03.01.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz
Erkeklerin en az 445 kadını katlettiği 2019’daki acı tabloya yenileri eklendi. Kadın Cinayetlerini Dururacağız Platformu’nun verileri, kadın cinayetlerindeki iç karartan tablonun her yıl daha da kötüye gittiğini gözler önüne serdi. Erkek şiddeti 2019 yılında en az 445 kadını yaşamdan koparırken, 2020 yılında tablo daha da karardı. Geride kalan son bir yılda 300 kadın uğradığı vahşi şiddet nedeniyle katledilirken, 171 kadının ölümü de kayıtlara “şüpheli ölüm” olarak geçti. Katledilen kadınların büyük çoğunluğunun faili ise yine yakınları oldu.
‘Kâğıt üstünde kaldı’
Kadın cinayetlerinin her yıl arttığını söyleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Ayşen Ece Kavas’a göre bunun nedeni ise cezaların caydırıcı olmaması. Bu yıl şüpheli ölümlerinde arttığına dikkat çeken Kavas, “İstatistiklere baktığımızda cinayetlerin önceki yıllara göre azaldığı tek yıl 2011 yılı. Bunun sebebi de, o yıl İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmış olması. Bunun devletin ‘Biz kadınları koruyacağız’ demesiyle bir ilgisi var. Ancak sonraki yıllarda sürekli kadın cinayetlerinde bir artış görüyoruz. Bu artışın sebebi; yasalar çıktı ve imzalandı ama uygulanmadı. 6284 Sayılı Kanun’a göre de koruma kararları kâğıt üstünde kaldı. Yasaların uygulanmaması ve siyasi irade gösterilmemesi erkeklere cesaret veriyor. Özellikle bu yıl şüpheli ölüm sayıları çok arttı. Artık erkekler bunu gizleyebileceğini düşünüyor. Pınar Gültekin’in katili mahkemede ‘Yakalanacağımı düşünmemiştim’ dedi. Aylin Sözer’in katili de ‘Delilleri yok etmek için evi ateşe verdim’ dedi. Faillerin kadınları öldürüp delilleri karartmaya çalıştığı durumlarla çok karşılaşıyoruz. Mevcut politikalar, toplumdaki gidişat ve kadınların sorunlarının çözümüne yönelik uygulamalara bakıldığında aslında erkeklerin korunduğu görülüyor” ifadelerini kullandı.
‘Önlemler tavizsiz olmalı’
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi, avukat Süreyya Kardelen Yarlı da kadın cinayetlerinin giderek artmasının birden fazla sebebi bulunduğunu belirterek, bu sebepleri şöyle sıraladı:
“Yargı alanında verilen cezaların infaz edilmemesi, her kadına yönelik şiddet dosyasında ezbere bir şekilde iyi hal indirimine gidilmesi, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanmaması ve bu hukuki düzenlemelerle ilgili halkı yanlış bilgilendiriyor olmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini toplumun geneline yaymamak, kadın düşmanı politikaları desteklemek, mağdur suçlayıcılık yapmak, sahada çalışan STK’lere gerekli desteği vermemek, toplumsal dönüşüm için kadın hakları alanında çalışmalar yapmamak ve eğitim sistemini buna göre revize etmemek. Üstelik ataerkil bir zihniyete sahip yargı ve kolluk sistemini düzeltmedikçe, failler desteklenmeye devam edildikçe kadın cinayetleri artacak olup alınacak önlemler de yetersiz kalacaktır. Kadın cinayetleri ile ilgili yeterli analiz yapılmaması, verilerin şeffaf olmaması ve risk analiz raporlarının da olmaması vakalarını yönlendirilmesinde ve tespitinde engel teşkil etmektedir. Ayrıca bu alanda özel olarak eğitilmemiş kolluk kuvveti ve sosyal hizmet uzmanları da bazen riskli vakaları gözden kaçırmakta böylece kadın cinayetleri ihmalden de ortaya çıkabilmektedir. Nitelikle personel ve kadına yönelik duyarlı yargı sistemi yaratmadığımız ve bu hususu ülkenin bir numaralı problemi sayamadığımız sürece cinayetler ne yazık ki giderek artacaktır. Ortada olan artık bir kadın kıyımı olduğu için önlemler bu kıyıma karşı sert ve tavizsiz olmalıdır.”