02.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gülden Öktem
Bu yazın başı, hayatıma, bana yıllardır eşlik eden iki çevirinin sonunu getirdi. ‘Yaş’ sırasıyla, bunların ilki, Hermann Broch’un (1886-1951) ‘Vergilius’un Ölümü’, ikincisi ise Robert Musil’in (1880-1942) ‘Niteliksiz Adam’ı. ‘Yaş sırası’nı bu kitapların benimle beraberlik sürelerine göre hesapladım. ‘Vergilius’un Ölümü’ ile yola çıktığımızdan bu yana aradan tam otuz sekiz yıl geçmiş. Bu yıllar boyunca elbette gece gündüz bu kitabı çevirmedim; ama kitap ve onun çizdiği dünya, düşüncelerimde beni gece gündüz bırakmadı. Bu yaz başı sona ulaştığımda ise, geride kalan otuz sekiz yılın ancak ‘tek’ bir çeviri sürecinin çatısı altında yer alabileceğini fark ettim. İşin tuhaf yanı, yolculuğumuzun başında ortada herhangi bir yayınevinin bulunmamasıydı. ‘Vergilius’un Ölümü’nü ‘kendim için’ çevirmeye başladım. Yıllar içerisinde kitabın ‘dış hayatı’, birkaç liman dolaştıktan sonra şimdi artık İthaki Yayınları’nda demir attı. Ama durumu son liman da değiştiremedi: Ben, o kitabı hep kendim için çevirdim.”
Birçok ödüle değer görüldü
20. yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Herman Broch’un kitabı ‘Vergilius’un Ölümü’nün Türkçe basıldığı yıl Cumhuriyet gazetesindeki köşesine böyle yazmıştı Ahmet Cemal. Broch’un kitabı nasıl 20. yüzyılın başyapıtı kabul ediliyorsa, Ahmet Cemal’in çevirisi de edebiyat çevrelerince bir tercüme başyapıtı olarak gösteriliyordu. Daha sonra bu tercümenin Avusturya Devlet Çeviri Ödülü’ne değer görülmesi de Ahmet Cemal’in “Kendim için yaptığım” diyerek anlattığı 38 yıllık emeğinin dünya edebiyatındaki yerini belirleyecekti.
Bugüne dek Ingeborg Bachmann, Walter Benjamin, Bertolt Brecht, Elias Canetti, Paul Celan, Goethe, Franz Kafka, Georg Lukács, Friedrich Nietzsche, E.M. Remarque, Novalis, R. M. Rilke ve Stefan Zweig’ın aralarında olduğu isimlerin çeşitli eserlerini Türkçeye kazandıran Ahmet Cemal, 1942 yılında İzmir’de doğdu. Enver ve Talat paşalar ile birlikte II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üç liderinden biri olan Cemal Paşa’nın oğlu mütercim Necdet Cemal ile öğretmen Mebrure Cemal’in oğluydu. Sabah gazetesine verdiği bir röportajda, “İçimde küçük yaştan beri hep bir tepki vardı bu duruma. Her zaman birilerinin kimliğine sahip çıkarak kimlik edinmeye tepki duydum. Bir kere dedemi tanımadım, bütün Türkiye’de yaşayanlar gibi onu okuyarak öğrendim, bir de aile içinde anlatılanlardan. Türkiye’de toplumsal hayatta bir aristokrasi yok, bu varmış gibi seçkinciliği oynamaya da gerek yok” diye anlatacaktı bu durumu.
