02.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
George W. Bushun, 4 yıllık başkanlığı sırasındaki performansının parlak olduğunu söylemek olanaksız. Bushun karnesi kırık notlarla dolu. ABD başkanlık seçiminde başkan adaylarının siyasi kimliklerinin ve siyasetçi ya da devlet adamı olarak performanslarının yanı sıra, kişisel özellikleri de seçim sonuçlarını büyük ölçüde etkileyebiliyor. Kişisel özellikleri nedeniyle halka daha yakın gelen ve seçmenle daha iyi iletişim kurabilen bir başkan adayının seçimi kazanma şansı artıyor. Bu yılki başkanlık seçimine bir ay kala Başkan Bushun kamuoyu yoklamalarında önde görünmesi bu olgunun çarpıcı bir örneğini gözler önüne seriyor. Her bakımdan başarısız bir başkanlık dönemi geçiren Başkan Bushun seçimi kazanma şansı fazla görünüyor, çünkü Bushun parti örgütü, propaganda silahını çok daha iyi kullanabiliyor, dini örgütlerle ve büyük sermayenin örgütleriyle çok güçlü ilişkileri var, seçmeni daha kolay etkileyebiliyor ve "güçlü lider" imajı çizebiliyor. John Kerry ise büyük bir kutuplaşma yaşayan Amerikada Busha karşı oluşmuş olan tepki selini kendi lehine güçlü bir oy desteğine dönüştürecek rüzgârı bir türlü estiremiyor. Şansı yine de fazla Bütün bunlara ilaveten Bushun seçimi kazanma şansını artıran bir faktör daha var, o da ABDnin kendine özgü seçim sistemi. ABD başkanı iki kademeli bir seçimle seçiliyor. Her eyalette seçmenler, başkan adaylarının partilerine verdikleri oylarla parti aidiyeti belli olan ikinci seçmenleri seçmiş oluyorlar, ikinci seçmenlerin oyları ise başkanı belirliyor. Aslında parti aidiyetini açıklamış olan ikinci seçmenler o partinin başkan adayına oy vermek zorunda değiller ama genelde sistem böyle işliyor ve hangi partinin ikinci seçmen sayısı fazlaysa o partinin adayı başkan seçiliyor. İkinci seçmenler belirlenirken ise her eyalette parti bazında çoğunluk sistemi uygulanıyor ve o eyalette en fazla oyu alan parti bütün ikinci seçmenleri kazanmış oluyor. Garip seçim sistemi Bu sistemin sakıncalı yanı, partisi ülke bazında daha fazla toplam oyu almış olan adayın başkan seçilmesinin garanti olmaması. Nitekim 2000 yılındaki başkanlık seçiminde Al Goreu aday gösteren Demokrat Parti ülke bütününde 50.992.335 geçerli oy aldığı halde 50.455.156 oy alan Cumhuriyetçi Partinin adayı George W. Bush başkan seçildi çünkü Demokratların ikinci seçmen sayısı 266da kalırken Cumhuriyetçi ikinci seçmenlerin sayısı Floridadaki şaibeli sayım sonrasında 271i buldu.İkinci seçmen sayısı 538. Bir partinin kendi adayını başkan seçtirebilmesi için en az 270 ikinci seçmen çıkarması gerekiyor. İkinci seçmenlerin eyaletlere dağılımı ise nüfus yoğunluğuna göre belirleniyor ve nüfus hareketlerine göre eyaletlerin ikinci seçmen sayısı değişebiliyor. 2000 yılındaki seçimden bu yana 18 eyaletin ikinci seçmen sayısı değişmiş ve 2000 yılındaki seçimde Bushun partisinin kazandığı 7 ildeki ikinci seçmen sayısı 11 artmış, buna karşılık 2000de Cumhuriyetçilerin kazandığı diğer eyaletlerdeki ikinci seçmen sayısı 4 azalmış. Yani tüm eyaletler, 2000 yılındaki doğrultuda oy kullansalar Bush ikinci seçmen farkını 5den 12ye çıkartarak seçimi kazanacak.Dikkat ederseniz bu mini dizide Bushun rakibi Kerryden fazla söz edemedik çünkü Kerry, ABD ve dünya için kendi vizyonunu ortaya koyup kampanyaya damgasını vuramadı uzun süre. Busha ciddi rakip olabilmesi için önünde yalnızca bir ay kalan Kerry, bakalım bunu başararak Bushtan kurtulmak isteyen dünyayı sevindirecek bir sürpriz yapabilecek mi? Yoksa sürpriz gene Bushtan mı gelecek? Daha çok oy zafer değil Amerikanın eyaletler haritasını her iki partinin 2000deki seçimde aldıkları sonuca göre, partilerin geleneksel renkleriyle turuncu (Cumhuriyetçi) ve maviye (Demokrat) boyadığımızda ilginç bir tablo çıkıyor ortaya. Nüfus yoğunluğunun fazla olduğu Kuzeydoğu Amerika ile batıdaki üç eyalet dışında bir tek New Mexiconun maviye boyandığını, ülkenin geri kalanının olduğu gibi turuncu olduğunu görüyoruz. Bu eyaletlerin çoğunun renkleri sabit, yani bu eyaletlerde 2004 seçiminde de aynı partinin kazanması garanti gibi. Ancak taramalı olarak boyanmış olan 15 eyalette partilerin oy oranı birbirine yakın olduğu için buralardaki oy kaymalarının sonucu değiştirebilmesi mümkün. Bu 15 eyaletin toplam ikinci seçmen sayısı ise 163. Seçim kampanyasının kalbi aslında bu 15 eyalette atıyor ve her iki aday da özellikle bu eyaletlerdeki oylamayı lehine çevirmek için yoğun çaba harcıyor. Garanti gördükleri eyaletlere kampanya boyunca hiç gidemeyen adayların, bu eyaletlere yoğun bir ilgi gösterdikleri görülüyor. Bu eyaletlerden Ohioya Kerry 17 kez, Bush 12 kez; Pennsylvaniaya Kerry 18 kez, Bush 11 kez; Floridaya Kerry 14 kez, Bush 8 kez gitmişti eylül ortasına kadar. Sonucu 15 eyalet belirleyecek BİTTİ