Bu yöntemler sağlıklı bireyleri de öldürüyor

Alternatif yöntemlere sadece hasta bireylerin değil sağlıklı bireylerin de daha sağlıklı olabilmek için başvurduğunu söyleyen Etiler, bu yöntemler sebebiyle kendilerine gelen vakalarla ilgili, “Zayıflamak için bitki çayı alıyor ölüyor, ya da böbreğini karaciğerini kaybediyor. Ani ölümler ve koma gibi vakalar geliyor. Bitkisel ürünler ilaç değildir. Tüketimleri kesinlikle kontrol altına alınmalıdır” ifadelerini kullandı. Tedavi amaçlı kullanılan bitki ve ilaçların birbirleriyle etkileşiminin ölümle sonuçlanabildiğine dikkati çeken Etiler, şöyle konuştu:

“Depresyonda olan bir kişi antidepresan kullanıp yanında da kantaron yağı ya da otu tüketiyorsa, bu ikisi de antidepresan özelliğinde olduğu için etkileşime girip ölümle sonuçlanıyor. İnsanlar, ‘bunlar yüzyıllardır kullanılan bitkiler’ algısı ile tıptan alacağı hizmeti geciktiriyor. Bursa’daki olay bunun bir örneği. Merve Gülşah Şahin, alternatif yöntemlerin hastalığı ilerlettiğini görüp kemoterapiyi kabul ettiğinde artık çok geç kalmıştı. Bilmediğimiz ilacı kullanmıyorsak bilmediğimiz bitkilere ve tedavi yöntemlerine de prim vermememiz gerekir.”

Alternatif tedavi olarak adlandırılan tanı ve tedavi büyük bir kısmının bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış yöntemler olmadığının altını çizen Etiler, etkinliği kanıtlananların ise tıpta tamamlayıcı sağlık uygulamaları olarak kullanıldığını ifade etti.

‘Doz çok önemli’

Kişilerin sadece tedavi değil, daha sağlıklı yaşam arzusuyla da bitkisel ürünlere yöneldiğini gözlemlediklerini aktaran Etiler, doz ayarının önemiyle ilgili ise, şöyle konuştu: “’Doğal çaylar, otlar alırsam karaciğere, böbreğe iyi gelir’ gibi bilgiler dolaşımda. İnsanlar daha basit bir hastalığı ilaç yerine bitkilerle çözmek istiyor olabilir. Fakat her bitki içinde birtakım etken maddeler mevcut. Bunların hangi dozda olduğu çok önemli. Kişiler kendi başlarına bunları tükettikleri zaman uygun dozu yakalamaları mümkün değil.”