08.07.2017 - 17:13 | Son Güncellenme:
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, ilçede yapılan çalışmalarla ilgili önemli açıklamalar yaptı. “Tarihi olanı korumamız ve yaşatmamız gerekiyor” diyen Demircan, bunun için gerekli her şeyi yaptıklarını ifade etti.
“Ancak Beyoğlu’nun nostaljik bir hatıra gibi görülmesinden yana değiliz” ifadesini kullanan Demircan’ın açıklaması şöyle:
“Beyoğlu yaşayan bir şehir. Canlı. Cap canlı. Her an başka ihtiyaçları var. Her an yenileniyor. Beyoğlu’nu nostaljik bir hatıra gibi gören insanların yanında onu yaşayan milyonlar var. Her iki insan kitlesini Beyoğlu’nu koruyarak yaşatma paydasında buluşturmaya çalışıyoruz.
2 MİLYON ZİYARETÇİSİYLE BEYOĞLU AYNI OLABİLİR Mİ?
Günlük ziyaretçi sayısı 100.000 kişi olan bir Beyoğlu ile ziyaretçi sayısı 2 milyona çıkmış Beyoğlu aynı olabilir mi? Kasap, manav, meyhane... Eski yapılar bugünün taleplerini karşılayabilir mi? Doğal olarak bu mümkün değil. Şehrin paydaşları günün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde dönüşmek zorunda. Bu dönüşüm, hatıralarımızla bire bir örtüşmüyor diye karşısında duramayız. İspanyol paça pantolonlar, fötr şapkalar çok güzel olabilir. Bugün kimse giymeyi düşünmüyor. Mümkün olduğu kadar geçmişi de yaşatmayı hedefleyebiliriz. Öyle yapıyoruz.
BİZ KAYBETTİKLERİMİZİ KISA SÜREDE TELAFİ ETTİK
Beyoğlu Türkiye’nin en çoğulcu şehri. Halen öyle. Kiliseler, sinagoglar, camiler, kültür merkezleri, turistik mekanlar omuz omuza ve uyum içinde yaşama sahne oluyor.
Gösterilerde ortaya çıkan Vandalizm, özellikle Gezi olayları ve terör saldırıları doğal olarak Beyoğlu’nu etkiledi. Bu kadar olay başka yerde olsa orası ölürdü. Biz kaybettiklerimizi oldukça kısa sürede telafi ettik. Beyoğlu’nda yaşayan ve Beyoğlu’nu yaşatmaya çalışan dinamiklerin paydaşlığıyla bunu başardık. Beyoğlu cıvıl cıvıl yaşıyor. Tabi gözler yaşlanınca, kulaklar paslanınca bu yaşamı seçmek zor oluyor.
CAZİBEMİZ HALEN ZİRVEDE
Keşke herkes Beyoğlu’nu yaşatma gayretinin bir parçası olsa. Bir köşeye çekilip “ah vah” edenler de elini taşın altına koysa. Beyoğlu’nu sadece bir eğlence mekanı olarak görmekten vazgeçseler... Olsun. Başımızın üstünde yerleri var. Beyoğlu’nda “nerede o eski Beyoğlu” serzenişlerine de yer var.
Turizm ve tasarım, iletişim ve moda Beyoğlu’nun kimliğini şekillendiriyor. 45.000 yatak kapasitesi oluştu. Her gün sokaklarımızda 100 binlerce yabancı turist dolaşıyor. Milyonlarca yeni müdavim içinde eski müdavimlerin oranı düşse de cazibemiz halen zirvede.
Beyoğlu adına konuşmak heyecan verici. Burada evi veya işi olanlar buranın realitesini daha iyi anlıyorlar. Bir yeri korumak ihtiyaçları karşılayacak bir yaşatmayla mümkün. Nostalji iyi ama yetmez.
Londra eski Londra değil. Paris’te değil. Amerika’da da aynı şeyler söylenebilir. Dubai’de 5 sene evvelinin heyecanını kaybetti. Eskidi. Ancak Beyoğlu sürekli yeni. Bugün ve yarın bu değişmeyecek.
