Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Asrın felaketine, asrın dayanışmasıyla cevap veriyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, çeşitli inceleme ve temaslarda bulunmak üzere Adıyaman'a geldi. Yılmaz'ı, havalimanında Adıyaman Valisi Osman Varol ile protokol üyeleri karşıladı.

Adıyaman Valiliği'ni ziyaret eden Yılmaz, Afet Koordinasyon toplantısına katılıp, deprem felaketinin ardından yürütülen çalışmalardaki son duruma ilişkin bilgiler aldı.

Toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sahada çalışmaları yerinde incelediklerini ve tespitlerle sorunları hızlı şekilde çözdüklerini aktararak, "Burada yaşanan depremin yaralarını devlet ve millet olarak omuz omuza sarmaya devam ediyoruz. Malum yaşadığımız deprem, asrın felaketi diyoruz. Aslında yüzyıllarca önce gerçekleşmiş bir depremin tekrarı bu döneme denk geldi. Ancak şunun da altını çiziyoruz. Asrın felaketine, asrın dayanışmasıyla cevap veriyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Adıyaman ve depremden etkilenen tüm şehirlerimizi inşa, ihya ve hayatı normale döndürme yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sahada çalışmaları yerinde inceliyoruz ve tespit ettiğimiz sorunlara tüm gücümüzle hızlı bir şekilde cevap vermeye devam ediyoruz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın da sürekli ifade ettiği gibi 319 binini, 1 yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konutu inşa etme hedefimiz var. Böylece deprem şehirlerimizi ayağa kaldırmak istiyoruz. Adıyaman'da 33 bin 724 konutun sözleşmesi imzalanarak yapımına başlanmıştır. Önümüzdeki ekim kasım aylarıyla birlikte kalıcı konutları hak sahiplerine teslim etmeye başlamayı planlıyoruz, hedefliyoruz" dedi.

İlginizi Çekebilir

Bakan Yılmaz açıkladı! Türkiye tarihinde ilk

İSVEÇ'E TEPKİ

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıyı da değerlendiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İsveç'teki saldırı hepimizi gerçekten derinden üzdü. Daha önce de yaşandı maalesef bu tür saldırılar. İfade hürriyeti kisvesi altında nefret suçlarını hiçbir şekilde mazur gösteremezsiniz, kabul edemezsiniz. Kur'an-ı Kerim'e, kutsal kitabımıza olan bu saldırı aslında yüz milyonlarca insanı rencide etmeye yönelik provokatör saldırıdır. İslamofobi, yabancı düşmanı bir saldırıdır ve esas itibarıyla nefret suçu teşkil eden, aynı zamanda ırkçı bir yaklaşımı ortaya koyan, dolayısıyla bütün bu vasıflarıyla baktığınız zaman bu saldırının, bu yapılan eylemin hiçbir şekilde ifade hürriyetiyle meşru gösterilmesi kabul edilemez. İsveç makamlarının bir an önce harekete geçmesini ve gereğinin yapmasını bekliyoruz.

Teröristlere, nefret suçu işleyenlere, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına tolerans göstermek hiçbir şekilde bir ülkeye kazandırmaz. Bunları demokratik değerle de izah edemezsiniz. Bu tür hadiseler gerçek anlamda ifade hürriyetini de aslında baltalayan, demokratik değerleri de baltalayan hadiselerdir. Kutsal kitabımız bu yapılan hakaretlerden en küçük bir şey kaybetmez, değerinden hiçbir zaman bir şey kaybetmez. Ama bu tür nefret suçlarını işleyenler, ırkçı yaklaşım gösterenler ve bunlara sesiz kalanlar, bunları tolere edenler, kaybederler. İsveç makamlarını ve bütün ilgilileri bir an önce harekete geçmeye ve bir daha bu tür 'aşağılık' diyeceğimiz eylemlerin gerçekleşmesine engel olmaya davet ediyorum. Uluslararası camiayı da bu konularda, uluslararası hukuk oluşturma anlamında da çaba sarf etmeye davet ediyorum."

Yılmaz, daha sonra kent merkezinde kurulan Balıkesir Çarşısı'nı dolaşıp, depremzedelerle bayramlaştı.

