11.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
MELTEM GÜNAY İstanbul - Sabancı Vakfı’nın hibe programları kapsamında desteklediği Eskişehir Gelişim Vakfı tarafından sürdürülen projede, bir araya gelen özel gereksinimli çocukların ebeveynleri zorluklara karşı birbirlerine hem destek oluyor hem de yol gösteriyorlar.
Yollarına ışık tutacak rehber
‘Koza Ebeveynden Ebeveyne Destek Programı’nın özel gereksimli çocuğu olan ebeveynlerin oluşturduğu çalışma grubuyla birlikte, onların deneyim ve ihtiyaçlarından yola çıkılarak ve onların ürettiği çözüm önerilerinden yararlanarak oluşturulduğunu söyleyen proje yürütücüsü Merve Tuna ve Proje Danışmanı Dr. Seval Yılmaz Avşar şunları anlattı:
“Ebeveynler bilmedikleri bu yolda, yollarına ışık tutacak rehberler istiyor, yaşadığı duyguların ve ihtiyaçların dinlenilmesini, anlaşılmasını, bir gruba dahil olmayı ve kabul görmeyi istiyor. Çocuğu için doğru yönlendirmeyi alabilmek, yapılan yönlendirmenin doğruluğunu değerlendirebilecek kadar bilgi sahibi olmayı istiyor. Özel gereksinimli çocuğa sahip olduğunu öğrenmek çoğu zaman ebeveynler tarafından zorlu duygularla baş etmeyi gerektiriyor. Koza programının bir amacı da çocuğu yeni tanı alan ebeveynlerin yaşadığı duyguları ifade edebilecekleri ve anlaşıldıklarını hissettikleri bir alana sahip olmalarını sağlamak. Programı yaygınlaştırarak dah çok ebeveyni güçlendirmeyi hedefliyoruz.”
Bu deneyimi yaşayan aileler yaşadıkları değişimleri şöyle anlattılar;
Uğur Yavuz: “Çocuğumun Down Sendromlu olacağına ilişkin doğum öncesinde bir şüphe yoktu. Sadece bir oğlumun olacağını biliyordum. Çocuğumun Down Sendromlu olması, hayalini kurduğum “sağlam” (eliyle tırnak işareti yapıyor) çocuğumla futbol oynama hayalimi öldürüyordu. Hayallerim yıkıldı ve derin bir yas içinde olduğumu şimdi anlıyorum. Bu program sırasında anladım ki, yaşadığım duygular doğaldı ve yeniden hayal kurmam mümkündü. Oğlumun Down Sendromlu olması onunla futbol oynamama engel değil. Şimdi Eskişehir Gelişim Vakfı’nın herkes için spor çalışmasına katılıyoruz. Yeni hayallerim var. Süreçte başka hayal kırıklıkları yaşayabileceğimizi biliyorum ve yeniden yeni hayaller kurmamın mümkün olduğunu da.”
Kendisi de özel eğitim öğretmeni olan Seda Çelik, programla birlikte toplantılar sırasında kendisinin de “bir anne” olduğunu hatırladığını şöyle ifade ediyor: “Ben yalnız bir ebeveynim, üstüne üstlük özel eğitim öğretmeniyim. Çocuğumun otizmli olduğunu kabul etmek kolay olmadı ama şimdi anlıyorum ben tanı aldığımız sırada çok yoğun duygular yaşamışım ve bunları hep bastırmışım, çünkü çocuğumla ilgilenmem onu desteklemem gerekiyordu. Bu toplantılarda “anne” yanımı keşfettim, ben sadece çocuğuna bir şeyler öğreten öğretmeni değil aynı zamanda annesiyim ve anne olarak da yaşadığım duygularımın orada beni beklediğini fark ettim. Bu büyük bir zenginlik, bu program bana bunu hediye etti.”
Otizmli çocuk sahibi Berna Şengün, projedeki deneyimlerini kendi ailesiyle ve başkanı olduğu Bartın Otizmli ve Engelli Destek Eğitim Dayanışma Spor Kulübü Derneği’ndeki arkadaşlarıyla paylaştığında güzel dönüşler aldığını ifade ediyor: “Kendi kızım dernekten otizmli kardeşi olan akranlarıyla buluşarak bir destek grubu kurdular. Ailelerin güçlenmesi çocukların daha iyi hizmet alabilmesi için çok önemli bir eşik. Bir de babaları bu işin içine daha çok çekmek gerekiyor. Bize başvuran bir babayı başka bir babaya yönlendirebildiğim için çok mutlu oldum. Böyle böyle dayanışma ağımız büyüyecek”