26.09.2010 - 00:37 | Son Güncellenme:
TÜRKİYE'Yİ NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR? - 8 /İRFAN AKTAN
MESUT DEĞER (CHP PM Üyesi, Eski Diyarbakır Milletvekili)
Diyarbakır’da boykot dışındaki eğilim evet yönündeydi. Bundan çıkardığınız ders nedir?
Bölgede genel eğilim boykotun ve dolayısıyla BDP’nin yönündeydi. CHP ne yazık ki referandumda, bir önceki seçimlerdeki oylarını bile koruyamadı. Sandık başına giden kısmi kesim CHP’ye yönelik tepkisini daha da artırdı. Bölgedeki sandıklardan üç eğilimin oyları çıktı: AKP, MHP ve DP. Bu üç eğilim de bölgede evet oyu vermiştir. MHP’nin Diyarbakır il başkanı açıkça evet oyu kullanacağını beyan etmişti.
CHP neden Kürtlere hayır dedirtemedi?
AKP orada başka bir propaganda yaptı. Anayasa değişikliğiyle askerin yargılanmasının önünün açılacağını anlattı. Sıradan bir Diyarbakırlı için bu propaganda ikna edici olur. Ayrıca askerler, polisler ve köy korucuları da evet oyu kullandı. AKP aynı zamanda devletin bütün olanaklarını seferber etti, para dağıttı. BDP gibi bölgede etkin olan bir gücün yanı sıra AKP gibi devletin olanaklarını kullanan başka bir güç söz konusu. CHP’nin mevcut Kürt politikasıyla ‘hayır’ dedirtmesi çok zordu.
YAPRAK KIMILDAMADI
Kılıçdaroğlu’nun söylemi neden etkili olmadı?
Sayın Baykal gitti, Kemal Bey geldi ama bu Güneydoğu’da bir rüzgâr estirmedi. Bırakın rüzgârı, yaprak bile kıpırdatmadı. Genel başkanın değişmesiyle bölgede sevilen insanların veya aşiret ağalarının partiye katılmasıyla oylar artmaz. CHP’nin Doğu-Güneydoğu’ya bakışı ve zihniyeti değişmeli.
Zihniyet değişmediği sürece, istediğin kadar rapor yaz, hiçbir işe yaramaz. Referandumda CHP oy erozyonu yaşadı bölgede. Diyarbakır’da biraz oy artışımız olmuşsa, bu da benim şahsi gayretlerimle gerçekleşmiştir. Geçen genel seçimlerde Van’da ilk iki adayımız büyük aşiretlerin ileri gelenleriydi. Van’da aldığımız oy, on bini aşmadı. Demek ki burada başka bir mesele var.
Kılıçdaroğlu’nun genel aftan söz etmesi bölgede nasıl karşılandı?
Genelbaşkan Yardımcısı Umut Oran, Kılıçdaroğlu’nu yalanlayan bir açıklama yaptı, ‘Gündemimizde böyle bir şey yok’ dedi. Oysa Oran CHP’nin Kürt sorunu komisyonunda üye. Böyle bir açıklama yaptığına göre CHP’nin yeni Kürt sorunu raporunda genel aftan söz edilmeyeceğini ima etti.
CHP, referandumda bölgede yaşadığı oy erozyonunu da hesaba katarak şapkasını önüne koymalı. Aksi halde önümüzdeki seçimlerde çok daha ciddi bir hezimet yaşarız. CHP bölge halkını kucaklayıcı bir politika yürütürse, altı ay içinde orada çok önemli bir güç olarak ortaya çıkar.
MASUM TÜRKER (DSP GENEL?BAŞKANI)
Dışarıdaki yüzde 50 çok önemli
Referandum sonuçlarını değerlendirirken iki parti ekseninden yakınan Masum Türker, sol ve sağ partilerin tabanı dışında var olan yüzde 50’lik kesimin oyunu alanın iktidar olacağını söyledi
Referandum sonuçları bir kırılmaya yol açtı mı?