KAHRAMANMARAŞ'A GEÇTİ

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adıyaman'daki ziyaret ve incelemelerin ardından Kahramanmaraş'a geçti. İl Emniyet Müdürlüğü binasındaki afet koordinasyon merkezine geçen Yılmaz'ı, Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun, milletvekilleri, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Emin Mehmet Terzioğlu, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör ile kurum amirleri karşıladı.

Burada açıklama yapan Cevdet Yılmaz, bayram nedeniyle çeşitli ziyaretlerde bulunup, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüp, sahada inceleme yapmak amacıyla Kahramanmaraş'a geldiğini söyledi. Depremin ilk yaşandığı andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde başlatılan çalışmaların yoğun şekilde devam ettiğini ifade eden Yılmaz, depremin yaralarını devlet ve millet olarak birlikte saracaklarını, asrın afetine asrın dayanışmasıyla karşılık vereceklerini kaydetti. Yılmaz, şöyle devam eti:

"İlk müdahaleler sonrasında geçici barınma çalışmaları aşağı yukarı tamamlandı. Önce çadır kentler sonra konteyner alanları oluşturuldu. Şimdi gündemimizde kalıcı konutların, barınma imkanlarının oluşturulup vatandaşımıza teslim edilmesi var. Bu konularda geldiğimiz son durumu arkadaşlarımızla birazdan alacağımız brifingde ve saha ziyaretlerinde değerlendireceğiz. Ancak en az konutlar kadar önemli olan altyapının yenilenmesi, altyapıdaki sıkıntıların giderilmesi.  Dolayısıyla önümüzdeki süreçte bir taraftan kalıcı konutları inşa ederken diğer taraftan altyapıyı geliştirmeye ve ekonomik ortamı canlandırmaya dönük adımlar atmaya hep birlikte devam edeceğiz. Uzaktan konuşmak kolay, klavyelerin başına geçip cümleler yazmak da kolay, ama bu tür durumlarda sahada olmak, vatandaşımızın en zor zamanında yanında olmak en değerli durum, tutum ve davranıştır. Bunu yapan bütün kesimleri tebrik ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarından yerel yönetimlere, kamu kurumlarımızdaki çalışanlarımıza varıncaya kadar. Kim taş üstüne taş koyduysa, kim depremzede vatandaşlarımızın elinden tuttuysa, yardımcı olduysa hepsine şükranlarımızı sunuyoruz, hepsinin de bayramını bu vesileyle tebrik ediyorum."

'650 BİN KONUT İNŞA ETME HEDEFİMİZ VAR'

Evsiz kalan depremzedelerin kalıcı konutlarına yerleştirilmesi için ilgili kurumların aralıksız bir şekilde çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz, açıklamalarını şöyle tamamladı:

"Yıl sonuna kadar biliyorsunuz 1 yıl içinde 300 binden fazla konutu inşa etme ve toplamda da 650 bin konutu inşa etme hedefimiz var. Bir taraftan da tabi diğer yıkılan yapıları kattığınız zaman 850 bine kadar çıkıyor bu rakam. Çok büyük bir faaliyet ama Allah'ın izniyle daha önceki depremlerde nasıl başardıysak, nasıl yaraları sardıysak bu depremin de yaralarını saracağız. Tabii ki belli bir zamana ihtiyaç var, tabii ki belli bir süreç ama bu sürecin sonunda bu illerimiz bir taraftan depremin yaralarını sarmış olacaklar, diğer taraftan gelecekte yaşanabilecek depremlere ve afetlere karşı da çok daha sağlam bir bünyeye kavuşmuş olacaklar. Gerek yüzyıllardır olmamış bir depremin yaşanması ve enerjinin boşalması gerekse de bu deprem vesilesiyle neredeyse yapı stokunun tamamına yakının sağlıklı hale getirilmesi bu bölgelerimizi Türkiye'nin en güvenli bölgeleri arasına dahil edecek ve inşallah gerek sosyal hayat, gerek ekonomik hayat sağlam bir zemin üzerine gelişmeye devam edecek. Bundan benim en küçük kuşkum, endişem yok."