02.03.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Yazı dizimizde bugün söz Türk bakıcılarda... Çalıştıkları evlerde türlü sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını öne süren Türk bakıcılar, “’Sen sadece çocukla ilgilen’ diyorlar. Belli bir süre sonra beklentileri değişiyor. Çalıştığımız yerlerde ücretli esiriz. Her dediklerini yapmak zorundayız. Ben sadece dadı olarak girdiğim birçok yerde ev işi de yapmak zorunda kaldım” diyor.
Yıllardır bakıcılık yapan Türk bakıcıların da en büyük sorunu fazla iş yükü. İş tanımında öncelikleri bebek bakımı olsa da birçok aile kendilerinden ev işlerini de yapmasını bekliyor.
‘İtiraz şansımız yok’
Büyük çoğunluğu sigortasız çalışan bakıcılar pandemi nedeniyle işsiz kaldıkları dönemde hiçbir sosyal güvencelerinin olmamasından yana da dertli. Çalıştıkları bazı evlerde ücretli köle muamelesiyle karşılaştıklarını savunan Türk bakıcılar yaşadıkları sıkıntıları Milliyet’e anlattı.
Ankara’da 4 yıldır bakıcılık yapan Y. K.(41) şunları aktardı: “Ben hep gündüz bakıcılık yaptım. Sabah gidip akşam dönüyordum. Farklı ailelerle çalıştım. Çalıştığım bir aile sadece çocuğun bakımı ve yemeğiyle ilgilenmemi söylemişti. Ancak sonra evi de toplamam istedi. Onu da kabul ettim bir süre sonra da temizliği de benim yapmam istendi. ‘Yapamam’ deme şansım yoktu. İşe ihtiyacım olduğunu biliyorlardı. Ben de mecbur kabul ettim. Çünkü aileler çocuk uyurken sizin oturmanızdan rahatsız oluyor. Onlara göre ‘para veriyorsam boş durmayacaksın’ Hem evin tüm işi sizden bekliyorlar hem de çocukla kaliteli vakit geçirmenizi de istiyorlar. İnanın hepsini aynı anda yapmak zor. Ailelerin talepleri bitmiyor. Panedemi başladığında yanında çalıştığım aile işime son verdi. Yatılı değildim ve pandemide her gün evlerine gidip gelmemi istemediler.”
‘İznimi iptal ettiler’
Bursa’da yaşayan 49 yaşındaki F.Ö. de yaklaşık 20 yıldır çocuk bakıcılığı yapıyor. F. Ö. “Çalıştığımız yerlerde ücretli esiriz. Her dediklerini yapmak zorundayız. Ben sadece dadı olarak girdiğim birçok yerde dadılığın yanı sıra ev işleri de yaptım. En son çalıştığım yerde pandemi nedeniyle eve temizliğe gelen kadına ‘sen gelme’ dediler. Temizlikçiyi gönderdiklerinde bana ‘Sen ortalığı topla, yemek yap ve çocuğa bak’ dediler. Ben de mecbur kabul ettim. Ancak daha sonra evin büyük temizliğini de benim yapmamı istediler.
Talepleri ütü, çamaşır ve yemekle sınırlı kalmadı. Örneğin apartmanın gideri kokuyor, ona bile benim çözüm bulmamı bekliyorlar. Bir de pandemi izinlerimi iptal ettiler. Buna bir şey demedim, haklı olarak çekinebilir. Ancak pandemi sürecinde kendilerine sürekli kargo geliyordu ve yemek siparişleri veriyorlardı. Bana bir defa kargo geldi diye sorun çıkarttılar. Kendilerine gelen kargoda virüs yok ama bana gelen de var. Bu tavırları ve izinsiz çalıştırılmaya 4 ay dayanabildim, sonunda işi bırakmak zorunda kaldım. Çünkü, size ücretli köle muamelesi yapılıyor” dedi.
‘Birçok aile bizi istismar ediyor’
Uzun yıllar çocuk bakıcılığı yaptığını söyleyen H.A. da (47) şunları anlattı: “Farklı ailelerin yanına hep çocuk bakıcılığı diye işe başladım. Ama sadece çocuk bakmadım, yemek ve temizlik de yaptım. Paraya ihtiyacımız olduğu için, ‘Ben işe çocuk bakmak için girdim ama her işi yaptırıyorsunuz’ diyemiyorsunuz.
Birçok aile de bu durumu istismar ediyor. Fazladan iş yaptığınızda kimse size fazla para vermiyor. Bir ailenin yanında çocuk bakımı için çalışırken, benden evi toplamamı da istediler, kabul ettim. O andan sonra ‘Ne de olsa biri topluyor’ diye kirli iç çamaşırlarını bile yataklarında bırakıp işe gidiyorlardı.”
‘Raporlu olduğum halde işten çıkarıldım’
İstanbul’da yaşayan 50 yaşındaki F.Ö. de uzun yıllar çocuk bakıcılığı yaptığını belirterek şöyle konuştu: “Yıllarca farklı bir çok ailenin yanında çalıştım. Hepsinde de benzer sorunları yaşadım. Çocuk bakımı diye işe alıyorlar. ‘Sen sadece çocukla ilgilen’ diyorlar. Ama belli bir süre sonra beklentileri değişiyor. Temizlik, ütü, alışveriş ve benzeri birçok şeyi sizden yapmanızı bekliyorlar. İtiraz etme şansınız da pek olmuyor.
Çalıştığım bir evde baktığım çocuk koluma oyuncakla sert bir şekilde vurdu. Bilinçli yaptığı bir şey değil. Ağrıdığını söylediğimde yanında çalıştığım kadın ‘birkaç güne geçer, bir şey olmaz’ dedi. Ağrılar geçmeyince doktora gittim, doku zedelenmesi olduğunu söyledi ve 5 gün rapor yazdı. Ben raporluyken beni arayıp ‘Bir daha işe gelmeyin’ dediler. Tam buna da bir şey demiyorum. Ancak bu bir sonraki çalıştığım yere beni kötü gösterdi. Çünkü bir sonra ki çalışacağınız yer önceki yeri arayıp nasıl olduğunuzu soruyor. Bazı şeylere katlanmamızın sebebi de referanslarımıza kötü denilmesinin önüne geçmek. Çünkü çalıştığınız yerden kötü bir şekilde ayrıldığınızda daha sonra çalışacağınız yere kötü referans gösterebiliyor.”
YARIN: Bakıcılarla sıkıntı yaşayan aileler ne diyor?