11.06.2023 - 20:27 | Son Güncellenme:
Gökçe KARAKÖSE Mehmet CANBULAT - DHA
Türk kültür ve edebiyat hayatında önemli bir yere sahip olan Necip Fazıl Kısakürek anısına '40 Yıl 40 Eser' etkinliği düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, etkinlik kapsamında 2 Haziran'dan itibaren AKM Galeri'de ziyaretçilere açık olan 'Bir Şiir Bir Hayat / Sakarya Türküsü' Dijital Sergisi'ni de gezdi. Film gösterimi ve Yücel Arzen konseriyle başlayan etkinlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Kısakürek Sönmezocak, sanat dünyasından birçok isim de eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 13 yılda, 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine halen seçmeni suçlaması, artık siyasetin değil psikolojisinin konusudur. Çünkü bu zat artık psikolojik bir vakadır" ifadelerini kullandı.
"CUMHURİYET TARİHİMİZİN EN SANCILI DÖNEMLERİNE ŞAHİTLİK ETMİŞ BİR İNSANDI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sene Necip Fazıl Üstadımızın ebediyete irtihalinin 40'ncı seneyi devriyesini idrak ediyoruz. Şairlerin sultanı milletimizin duygu sancağı, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'i bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle, özlemle yad ediyorum. Rabbim ondan razı olsun. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum. Bu yıl aynı zamanda üstadın kendi ifadesiyle fikrimizin çerçevesi dediği Büyük Doğu mefkuresinin 80'inci yıl dönümüdür. Üstad, ikinci cihan harbinin buhranlı yıllarında neşretmeye başladığı büyük doğuyu tam 35 yıl boyunca çıkarmaya devam etmiştir. Haftalık, aylık ve günlük olarak toplam 512 sayıya ulaşan bu muhteşem külliyat yayınlandığı döneme mührünü vurmuştur. Üstadın bütün eserlerinin düşünce ve ideolojisinin omurgasını Büyük Doğu oluşturur desek herhalde haddimizi aşmış olmayız. Büyük Doğu dergilerinin bir bütün haline yeniden takdimini bu bakımdan çok mühim bir proje olarak görüyorum. Aynı şekilde üstadın eserlerinin yeniden tanzim edilerek, kitap severlere ulaştırılmasını da takdirle karşılıyorum. Serginin tertiplenmesine öncülük eden Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı ile destek veren tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum. Üstadımızın emaneti değerli dava adamı Mehmet Kısakürek'i yürekten kutluyor, emekleri ve gayretleri için kendisine teşekkür ediyorum. Nitelikli özgün ve gençlerimize hitap eden her türlü çabamızda sizlerin yanında olduğumu ve olacağımı bilmenizi istiyorum. Üstad Necip Fazıl, Cumhuriyet tarihimizin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş bir insandı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal eden kuşak içinde Üstad devletin, milletin, fertlerin yaşadığı tüm ıstırapları bizzat görmüştür. Çağdaşı pek çok şair ve yazarın aksine Üstadımız, kültürel hegemonyaya teslim olmak yerine kalemi ve kelamıyla direnmeyi seçti. Asırlara sair köklü mirasımızın yok sayıldığı şanlı mazimiz ile köprülerin atıldığı bir zamanda şiirleri, makaleleri, kitapları, piyesleri ve hitabetiyle, durun kalabalıklar dedi. Hayatının hiçbir döneminde fil dişi kuleden ahkam kesmedi. Kolaya kaçmadı, hep zor olanı, meşakkatli olanı tercih etti. Ahlak ve Allah demenin yasak olduğu yıllarda mücadelesiyle milletimizin ruh köküne sahip çıktı. Elbette bu yerli ve milli duruşunun ceremesini de son nefesine kadar çekti" dedi.