St. Georg Avusturya Lisesi’nde öğrenciyken çeviri yapmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu ve burada bir süre asistan olarak görev yaptı ve sonra da İstanbul’daki Avusturya Kültür Ataşeliği’nde çalıştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde çeviri dersleri veren Cemal, Milliyet Sanat dergisi başta olmak üzere Varlık, Yeni Ufuklar, YAZKO Edebiyat, Gergedan ve Argos’a yazdı. YAZKO çeviri dergisini kuran edebiyatçı, 19 yıl boyunca Anadolu Üniversitesi’nin İletişim Bilimleri Fakültesi’nde Sanat Tarihi, Estetik, Kültür Tarihi, Metin Yazımı ve Metin Çözümleme; Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Temel Sanat Kavramları; Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde de Dünya Tiyatro Tarihi, Çağdaş Tiyatro derslerini verdi. Çevirilerinin dışında deneme ve makalelerini kitaplaştırdı, ‘Kıyıda Yaşamak’ adlı bir roman, ‘Dokunmak’ isimli bir de öykü kitabı kaleme aldı. Ahmet Cemal’e 1988’de Türk kültürüne yaptığı hizmetler nedeniyle Anadolu Üniversitesi Senatosu tarafından fahri doktora unvanı verildi. 2010’da Avusturya Federal Cumhuriyeti Altın Liyakat Nişanı’na değer görüldü. Aynı yıl, Türkiye Cumhuriyeti ve Federal Almanya Cumhuriyeti tarafından ilk kez düzenlenen Tarabya Çeviri Ödülleri çerçevesinde, Almancadan Türkçeye çeviri dalında verilen büyük ödülü aldı.
Hayatını tercümeye ve akademiye adayan Ahmet Cemal, çevrilmez denen kitapların çevirmeni olarak Türk edebiyat tarihinde önemli bir pencere açtı. Ahmet Cemal geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle bir süredir hastanede tedavi görüyordu. Usta çevirmen bugün Moda Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından toprağa verilecek.
‘Bir dostum; bu kadarı delilik, demişti’
Ahmet Cemal 90’larıın sonunda yaşadığı geçim sıkıntıları nedeniyle çeviriyi bıraktığına dair bir yazı kaleme aldı. Milliyet gazetesi yazarı Hasan Pulur da Türkiye’de kültüre verilen değeri eleştirerek Ahmet Cemal’in bu yazısını köşesinde paylaştı. Usta çevirmen şöyle diyordu yazısında: “Yıllar önce, bu yola ilk çıktığımda, servetler kazanmayacağımın bilincindeydim. Zaten böyle bir hedefim de yoktu. Ama şimdi öyle olduğunu anlıyorum, çok naif bir düşüncem vardı. Ben onca çabayı göze aldıktan sonra, bu işlerin yabancısı olmayanlar elbet desteklerlerdi. Ölmemem için bağış değil, ama yaşamam için avans istemekte ve almakta zorlanmayacağımı düşünmüştüm.
Yanlış hesaptı.
Ama istediklerimin verilmesinde ya da verilmemesinde, neredeyse her defasında korkunç, öldürücü, sözde incitmeyen sözlerin kılıfında ya da buz gibi uzaklaşmaların kalıbında yöneltilen aşağılamaları yaşadım. Nitelik diye direndiğimde, karşıma hep sözleşme süreleri çıktı. Nitelikten, günlük ölümler pahasına, hiç ödün vermedim. Elimdeki zaten sonuna yaklaşmış birkaç kitabı bitirdikten sonra, bu işi de bırakıyorum.
Nitelikli iş yapma uğruna katlandığım onca geçim sıkıntısının ve aşağılanmanın sınırına, gençlik yıllarımda hep görmezlikten geldiğim bir sınıra vardım.Birkaç ay önce, uğraşım için çok gerekli bulduğum bir yabancı sözlüğe kavuşabilmek için bankadan tüketici kredisi almıştım. Bir dostum; bu kadarı da delilik, demişti.
Artık iyileştim!
Çeviri uğraşını bırakıyorum.”
‘Sözcüklerin çok yönlü ustasıydı’
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Ahmet Cemal’in vefatıyla ilgili bir mesaj yayımladı. Cemal’i “sözcüklerin çok yönlü ustası” diye tanımlayan Kurtulmuş, “Ahmet Cemal, sanatın birden fazla dalına emek vermiş, yabancı eserleri başarıyla Türk okuyucuyla buluşturmuştur. Ahmet Cemal, yazın dünyamıza katkılarıyla saygıyla yad edilecektir. Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullandı.