07.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
KIVANÇ EL Ankara
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Es-Serrac ile görüşmesinde ele alınan “iş birliğini geliştirme” kararına ilişkin, “Libya bildiğimiz bir saha. Temel ilkemiz kazan-kazan esasına dayalı olarak doğal kaynakların Libyalılar için harcanmasıdır. Libya’nın kaynakları Libyalılar için kullanılmalıdır. Geçmişte olduğu gibi gene Libya hükümeti, halkı Türk firmalarının iş yapmasını isterse firmalar gider, yine iş yapar” açıklamasında bulundu.
Sözcü Kalın, Külliye’de Milliyet Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer ve Cumhurbaşkanlığı Muhabiri Kıvanç El’in sorularını yanıtladı. Erdoğan-Serrac görüşmesinin ardından Libya ile daha da genişlemesi hedeflenen ilişkileri değerlendiren Kalın’ın gündeme ilişkin sorularımıza yanıtları şöyle:
ANLAŞMALAR MEŞRU HÜKÜMETLE: Türkiye Libya’da çözümden yana meşru hükümetle iş birliği yapıyor. Cumhurbaşkanımızın vizyoner liderliğiyle Türkiye, Libya’daki duruma bir denge getirdi ve siyasi sürecin önünü açtı. Zannedildiğinden çok daha kapsamlı ilişkilerimiz var. Meşru hükümetle kapsamlı, ikili ilişkileri tanzim eden anlaşmalarımız var. Bunlara yenileri eklenebilir. Görüşmede bu konu ele alındı. Hafter, kendi savaşını finanse etmek için Libya’nın doğal kaynaklarını kullanıyor. Ocak ayından bu yana Libya petrollerine el koydu. Açık piyasada satarak kendi savaşını finanse ediyor. Tahminlere göre sadece maliyeti 4 milyar dolar üzerinde. 6-7 milyon nüfusu olan bir ülke neden bu sıkıntıları yaşasın? Birlik ve beraberliği sağlayacak olan çözümün adresi bellidir; Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Bingazi’deki Meclis. Serrac görüşmesi son derece verimli geçti. Türkiye’nin kararlılığı vurgulandı. Libya halkının yanında olmaya da devam edeceğiz.
LİBYA BİLDİĞİMİZ SAHA: (Libya’nın yeniden inşasında Türkiye’nin rolü ne olur?) Türkiye, Libya’da yeni ve yabancı bir aktör değil. Türk müteahhitleri 80’lerden beri Libya’nın alt yapısını inşa etmede en önde gelen firmalardandır. Yoldur, köprüdür, limandır, hastanedir, oteldir, konuttur bir geçmişi var zaten. Savaştan dolayı bunlar durdu. Enerji konusunda da benzer durum geçerli. Bildiğimiz bir saha. Yeni anlaşmalar, yeni iş birliği alanları mevcuttur. Savaşın durması gerekiyor.
TEMEL İLKEMİZ KAZAN KAZAN: Temel ilkemiz kazan-kazan esasına dayalı olarak doğal kaynakların Libyalılar için harcanmasıdır. Libya’nın kaynakları Libyalılar için kullanılmalıdır. Geçmişte olduğu gibi gene Libya hükümeti, halkı Türk firmalarının iş yapmasını isterse firmalar gider, yine iş yapar. Enerjiden liman işletmeciliği, havacılığa kadar her alanda Türkiye hamdolsun dünyanın birçok yerinde işler yapabildiği gibi Libya’da da yapar. Bunun için önce bir siyasi istikrar sağlanmalıdır.
HAFTER’SİZ ÇÖZÜM ARAYIŞI: (Rusya ve ABD’nin Hafter’e karşı tutumu) Putin ile de Libya konusunda görüşüyoruz. Ruslar bugüne kadar aslında Serrac ile yakın siyasi ilişkiye girmemişti. Libya Dışişleri Bakanı’nın Moskova’ya gitmesi önemli gelişme. Rusların da UMH’yi muhatap alıp bu konuları görüşmesi olumlu. Çünkü eninde sonunda siyasi çözüm masasına oturacak en önemli aktör UMH’dir. Hafter’siz çözüm süreci nasıl inşa edilir diye arayış içinde olunduğuna dair bilgiler var.
‘ABD eninde sonunda Suriye’den çıkacak’
Sözcü Kalın Külliye’de Milliyet’e yaptığı açıklamalarda Suriye, ABD ve AB ile uluslararası kurumlar hakkında da şunları dile getirdi.
ALFABEDEN FARKLI HARFLER SEÇEREK:
(Suriye’deki gelişmeler) PKK’nın Suriye kolu olan PYD-YPG üzerinden Suriye’de oyun kurmak isteyenler eninde sonunda hüsrana uğrayacaklar. Meşru olmayan aktörlerle sürdürülebilir bir siyasi oyun kurmanız mümkün değil. Tutarsızlığı savunmanız mümkün değil. İsimleri değiştirerek, alfabeden farklı harfler seçerek, örgütleri meşrulaştırmaya, normalleştirmeye çalışanız da fayda sağlamaz çünkü biz sahada olup biteni biliyoruz. Türkiye ne Suriye’de ne de başka bir yerde PKK’ya asla geçit vermeyecektir. PYD-YPG üzerinden diğer Kürtleri de sürece katmak aslında Suriye Kürtlerine saygısızlık. YPG adeta ABD’nin paralı askeri haline gelmiş durumda. Eninde sonunda ABD oradan çıkacak ve bu yanlış politikaları Irak’ta olduğu gibi ters tepecek. Geriye başka enkazlar bırakacak.