"DAVA VE AKSİYON ADAMIYDI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstad, ilk eserlerini vermeye başlayınca onu deha diyerek alkışlayanlar, sırf bu tavrından dolayı ona düşman kesildiler. Üstadın şiirlerindeki mana selini aşamadıkça daha da çirkinleştiler. Fikir cephesinde onun bileğini bükemedikçe daha da küstahlaştılar. Onun direniş ve mücadele azmini kıramadıkça daha da pervasızlaştılar. Kültür sanat camiamızın bugün bile esaretinden kurtulamadığı mahalle baskısına üstad Necip Fazıl, on yıllar boyunca maruz kalmıştır ama Üstad bunların hiçbirine boyun eğmemiştir. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Çünkü Necip Fazıl, Türkiye merkezli düşüncenin, Türkiye merkezli bir dünya tasavvurunun vücut bulmuş haliydi. O hayatının en kıymetli yıllarını fikir Mehmetçikleri yetiştirmeye adamış, bu uğurda ter dökmüş, çile çekmiş hakiki bir münevverdi. Kimsenin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan, hep sorumluluk aldı. Öne atıldı, öncülük etti, uyardı, yazdı, anlattı, konuştu. Anadolu'yu adım adım dolaşıp bu ülkenin mahzun gençlerinin kalplerine ve zihinlerine dokunmaya çalıştı. Üstadımızın çok yönlü kişiliğini anlatmaya kalksak, bırakın saatleri günler yetmez. Üstadın her bir şiiri, kitabı, eseri, hayatının bir safhası üzerinde uzun uzun konuşulmayı ziyadesiyle hak ediyor. Necip Fazıl'ı yine en iyi bizzat kendisinin anlattığına inanıyorum. Karşınızda bir adam var, Necip Fazıl Kısakürek. Türktür, Anadolu'dur, Maraşlıdır, İslamiyet'ten başka tek kaynak tanımaz, top yekün kainatın o kaynakta bir köpükçük olduğuna inanır. Peygamberler peygamberinin en hakir kölesine ebedi köleliği dünya ve ahirette en büyük rütbe bilir. Kendisini en basit müminin çarığının altındaki çamurdan aşağı görür. Fakat Allah'ın nimetimi takdis et emriyle de haykırmaktan çekinmez. Bundan 40 sene önce dünya yolculuğunu tamamlayan üstadımız tam olarak böyle bir dava ve aksiyon adamıydı" ifadelerini kullandı.
"BİZ BU GENÇLİĞİ SEÇİM GÜNÜ DE SANDIKLARA SAHİP ÇIKARKEN GÖRDÜK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Necip Fazıl hepimizin gönlünden onlarca yıldır yanan iman ve mücadele ateşinin yürek tellerimizi titreten o muhteşem dizelerin doğduğu kaynağın ta kendisiydi. Merhum Necip Fazıl'ın ve eserlerinin özellikle bizim neslimiz üzerinde çok büyük etkisi vardır. Şüphesiz üstadın her şiirinin ruh dünyamızdaki yeri ayrıdır. Onun her sözünün kalbimizde yaptığı tesir farklıdır. Onun her kitabının fikir serüvenimizde bıraktığı iz başkadır. Tüm bunlarla birlikte Sakarya Türküsü şiirinin yeri ise müstesnadır. Bu şiir bir nesil tarafından ezberlenmiş ve manası da idrak edilmiştir. Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur, sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur diyen üstadımızın hayalini kurduğu şekilde mesuliyetini şuurunda bir gençlik yetişmiştir. Özgüven abidesi bu gençlik Sakarya'nın sırtına vurulacak tarihi yükünü paylaşmaya amade bir gençliktir. Bu gençlik, omuzlarına büyük bir davayı yüklenen, fedakarlık, disiplin, merhamet, samimiyet, güzel ahlak, zarafet, estetik sahibi bir gençliktir. Bu gençlik, milletimizin bütün varlık, yokluk mücadelelerinde öne atılan İstiklal ve İstikbalimizin teminatı olan bir gençliktir. Biz bu gençliği Çanakkale'de dünyanın en güçlü ordularını bozguna uğratırken gördük, biz bu gençliği İstiklal harbimizde müstevlilere Anadolu'yu dar ederken gördük. Biz, bu gençliği 28 Şubat'ın karanlık günlerinde üniversite kapılarında baskıya direnirken gördük. Biz bu gençliği, 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçakların ölüm kusan silahlarına göğüslerini siper ederken gördük. Biz bu gençliği asrın felaketi, 6 Şubat depremlerinin hemen sonrasında, afetzedelerimizin imdadına koşarken gördük. Biz bu gençliği TEKNOFEST'te ülkemizin tam bağımsızlık ülküsüne omuz verirken gördük. Biz bu gençliği 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde sahada kapı kapı dolaşırken, seçim günü de sandıklara sahip çıkarken gördük. Sağına soluna bakmadan, fert fert ben varım diyen bu gençliği şimdi de Türkiye Yüzyılı'nın inşasında görüyoruz. Üstadın yetişmesi için ömrünü adadığı bu gençlik Allah'ın izniyle emaneti bizden alacak, davamızı daha da yücelterek kendinden sonrakilere alnının akıyla devredecektir" diye konuştu.
"ONUN YÜCELTTİKLERİNİ BİZ DE BAŞ TACI ETTİK"
Gençlik yıllarında üstad Necip Fazıl ile tanıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya görüşümüzün şekillenmesinde Üstadın şiirlerinin, eserlerinin ve konferanslarının çok büyük etkisi oldu. Ülkemize siyaset yoluyla hizmet etme davamızda da aynı şekilde Üstadın hayatı bizlere hep yol gösterdi. Bir davaya sahip olmanın medeniyet değerlerimize mensubiyetin bilincini biz ondan öğrendik. Sinesinde çıktığımız milletimizi karşılıksız sevmeyi, biz ondan öğrendik. Anadolu büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma gücünü biz ondan öğrendik. Zalimlere karşı dik durmayı, hakkı haykırmayı, adaletin temsilcisi olmayı biz ondan öğrendik. Ayrım yapmadan, mazlumların elinden tutmayı, ezilenlerin dostu olmayı biz ondan, onun eserlerinden öğrendik. Üstadın Türkiye sevdasını, büyük ve güçlü Türkiye idealini siyasetimin merkezine biz onun tavsiyeleriyle yerleştirdik. Onun yücelttiklerini biz de her zaman baş tacı ettik. Onun reddettiklerini ise biz de elimizin tersiyle ittik. Üstadın Türk siyasetindeki mutlak ötesi hep CHP olmuştur. Merhum Necip Fazıl, CHP ideolojisini milletin ruh kökünü kurutmayı amaçlayan marazi bir yapı olarak görmüştü" dedi.
"AYASOFYA DAVAMIZI BİZ ÜSTAD NECİP FAZIL'DAN ÖĞRENDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de mücadelemizin odak noktasına CHP zihniyetini koyduk. Tüm siyasi hayatımız boyunca, CHP ideolojisinin millet varlığımızda açtığı tahribatın izlerini silmek için çalıştık. Tek parti faşizmi tarafından ülkemize giydirilen deli gömleğini parçalamak için çetin bir mücadele yürüttük. Hamd olsun bu mücadelemizde çok büyük mesafeler kat ettik. Türkiye'yi demokrasiden hak ve özgürlüklere, savunmadan diplomasiye kadar her alanda tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık. Eğer bir Ayasofya davamız varsa, Ayasofya davamızı biz yine Üstad Necip Fazıl'dan öğrendik. Sultanahmet Meydanı'nda Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak derken Üstad, işte bu manayı, bu ruhu, bu heyecanı ondan yakaladık ve Ayasofya'yı da Allah'ın izniyle açtık. Bizden önce 70-80 senede yapılamayan hizmetlerin kat ve kat fazlasını 21 yıla sığdırmayı başardık. Hepsinden önemlisi yıllarca kendi öz yurdunda hor görülen milletimize yeniden özgüven kazandırdık. Kerameti kendinden menkul azgın azınlık karşısında sessiz yığınların sesi, soluğu, nefesi olduk. Rahmetli Necip Fazıl, surda bir gedik açmış, rüzgarlara meydan okuyup artık ne yandan esersen es demişti. Biz o surları aştık. Kaleyi fethettik, zafer sancağımızı gururla burçlara diktik. Üstadın rabbine her elini açtığında zincirlerinin kırılması için dua ettiği Ayasofya'yı 86 yıl sonra ezanı Muhammedilerle buluşturduk. Ayasofya'yla birlikte Türkün ve Türkiye'nin bahtını da açtık. Tam olarak üstadın ifade buyurduğu şekilde, Ayasofya'yı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açtık. Rabbime şahsıma, Üstad Necip Fazıl'ın vasiyetini gerçekleştirme imkanı verdiği için binlerce kez hamd ediyorum. Rabbime Türkiye'nin bağımsızlığının sembolü olan Ayasofya'yı tekrar asli kimliğine kavuşturmayı nasip ettiği için hamd ediyorum. Bu mübarek mabedin kubbelerinden kuran sesleri, ezan sesleri eksik olmasın diyorum" diye konuştu.
"MİLLETİMİZİ KİMSE GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM DİYE TAHKİR EDEMEYECEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün büyük bir gururla ifade etmek isterim ki artık bu mukaddes dava sahipsiz değildir. Birer süngü misali göğe yükselen minarelerimizden yankılanan ezan sesleri artık mahzun değildir. Öz yurdumuzda garip değiliz. Türk siyasetini tek parti CHP zihniyetinin baskıcı, nobran ve halka rağmen halkçı alışkanlıklarından mutlaka kurtaracağız. Milli iradeyi tüm kurum ve kurallarıyla ülkemizde bila kaydü şart egemen kılacağız. İktidara giden yolun batı beklentilerinden vesayet odaklarından veya terör örgütlerinin desteğinden değil, milletin gönlünden geçtiğini inşallah herkese öğreteceğiz. Artık, kimse bu milletin evlatlarını aşağılama cesareti bulamayacak. Kimse Anadolu insanına hakaret edemeyecek, tehditler savuramayacak. Aman ya rabbim, ne diyor. Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığını kazandı. Hani partinizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal köylü milletin efendisidir demedi mi? Bir taraftan öyle, bir taraftan böyle. Artık bunu yemezler. Geçti bu iş. Şimdi bu millet, daha ileri, daha ileri, daha ileri gidiyor ve gidecek. Sırf oy tercihlerinden dolayı, kimse vatandaşa parmak sallayamayacak. Milletimizi kimse makarnacı, kömürcü, cahil, göbeğini kaşıyan adam diye tahkir edemeyecek" dedi.
"BİR DAHA HİÇBİR GÜÇ CHP'Yİ SANDIĞIN DİBİNDEN ÇIKARAMAYACAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 ve 28 Mayıs seçimlerini, gerek üstadın uğruna hayatını adadığı davası, gerek bizim mücadelemiz açısından bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Üstada göre 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte millet başındaki CHP'yi atmıştı. Kaderin cilvesi olarak tam 73 yıl sonra, bir 14 Mayıs'ta milletimiz başında CHP zihniyeti istemediğini çok net biçimde ortaya koymuştur. 28 Mayıs'ta da yarım kalan işi tamamlayarak, görünen ve görünmeyen tüm destekçileriyle birlikte CHP ideolojisini sandığa gömmüştür. Bir daha hiçbir güç, CHP'yi o sandığın dibinden çıkaramayacaktır. Ne CHP Genel Başkanının koltuğunu korumak uğruna attığı iftiralar bunu değiştirebilir, ne seçim yenilgisini perdelemek için söylediği yalanlar kendisine bir fayda sağlayabilir ne de kırsalda yaşayan insanlarımıza yönelik sarf ettiği hadsiz ifadeler kendisini kurtarabilir" dedi.
"CHP BU ŞEKİLDE SİYASET YAPTIĞI SÜRECE BU ÜLKEDE İKTİDAR YÜZÜ GÖREMEZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak yerine hala vatandaşa 500 liraya oylarını satıyorlar imasında bulunmak, siyasi tükenmişliğin daniskasıdır. Son 13 yılda, 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine halen seçmeni suçlaması, artık siyasetin değil psikolojisinin konusudur. Çünkü bu zat artık psikolojik bir vakadır. Milletim de bunu sezdiği için gereğini yapmıştır. Çok açık ve net söylüyorum CHP bu şekilde siyaset yaptığı sürece, bu ülkede iktidar yüzü göremez. CHP kendini düzeltmediği, değiştirmediği, milletin sesine kulak vermediği müddetçe, bir daha asla yönetime gelemez. Hele hele, terör örgütleriyle el ele omuz omuza yürüdüğü sürece bu millet, terör örgütlerine oy vermez, vermeyecektir. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden CHP'nin geldiğimiz noktada artık, cumhurla, Cumhuriyetle ve halkla barışması gerekiyor. CHP, milletle, milletin inanç değerleriyle ve milli iradeyle sulh ilan etmediği takdirde yapacağın hamlelerin tamamı birer göz boyamadan, siyasi hokkabazlıktan ibaret kalacaktır" diye konuştu.
"MUHALEFETİN KENDİNİ YENİLEYEREK TÜRKİYE YÜZYILI'NA AYAK UYDURMASINI TEMENNİ EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bunun da mücadelemizde, milletimizde hiçbir karşılığı olmayacaktır. Biz ülkemizdeki muhalefetin kendini yenileyerek Türkiye Yüzyılı'na ayak uydurmasını samimiyetle temenni ediyoruz. Muhalefetin ülkenin ve milletin hayrına olan işlerde bizi desteklemesini, gerektiğinde de yapıcı eleştirileriyle önümüzü açmasını ümit ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında vaktimizi ve enerjimizi bozuk plak misali sürekli aynı şeyi tekrarlayan, hep aynı yoldan giderek farklı menzile varacağını düşünene çapsız siyasetçilerle harcamak istemiyoruz. İşimize bakalım, hedefe kilitlenelim, hep birlikte Türkiye Yüzyılı'nı inşa edelim istiyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle titiz bir çalışmanın neticesinde hazırlandığını gördüğüm sergimizin başarılı geçmesini diliyorum. Bu vesileyle kendisiyle tanışma, muhabbet etme şerefine eriştiğim üstad Necip Fazıl Kısakürek'i bir kez daha kemali edeple yad ediyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Kısakürek ailesi tarafından çerçeveletilmiş orijinal Sakarya Türküsü el yazması hediye edildi.