25.10.2017 - 11:54 | Son Güncellenme:
İSTANBUL (AA)
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Ali Ghravi, Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdilEser, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Nejat Taştan, Özlem Dalkıran, Peter Frank Steudtner ile başka suçtan tutuklu Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç ve tutuksuz sanıklar Muhammet Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan katıldı.
Tarafların avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmaya, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, HDP Milletvekili Garo Paylan, eski Yeşiller Partisi Milletvekili Özcan Mutlu, Almanya ve Fransa'nın Başkonsolosları ve Rakel Dink ile çok sayıda yabancı basın mensubu da izleyici olarak katıldı.
Duruşma, yoklama ve sanıkların kimlik tespiti ile başladı.
Bu arada, duruşma öncesi sanıklara destek amacıyla davayı izlemeye gelen bir grup, adliye önünde basın açıklaması yaptı.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç hakkında "silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, Büyükada'daki söz konusu toplantıyı sanıklardan Taner Kılıç'ın organize ettiği ancak FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı gerekçesiyle İzmir'de gözaltına alınınca toplantıya katılamadığı belirtiliyor.
İstanbul'un Adalar ilçesinde insan hakları alanında faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşu mensubu kişilerce yapılan gizli toplantı hakkında detaylı bilgilere yer verilen iddianamede, "gizli tanık 1"in beyanları doğrultusunda, sanık konumunda yer alan şahısların "Çalışma Atölyesi" adı altında toplantı organize ettikleri ve bu toplantıda yasa dışı faaliyetlerin konuşulduğu aktarılıyor.
Sanıkların toplantıya yönelik WhatsApp mesajlaşmalarının da yer aldığı iddianamede, Büyükada'da buluşulması planlanan toplantıda, sanıklardan birinin bütün katılımcıları, "İlk ödeviniz, vapura binmeden önce tüm teknolojik aletlerinizi kapatacaksınız. Telefon, laptop, tablet, smart saat vs. Etraftı seyrederek, keyfini çıkararak seyahat ederek otele girinceye kadar açmayacaksınız. Okuyan 'ok' desin ki herkesin gördüğünde emin olalım." sözleriyle uyardığı anlatılıyor.
- "Adalet Yürüyüşü'nün Gezi Parkı eylemlerine evrilmesi amaçlandı"
İddianamede, söz konusu dokümanlardan ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilerek, "Bu amaçla faaliyetlerde bulunan sanıkların yakalanması sırasında, düzenleyicilerin verdiği 'Adalet' ismiyle gerçekleşmekte olan yürüyüşün, Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı tespit edilmiştir." ifadesine yer veriliyor.
Sanıkların çoğunun terör örgütleri ve mensuplarıyla olan irtibatları, faaliyet alanları itibarıyla sivil toplumu etki güçlerinin bulunmaları nedeniyle terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda yakın geçmişte Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri değerlendirilen iddianamede, ayrıca sanıklarla ilgili terör örgütleriyle bağlantıları ve olayın oluş şekline göre işledikleri yönünde şüphe bulunan "Terörizmin Finansmanı ve Casusluk" suçlarıyla ilgili ise başka bir soruşturma yürütüldüğü vurgulanıyor.
Örgüt irtibatları
Sanıkların, silahlı terör örgütleriyle (PKK/KCK, DHKP/C ve FETÖ) iltisakı ve irtibatına da yer verilen iddianamede, sanıkların sosyal medyadaki paylaşımları da aktarılıyor. Sanık İdil Eser'in, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörlüğü görevini yürüttüğü anlatılan iddianamede, üst ve oteldeki eşya aramalarında ele geçirilen materyallerde silahlı terör örgütü DHKP/C üyesi olmak suçundan tutuklu Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgelerin olduğu, Murat Dicle isimli bir şahsın AF örgütünde çalıştığı değerlendirilen Fırat Doğan isimli şahsa "Kendisinin Irak'ta uzun zamandır PKK üyesi gerilla doktoru olduğunu ve AF örgütüne üye olmak istediğini, bunun kendileri için sorun olup olmayacağını sorduğu" şeklinde yazışmaların bulunduğu ifade ediliyor.
İddianamede, Bylock kullanıcısı sanık Taner Kılıç'ın ise kız kardeşi Ömür Kamış'ın eşi Mehmet Kamış'ın, kapatılan Zaman gazetesinde genel yayın yönetmen yardımcısı olarak görev yaptığı, FETÖ/PDY üyesi olduğu ve halihazırda firari konumda bulunduğu, ByLock kullandığı, Kılıç'ın ayrıca İdil Eser ve Günal Kurşun ile irtibatının bulunduğu anlatılıyor.
"Telefon şifrelerini hatırlamadılar"
Sanıklara, gözaltında bulundukları süreçte dijital metaryellerin incelenebilmesi için üzerinde bulunan şifrelemelerin kaldırılması adına şifre bilgileri sorulduğuna vurgu yapılan iddianamede, bazı sanıkların şifrelerini hatırlamadığını iddia ettikleri, bazılarının da şifreyle ilgi bilgi vermediği kaydediliyor. İddianamede, sanıklardan yabancı uyruklu Peter Frank Steudtner ve Ali Ghravi'nin savcılıtaki ifadelerinde belirttikleri şifre bilgilerinin yanlış olduğu ve bu nedenle bir kısım materyallerin henüz incelenemediği bildiriliyor.
Sanıkların bağlantılı oldukları terör örgütleri lehine faaliyette bulunmak suretiyle "yardım kastıyla" hareket ettikleri, yabancı uyruklu şüphelilerin de mevcut konumları ve Türkiye'ye dair irtibatları nazara alındığında bu amaç haricinde hareket ettiklerinden bahsedilemeyeceği aktarılan iddianamede, sanıkların iştirak iradesiyle üzerlerine atılı "silahlı terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C) yardım etme" suçunu işledikleri belirtiliyor.