TÜRKİYE’NİN ENTELEKTÜEL, EĞLENCE, YENİLİK SAHNESİ
Rekabet çağında, herkes iyi örnekleri kendine transfer ediyor. Taşıyor. Hep cazibedar olmak için her zaman yenilenmek, sürekli yatırım yapmak gerekiyor. Bizim şehrimiz en iyisi demek, en iyiyi düşünmek, yapmak ve bunu duyurmak gerekiyor.
Son on yılda sanat alanlarında , kültür merkezlerinde tasarım ofislerinde,turistik mekanlarda ve tabiki kafe ve restoranlarda inanılmaz artış var. Bu mekanların hiç biri boş kalsın diye açılmıyor. Boş değiller. Türkiye’nin entelektüel sahnesi, eğlence, yenilik sahnesi yine Beyoğlu.
2005 yılında Taksim Galatasaray hattında istiklal caddesinde oluşan bir Beyoğlu vardı. Bugün Galatasaray’dan – Karaköy’e ara sokaklar... Şişhane,Tünel,Kuledibi,Galata,Karaköy, Fındıklı,Talimhane,Tarlabaşı,Dolapdere... Beyoğlu’nun ana adası gibi canlandılar, yaşamaya başladılar.
Cağaloğlu’ndan Beyoğlu’na kadar bilirim. Eskiden Hürriyet başta olmak üzere tüm gazeteler oradaydı.Hepsi taşındı. Kalsalardı sanki daha iyi olurdu. Hani şehrin tarihi dokusu,ilhamı,kültür açısından kıymetli. Ama olamadı. Çünkü plazaların alt yapısına ihtiyaç vardı. Yaşamlarını eski şartlarda sürdüremediler. Taşındılar.
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜME ÖNCÜLÜK YAPMAK YÜREK İSTER
Tarihi mekanlar, Emek gibi alt yapılar güçlendirilmezse geleceğe kalamazlar. Emek, garip, terkedilmiş, farelerin cirit attığı bir yer olarak kalsaydı... anıları ile mutlu olanlar olabilirdi. Ama Beyoğlu mutlu olamazdı. Sinema seyircisi mutlu olamazdı. Gerçekçi olmak ve şehri yaşatmak lazım. Zamanın beklentilerini iyi okumak lazım.
Bizde insanlar her yeri geziyorlar. Güzellikleri algılıyorlar. Ama bunların nasıl olduğunu ve olabileceğini düşünmüyorlar. İnaovasyon, değişim ve dönüşüme öncülük yapmak yürek ister.
2004-2014’te nasıl bir çıkış yakaladıysak, aynı çıkış 2019’da bazı projelerin tamamlanmasıyla hissedeceğiz.
Beyoğlu’nda yalnız Karaköy’de hırdavatçı olmak veya sadece eğlence mekanı olmak böyle istemek doğru değil. Çoğulcu kullanım Beyoğlu’nun doğasıdır. Kültür, eğitim, turizm, moda alışveriş, kafe,restoran,eğlence hepsine yer açıyoruz. Hepsi var ve olmalı. Şehrin algılanması ve kullanılmasında da tektipleşmeye karşıyım. Nevizade olmalı. Her yer Nevizade olmamalı. Avizeci olmalı. Hırdavatçı olmalı. Ama her yer avizeci hırdavatçı olmaz, olamaz.
Beyoğlu’nda azınlıktan bahsettiğinizde Beyoğlu’ndan uzaklaşmış olursunuz. Beyoğlu’nda azınlık olmaz. Burada herkes çoğunluk. Son 15 yılda Beyoğlu’nun canlanmasına en önemli katkıyı Turizm sektörü ve özellikle Otel ve Konaklama sektörü yapmıştır. Eğer yabancıyı konaklatamazsanız, hiçbir alanda ayakta duramazsınız.