11.11.2016 - 01:06 | Son Güncellenme:
AA
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK ve Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) müzahir oldukları" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Cumhuriyet Vakfı'nın eski yöneticilerinden İnan Kıraç ile yazar Rıza Zelyut'un "tanık" sıfatıyla verdikleri ifadelerinin detayları belli oldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca yürütülen soruşturma çerçevesinde, "tanık" sıfatıyla ifadesi alınan Kıraç, Cumhuriyet Vakfı Başkanı İlhan Selçuk'un daveti üzerine 2004'te Cumhuriyet Vakfı Danışma Üyeliği, 6 Aralık 2005'te Danışma Kurulu Başkanlığı görevini üstlendiğini belirterek, yine İlhan Selçuk'un istemesi üzerine 2009'da Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğine katıldığını söyledi.
Kıraç, vefatından bir ay önce İlhan Selçuk'u hastanede ziyaret ettiğini, Selçuk'un kendisine Cumhuriyet gazetesinin çizgisini değiştirmeden yürütebilecek kişinin başkanvekili Alev Coşkun olduğunu, kendisinden de Coşkun'a yardımcı olmasını istediğini anlattı.
Vakfın yönetim kurulu üyelerinden Aydın Aybay'ın vefatının ardından yapılan ilk toplantıda, yurt dışına çıkacağı ve oy kullanamayacağı için toplantının bir hafta ertelenmesini istediğini ancak Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç'in kendisine, oyunu kapalı zarf içinde gönderebileceğini, Mustafa Balbay'ın da cezaevinde olduğu için oyunu bu şekilde göndereceğini söylediğini aktaran Kıraç, Aybay'ın yerine yeni üye seçimi yapılacağı için oyunu kapalı zarf içinde gönderdiğini ama yurt dışında olduğu gerekçe gösterilerek oyunun geçersiz sayıldığını vurguladı.
Geçersiz sayılan oyunu Mustafa Pamukoğlu'na verdiğini bildiren Kıraç, tüzük gereği başkanın oyunun 2 oy olarak kabul edilmesi üzerine diğer aday Önder Çelik'in 6'ya karşı 5 oyla üyeliğe seçildiğini belirtti. İnan Kıraç, bu olayın ardından bir daha vakıfla ilgili hiçbir toplantıya katılmama kararı aldığını ve 17 Şubat 2014'te istifa ettiğini kaydetti.
İnan Kıraç, Alev Coşkun ile Şevket Tokuş'un yönetim kurulu üyeliğinden çıkarıldıklarını öğrendiğini anlatarak, "Yıllarca Cumhuriyet Vakfı içerisinde yer almış bu kişilerin vakıftan uzaklaştırılmaları beni oldukça üzmüştür. 90 yıllık Cumhuriyet gazetesi çizgisi artık tamamen kaybolarak bugünkü haline gelmiştir. Bu olaylardan sonra Cumhuriyet gazetesi almamaya ve okumamaya karar verdim." ifadelerini kullandı.
Rıza Zelyut'un ifadeleri
"Tanık" sıfatıyla ifadesi alınan yazar Rıza Zelyut da 22 Eylül'de yayınlanan "Medyadaki kripto FETÖ'cüler çalışıyor" başlıklı yazısı ile ilgili sorulara cevap verdi.
Zelyut, Hrant Dink, Rahip Santoro, Zirve Yayınevi ve Danıştay cinayetlerinin, FETÖ'cüler tarafından kamuoyunu milliyetçi ve Atatürkçülere karşı kışkırtmak amacıyla işlendiğini öne sürerek, söz konusu kişilerin de bu cinayetleri meşru göstermek için algı çalışması yaptıklarını anlattı.
Bu kişilerin önünde engel olarak gördükleri Atatürkçü ve milliyetçi yayın kuruluşlarını ele geçirmeye çalıştıklarını, İlhan Selçuk'un vefatının ardından da Cumhuriyet gazetesini ele geçirdiklerini aktaran Zelyut, "2010 yılında İlhan Selçuk'un vefat etmesinden sonra Cumhuriyet gazetesine sızdılar. Gazetenin yönetim kurulunu ele geçirdiler.'' dedi.
Rıza Zelyut, burada en önemli rol alan kişinin Akın Atalay olduğunu, Atalay'ın zaman içerisinde gazete içerisindeki Atatürkçü ve milliyetçi kişileri başta Mustafa Balbay, Mehmet Faraç, Bedri Baykam, Alev Coşkun olmak üzere diskalifiye ettiğini iddia etti.
Yerine gelen köşe yazarlarının ise Fetullah Gülen ve ABD çizgisine uygun yazı yazan kişiler olduğunu anlatan Zelyut, ''Bu olaydan sonra gazetenin yayın politikası FETÖ/PDY ve HDP'nin çizgisine oturtuldu. Bizler de bunu görerek 1,5 yıl öncesinden başlamak üzere gazeteyi 'Sorozcu Cumhuriyet, Turuncu Cumhuriyet, Yeni Cumhuriyet' gibi eleştirel sıfatlarla andık. Gazetenin okurları olarak bilenen CUMOK isimli platform bile kendi gazetelerini almayarak tepki göstermeye başladılar." ifadelerini kullandı.