Kırılmaya yol açtı ve ülke iki kutba ayrıldı. Burada bir çatışma çıkmamasının nedeni hayır oylarının, birden fazla parti tarafından yürütülen propagandayla ortaya çıkmasından kaynaklanıyor. Uzun vadede önlem alınmazsa bu kırılmanın etkileri ortaya çıkacaktır. Yalnız haritada gösterildiği şekilde değil mahallelerde, sokaklarda dahi farklı sonuçlar alındığı görülecektir. Referandum sonuçları bundan sonra yapılacak temel yasa değişikliklerinde uzlaşma gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Partiler kendilerini sağ-sol diye ayırmadan daha geniş bir yelpazeye mi geçmeli?
Türkiye’de sol kimlikli kadrolar ve örgütler yüzde 20 civarında. Sağ kimlikli ve muhafazakâr olarak bilinen tutucu partilerin kadroları ve taraftarı da yüzde 30 oranında. Sağ partiler din motiflerini bünyelerinde bulundurup, sol partileri din dışı kimlikle suçlayarak saldırgan tanımlamalar getirmişlerdir. Bu iki grup dışında hitap edilen kesim ise yüzde 50 oranında ve esas seçim sonuçlarını bu kesim belirlemekte. Bunlar için parti önemli değil, güncel olarak sorunları çözen ve orta vadede umut veren partilere yönelirler. Sol partilerin yüzde 50 kitleye hitap edecek iletişim araçlarından yararlanmaları ve kendileri için yapılan anti propagandayı bertaraf edecek politikalar izlemesi gerekiyor.
CEMAATLER YAYILDI
Sağ ve sol partiler arasında sonuçları etkileyecek biçimde örgüt farklılıkları var mı?
Uygulanan neo-liberal politikalar ve istihdam usullerindeki değişiklikler gençlerin ve kadınların sol partilere yönelmesini olumsuz etkilemiş, buna karşılık sağ partilerin örgüt tabanını oluşturan tarikat ve cemaat türü örgütlenmeler ise hane düzeyine kadar yayılmıştır. Bu da sağ partilerin özellikle iç göç nedeniyle daha çabuk taraftar sahibi olmalarını sağlamıştır. Ülke barajı nedeniyle kadroların ve örgütlerin sağ lehine yer değiştirmesine neden oluyor. İki parti ekseninden vazgeçildiği durumlarda ise sol partilerin oy oranları artıyor.
Solun geçmişte ulaştığı yüzde 40 sınırı aşılamaz mı?
Sol yüzde 40 sınırını aşabilir, ancak bu solda birden fazla parti oluşumuna bağlı. CHP ve DSP olmak üzere iddialı iki parti var. İki parti bir araya gelip bütünlük sağladığında solun oy sınırları artmaz, ancak bu iki parti kendi kimlikleri altında siyaset yapıp sağdan oy aldığında sol büyür, çarpanı iki olur. Bu durum referandumda görüldü ve CHP’nin yaptığı yanlışlıklar, DSP’nin müdahalesiyle ‘evet’e kaçmak isteyen ‘hayır’ oylarını durdurdu. Sağda iki partiden fazla olduğu için yüzde 40’ı kolaylıkla aşmaktalar.
İKİ SEÇİM KAYBETTİ
Referandum sonuçlarına göre partinizin oy oranı ne?
Referandum sonuçlarını irdeledik ve ‘Hayır’ oylarının yüzde 5,5-6 arasında olduğunu düşünüyoruz.
Recep Tayyip Erdoğan neden hep kazanıyor?
Erdoğan’ın bugüne kadar hükümet olarak girdiği iki seçim var. Toplum mühendislerinin iki partiyi dayatması sürecinde sağdaki genişleme solun bazı unsurlarını da içine alarak bir koalisyon oluşturduğu için kazanmış durumdadır. Referandum seçim değil, ancak son iki referandum kıyaslandığında aslında Erdoğan kaybetmiştir. 2007’de ‘evet’ler yüzde 68 iken, bu kez 58’e inmiş, ‘hayır’lar da 32’den 42’ye çıkmıştır. Erdoğan Belediye başkanlığı seçimini kazanmadan önce iki önemli seçimi de kaybetmiştir. 1989’de Beyoğlu Belediye Başkanlığını, 1991’de ise milletvekilliğini kaybetmiştir. Partisine oy verenler başka bir arkadaşını tercih ederek Erdoğan’ı liste başında olduğu halde milletvekili seçmemiştir.
PROF. DR. OĞUZ OYAN (CHP PM Üyesi, İzmir Milletvekili)
Bir AKP yenilgisi elzem hale geldi
‘Referandumdan aldığımız mesaj AKP’nin ilk genel seçimlerde yenilgiye uğratılmasının dünden daha elzem hale geldiğidir’
“Referandumda kitlesini en iyi seferber edebilen ve ‘Hayır Cephesi’nin ana gövdesini oluşturan CHP olduğuna göre, önümüzdeki genel seçimlerde de iktidara alternatif olabilecek tek parti CHP’dir. Bu nedenle iktidarın hedefinde de CHP olmuştur. Önümüzdeki süreç, CHP açısından bu iddiasını daha da pekiştirme dönemi olacaktır.
CEMAAT İLİŞKİLERİ
CHP’nin örgüt yapısında cemaatçi ilişkilere yer yoktur. CHP, Türk Aydınlanma Devrimi’nin mimarı olduğu kadar aynı zamanda o devrim içinde pişmiş, onun bir ürünü olmuş siyasal oluşumun adıdır. AKP ise, 1920’lerden başlayarak kendilerini bu Aydınlanma Devrimi’ne karşı konumlayanların karşı devrimci hareketini simgeler. AKP’ye oy veren geniş seçmen kitleleri önemli ölçüde merkez-sağ hareketlerden kazanılmıştır. Hatta AKP’nin yönetici/milletvekili kadroları arasında dahi bu türden figürlere her zaman rastlanabilir. Ama bu durum yönetici kadroların hakim unsurlarının milli görüşçü/cemaatçi temellerden geldiği gerçeğini örtmez. Dolayısıyla AKP’de dizginler bu çizginin elindedir. Ekonomik rant dağıtarak hem kendi zenginini yaratmak hem de partileşme sürecini buradan beslemek AKP’nin önemli ayırt edici özelliğidir.
Orantı yok
AKP’nin iletişim olanakları, muhalefetin iletişim olanaklarıyla kıyaslanamaz bir orantısızlık sergiliyor. İktidar partisi, başka hiçbir siyasal partinin sahip olmadığı bir medya gücünü ve desteğini kullanıyor. Devlet televizyonu tamamen iktidar yanlısı yapılırken, bağımsız büyük medya grupları dahi iktidarın baskıları karşısında tarafsız ve eleştirel yapılarını yitirdi. RTÜK’ün bağımsızlığını yitirmesi bir başka vahim görüntüdür. Son halkoylamasında görüldüğü gibi ayrıca kullanılan mali kaynaklar arasında büyük bir orantısızlık olmuştur. Tarafsız olması gereken merkezi ve yerel yönetim birimleri de büyük ölçüde iktidar yanlısı bir kampanyaya destek oldu.
FRENSİZ ARABA
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının olmadığı bir demokrasi, frensiz bir arabaya benzer. Başbakan yargıyı pranga olarak görürken, bu niyetini açıkça beyan etmiştir. AKP şimdi kendisi için oluşturduğu böyle bir kötürüm demokraside Türkiye’yi bir kırılma noktasına taşımıştır. Buradan aldığı moralle yeni bir anayasa yazımına girişeceği işaretlerini veren AKP’nin yeni anayasadan ne anlayacağı çok açıktır ve AKP’nin çoğunlukta olduğu bir Meclis’e böyle bir düzenlemenin bırakılması sorumluluğu dünden daha kritiktir. Halkoylamasından aldığımız mesaj AKP’nin ilk genel seçimlerde yenilgiye uğratılmasının dünden daha elzem hale geldiğidir.