REJİM ENGELLİYOR: Anayasa komisyonu kurulalı 1,5 yıldan fazla oldu; kaç toplantı yapıldı, niye mesafe alamıyorlar? Çünkü rejim, engel çıkarıyor. Oradan çıkacak bağlayıcı metnin kendileri için handikap olacağını düşünüyorlar. O metnin, anayasanın çıkmaması için de her şeyi yapıyorlar. Savaş devam ediyor, Suriye halkı ızdırap çekmeye devam ediyor. Kriz derinleşiyor.
CEVABIMIZI BİLİRLER: (Rejimin bölgeye yığınak yaptığı iddiaları) İdlib’de rejim yer yer belli noktalardan ateşkesi ihlâl ediyor. Teyakkuz halindeyiz. Karşılık verme hakkımızı koruyoruz. Yeltenirlerse, Türkiye’nin cevabının sert olacağını bilirler. Türk ordusu her tehdide her zaman karşılık vermeye hazırdır.
ABD’DE SERRAC’A EĞİLİM VAR
Kalın: ‘Hafter’in miadını doldurduğunu görmek zor değil. Hepsi Cumhurbaşkanımızın noktasına gelmeye başladı. ABD de buna dahil. 5-6 ay kadar önce Trump, Hafter ile telefonda da görüşmüştü. Şimdi Hafter’in muteber ve güvenilir bir aktör olmadığı noktasındalar. Kendileri de ifade ediyorlar. O’Brien ile de Libya konusunu görüştüm. Hafter’in faaliyetlerinin ne kadar yapıcı olmaktan uzak olduğunu teyit ettik. ABD yönetiminde Serrac hükümeti ile yakın bir ilişki kurma sürecinde genel eğilim var” dedi.
Daha güçlü bir Türkiye
Korona sonrası dünya hakkında da konuşan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın şunrları söyledi: “Küresel sistemin, düzenin bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu gördük. Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya beşten büyük’ tezini teyit etti. Dünyanın en büyük ülke ve kurumları böyle bir salgın karşısında çözüm üretemiyorsa meşruiyetleri sorgulanır. BM, DSÖ, G-20’den İslam İşbirliği Teşkilatı’na kadar. Sadece BM reformu meselesi değil; dünyadaki adaletin nasıl dağıtıldığı, eşitsizliğin nasıl ortadan kaldırıldığı ile ilgili mesele. Önümüzdeki yıllarda bireysel üretim, tüketim alışkanlıkları değişecek. Aşırı üretip aşırı tüketiyoruz. Bireysel tercihler sistemsel değişikliğe yol açabilecek mi bunu göreceğiz. Sağlık, güvenlik, gıda, internet alt yapısı ve enerji alt yapısı, buralarda hiçbir aksaklık olmadı. Biz buradan daha sınanmış şekilde çıktık. Cumhurbaşkanımız mesela ‘Uluslararası sağlık turizmi’ dedi. Burayı güçlendirelim, açalım, sistematik hale getirelim. Türkiye’nin post-korona sonrası dönemde daha güçlü olacağını düşünüyorum.”
‘Bağırmak sorunu çözmüyor’
AB ile ilişkilere de değinen Kalın şunları söyledi:
“AB’nin Suriye meselesine sadece mültecilerden bakması eksik yaklaşım. Sayılar üzerinden bakılması da gayrı insani. Mülteci anlaşmasını 2015’te imzaladık; 9 Mart’ta Brüksel’de görüşme yapıldı, bizi tatmin edecek mülteci krizine bir formül henüz ortaya konulamadı. AB bu konularda hâlâ kaçamak davranıyor. Siyasi ve insani krizi başkalarının çözmesini ama meyvelerinin kendisinin toplamasını istiyor. Mülteciler Avrupa’nın kapısına dayandığında bağırmak sorunu çözmüyor. Oraya gelmeden önce bir sürü yapılabilecek şey var. Türkiye’ye dönüp; ‘Sen al, bize bırakma, yeter ki bu sorun benden uzak olsun’ yaklaşımı sergileniyor. ‘Avrupa başkentlerine gelmediği müddetçe mülteciler bir kriz değildir’ yaklaşımındalar.”
‘Obama ne kadar mesafe aldı?’
ABD’deki ırkçılık konusunda Sözcü Kalın, “Çok köklü sorun. Obama 8 yıl ABD’nin başkanlığını yaptı; siyahilere dönük ırkçılığın azaltılması konusunda ne kadar mesafe aldı? Sorun başka; derinlerde yatıyor. Yağmalamanın vandalizme dönüşmesi de tabi kabul edilemez. Mutlaka bazı dersler alınacaktır. Trump’ın kitlesi bunu belki büyük bir sorun olarak, ırkçılık olarak görmüyor. Amerikalıların anlaması gereken şey; hükümetin karşısına çıkan ANTİFA gruplarının önemli bir kısmının YPG ile ilişkili olduğu açık. Bunlarla iş yaptıkları gerçeğini umarım görürler. Cumhurbaşkanımız, ABD yönetimini ‘Destek verdiğiniz terör örgütleri bir gün sizi de vurur’ diye yıllardır uyarıyor” açıklamasında bulundu.