının kaldırılmasına, Fransız birliklerinin Hatay’ı terk etmelerine, Hatay halkının Türk vatandaşı olmasına karar verilir. Hatay Meclisi de 29 Haziran 1939’da toplanarak Türkiye’ye katılma kararı alır. 7 Temmuz 1939 tarihli kanunla Hatay ili kurulur. 23 Temmuz 1939’da Hatay’da törenle Türk bayrağı çekilir.