HEDEF 40’I AŞMAK
Son halkoylamasında CHP oylarını uzun zamandır ilk kez yüzde 30 eşiğinin üzerine taşımıştır. Her ne kadar iki kutuplu bir siyasal yapıya doğru bir yöneliş varsa da CHP’nin tercihi daha çok siyasal hareketin (indirilmiş) seçim barajını geçebilmesi, Meclis’te temsil olanağı bulamayan oyların oranının aşağıya çekilmesidir. Hedefimiz oy oranının yüzde 40’lık çizgiyi aşması. Bunun için yeni bir örgütlenme ve eğitim modelini uygulamak, emekçi kitlelerle yeni bağlar kurmak, sol bir ekonomik program benimsemek gerekiyor.”
ŞAH?İSMAİL BEDİRHANOĞLU (Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı)
‘Kürt toplumu homojen değil’
‘Referandumdaki evet oyları Kürt toplumunun sanılanın aksine homojen olmadığını ortaya koydu’
Diyarbakır’daki iş insanlarını BDP’nin kararı karşısında ne birleştirdi?
Biz sadece işadamı değiliz. Öğrenciliğimizden beri belli bir mücadelenin içinde olan, aynı zamanda sivil toplum örgütlerinde aktif olarak yer alan insanlarız. Anayasa değişiklik paketini detaylı incelerken, çok fazla kusuru olduğunu elbette gördük. Ancak yine de kısmÓ değişikliklerin olumlu sonuçlar doğuracağına kanaat getirdik ve ‘evet’ dedik.
KÜRTLERİN YAPISI
Ahmet Türk, ‘sandığa gitseydik, tabanımız evet derdi’ diyor. Güneydoğu’nun yüksek gelirli kesimi olarak referandumdaki tavrınızla bu tabanın dışında olduğunuzu mu ilan ettiniz?
Gayet tabii. Aynı zamanda Kürt toplumunun homojen olmadığını ortaya koymuş olduk. Kürtlerin içinde muhafazakârlar da var, sosyalistler de var, sosyal demokratlar da. Hatta siyasal yelpazeye baktığınızda bağımsızlıktan yana olanları da görürsünüz. Avrupa Birliği’nin getireceği demokratik hakların Kürtler için yeterli olduğuna inananlar da vardır.
AB standartlarını yeterli görenler iş çevreleri mi?
Evet, daha ziyade öyle. AB standartlarının yeterli olmadığını ama sorunun çözümüne önemli katkılar sağlayacağını özellikle vurgulamalıyım.
Kürt hareketinin radikal taleplerinden uzak durmanızın arkasındaki çekince nedir?
Bağımsız devlet talebi dahil her şeyin tartışılabileceği bir ortama muhtaç olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye’nin şartları değişmiştir. Eğer devletle bir müzakere olacaksa, çıta çok yüksek tutulmamalı ve talepler ardı arkasına sıralanmamalı. Aksi halde uzlaşma süreci gelişmez. Çözüm tartışmalarından önce çatışmaların durması ve bölgede belli bir istikrar düzeyinin yakalanması gerekiyor. Elbette orta ve üst gelir düzeyindekilerin talepleri, alt gelirlilerden farklı olabilir. Ama mesele bu kadar netleşmiş değil. BDP içinde de mutlak bir görüş birliği olduğunu söyleyemeyiz. Fakat hangi sınıftan, inançtan veya eğilimden olursa olsun tüm Kürtlerin ortaklaştığı iki talep var. Biri anadilde eğitim, öbürü de temsilde adaleti zedeleyen yüzde onluk seçim barajı.
üst sınıf tedirgin mi?
Demokratik özerklik projesi Kürt üst sınıfını tedirgin ediyor mu?
Ne yazık ki demokratik özerklik konusunda farklı tarifler yapılıyor. Hem farklı tarifler hem de bu projenin anlatılış tarzı, orta ve üst gelir grubundaki Kürtlerde bir tereddüt yarattı.
Önümüzdeki dönemlerde Kürtler arasında bir alt-üst sınıf çatışması mı göreceğiz?
Üst sınıf mensupları da Kürt sorununu kendine dert edinmiştir. Dolayısıyla böyle bir çatışma ihtimali çok zayıf.
BİTTİ