16.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş - İstanbul
‘Vira Bismillah’ diyerek 1 Eylül 2015’te denize açılan balıkçılar, 228 gün boyunca tezgahları şenlendirecek bir av sezonu yaşamayı umarken büyük hayal kırıklığı yaşıyor. 2015-2016 av sezonunun bitmesine sadece 58 gün kala balıkseverler de denizlerimizin en bol balığı hamsiyi bile pahalı fiyatlarla alabiliyor. Hamsi, istavrit, uskumru, palamut, lüfer, barbun, mezgit gibi pek çok balık türü bu sezon tezgâhlarda yerini almadı. Yasal avlanma boyunun çok altındaki balıkların satışa sunulması, sezonun kötü geçtiğinin başka bir işareti olarak kabul ediliyor.
‘Avcı türler azaldı’
Tedirgin eden av sezonunu değerlendiren İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlanma Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Saadet Karakulak, “Balıkçılığın bu yıl düşmesinin ilk nedeni aşırı avcılık ve yüksek balıkçılık kapasitesi. Av araçlarının seçici olmaması, yasadışı, kayıtdışı ve düzenlenemeyen avcılık denizlerimizi tüketiyor. Deniz kirliliği, küresel iklim değişikliği, hatta istilacı türler de etkili. Aşırı avcılık sonucu hedeflenen balık stokları azalmaya başlar. Önleyici tedbir alınmazsa türler kaybolur. Ekosistemden bir türün kaybolması, onunla beslenen diğer türleri de etkiler. Bozulan ekosistemde önce avcı balıklar kaybolur. Karadeniz’de orkinos ve foklar kayboldu, mersin balıklarının nesli tehlike altında. Avcı türlerin azalmasıyla bu türlerin yemi olan denizanaları aşırı çoğaldı” dedi.
Karakulak, balıkçıların ağlarının seçici olmadığını ve yasal avlanma boyutunun çok altındaki balıkları da aldığını belirtirek, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
- Av araçlarının seçicilik özelliği artırılmalı
- Ağ göz açıklığı minimum avlanabilir boylara göre ayarlanmalı l Balık ilk üremesinin adından avlanmalı
- Balıklara en az bir kere üreme şansı verilmeli
- Balıkların stokları araştırılmalı, sürdürebilir balıkçılık için avlanabilir oranlar hesaplanmalı ve avcılık kotaları getirilmeli
- Karaya indirilen ve satışa sunulan balıklar denetlenmeli, yasa dışı, kayıt dışı avcılığı önlemek için denetimler ve cezalar artırılmalı.
- Denetimlerde yetersiz kalan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu değişmeli.
Prof. Dr. Saadet Karakulak, yasal prosedürlerde yapılacak değişikliklerle alınacak önlemlerin yanı sıra, tüketicilere düşen görevleri de sıraladı: “Tüketiciler, balık alırken bilinçli davranmalı, küçük boy ve yasak türleri satın almamalı. Denizde kaçak avcılık yapan balıkçıları bildirmeliyiz. Tezgahta, markette, restoranda önünüze gelen deniz ürününün yasal boylarda ve doğru yöntemlerle avlandığı sorgulanmalı. Şüphe varsa, Sahil Güvenlik Komutanlığı (158) veya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (174) haberdar edilmeli. Son yıllarda ekosistem yaklaşımlı balıkçılık ön plana çıktı. Balıkçılık kaynakları kadar ekosistemin izlenilmesi gerekir. Taraf olduğumuz sözleşmeler gereği yüzde 4 olan deniz koruma alanını yüzde 12’ye çıkarmalıyız. Yani bazı bölgelerde her türlü avcılık yasaklanmalı. Aşırı av baskısına yol açan tekneler saf dışı bırakılmalı.”