Gündem'Balyoz' sanığı emekli albaya FETÖ'den hapis istemi

'Balyoz' sanığı emekli albaya FETÖ'den hapis istemi 

28.07.2019 - 12:00 | Son Güncellenme:

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) TSK'daki yapılanmasına yönelik ''ankesör-sabit kontörlü'' hatlara ilişkin soruşturmada tutuklanan ve kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince "Balyoz planı" davası kapsamında beraat eden emekli Jandarma Albay Mustafa Aydın hakkında, ''FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.

Balyoz sanığı emekli albaya FETÖden hapis istemi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, FETÖ'nün TSK'daki yapılanmasına yönelik ''ankesör-sabit kontörlü'' hatlara  ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan, sanıkları arasında yer aldığı  "Balyoz  planı" davasında beraat eden emekli Jandarma Albay Mustafa Aydın hakkındaki  soruşturma tamamlandı.

Haberin Devamı

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 150 sayfalık iddianamede,  FETÖ'nün yapılanması ve örgütün askeri mahrem oluşumunda iletişim amacıyla  kullandığı ''ankesör-sabit kontörlü hatlara'' ilişkin detaylı bilgilere yer  verildi.

Aydın'ın ankesör-sabit kontörlü hattan arandığına ilişkin 2012 ile  2014 yılları arasındaki kayıtlara yer verilen iddianamede, şüphelinin kapatılan  I?stanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince, kamuoyunca "Balyoz Davası'' olarak bilinen  davada sanık olarak yargılandığı anlatıldı. İddianamede, Aydın'ın, söz konusu  davada, FETÖ/PDY mensubiyeti nedeniyle ihraçlarına karar verilen hakimlerden  kurulu adı geçen ve ilk derece olarak görev yapan mahkemenin berat eden  sanıklarından olduğu kaydedildi.

Haberin Devamı

KARDEŞİ "FETÖ İMAMI"

İddianamede şüpheli Aydın'ın eşinin KHK ile kapatılan iş yerinde SGK  kaydının bulunduğu, babası hakkında ise FETÖ üyesi olduğuna ilişkin BİMER'e ihbar  yapıldığı, annesinin ise Bank Asya'da hesabının tespit edildiği 2014 yılından  sonra hesabında artış yaşandığı, kardeşi M.N.Y'nin ise Bylock kullanıcısı olduğu,  KHK ile kapatılan iş yerinde SGK kaydının bulunduğu, ''Ürdün imamı'' olduğuna  dair istihbari bilgilere ulaşıldığı aktarıldı.

İddianamede, yine şüphelinin ablası ve eniştesi hakkında, FETÖ üyesi  oldukları iddiasıyla ihbarda bulunulduğu ve ablasının 2016 yılında FETÖ'den  tutuklandığı belirtildi.

İddianamede şüpheli Aydın'ın ifadeleri de yer aldı.

Mustafa Aydın, 1983 yılında Bursa'da FETÖ'ye bağlı Özel Nilüfer  Ortaokulu'nda okuduğunu, 1984-85 yıllarında FETÖ'nün öğrencilere ders veren ve  "belletmen" adı verilen Enes isimli Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 4'üncü  sınıf öğrencisinin oluşturduğu gruba dahil olduğunu anlattı.

Aydın, örgüt ''abisinin'' askeri okula yönlendirdiğini, 1986 yılında  Bursa Işıklar Askeri Lisesi'ne girdiğini, lisede okurken "Recep" isimli kişinin  kendisiyle ilgilendiğini ifade etti. Şüpheli Aydın, 1990 yılında Kara Harp  Okulu'na başladığını bu tarihlerden sonra örgütle bir irtibatının olmadığını  iddia ederek, 2010 yılında Balyoz davasına dahil ediliğini ve dava sonucunda  beraat ettiğini, bu kararın da 13 Eylül 2013 yılında onandığını söyledi.

Haberin Devamı

Şüpheli ifadesinde, ''2011 yıllarında Kumkapı'da devre yemeğinde  yaklaşık 40-50 devrem ile yemek yediğimiz esnada devrem olan Pilot Kurmay Albay  C.H.Ç yanıma gelerek 'senin her şeyini biliyoruz, sen kardeşine dua et, onun  sayesinde kurtuldun biz senin maillerin dahil her şeyini biliyoruz' dedi ben de  bu laftan sonra küfrederek boğazına sarıldım bu esnada çevremizde olan  devrelerimiz olayın ne olduğunu anlamadan bizi ayırdılar ve ondan sonra yemeği  terk etti.'' dedi.

Kızını, daha sonradan örgütle bağlantısı olduğunu öğrendiği Boğaziçi  Ufuk Kolejine kayıt ettirdiğini, eşinin de bu okulda çalışmaya başladığını  anlatan Mustafa Aydın, 2012 yılından sonra örgütle temasını da şöyle anlattı:

"2012 yılında amcamın damadı M.H, dini bilgimin zayıf olması ve dindar  bir yaşantımın olmamasından dolayı bana bazı telkinlerde bulundu ve beni Kur'an  öğrenebilmem için bir arkadaşıyla tanıştırabileceğini söyledi. Bir süre  sonra beni, ismini Kemal olarak bildiğim şahıs aradı ve numaramı Musa Hoca'dan  aldığını, görüşmek istediğini söyledi. Sonrasında Gültepe'de Hamurabi  Pastanesi'nde kendisi ile 10-15 dakikalık bir tanışma görüşmesi  gerçekleştirdik. Bu görüşmede Kur'an öğrenmem hususunda yardımcı  olabileceğini söyledi. Bende onun numarası yoktu, beni bir defa aradığı  numaradan bir daha aramıyordu. Bu duruma birkaç aramadan sonra tepki gösterdim  ve yüz yüze konuşurken normal telefonun varken neden ankesörlüden arıyorsun  diye sordum o da cevaben; benimle görüşmesinin gizli kalması gerektiğini,  kendisinin Fetullah Gülen cemaatinde üst rütbeli askerlerden sorumlularından  olduğunu bu nedenle gizlilik içerisinde görüşebileceğini tedbirli olmamız  gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

2013-2014 yıllarındaki görüşmelerimizde genelde Fetullah Gülen'e  ait kitabı okuyup bana anlatıyordu. Sohbetlerde Fetullah Gülen'i öven ve  kutsallaştıran şeyler anlatıyordu. Bu ilginç hikayeleri anlattığı zaman benim  aklıma Adnan Oktar cemaati geliyordu çünkü o da kendisini mehdi gibi  gösteriyordu aynı şekilde anlattıkları hikayelerde de Fetullah Gülen  mehdileştiriliyordu. Mart 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde ve Ağustos 2014  yılında yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde AKP haricinde her türlü partiye hatta  HDP'ye bile oy verilmesini telkin ediyordu. Ben internetten takip ettiğim  kadarıyla bir cemaatin siyaset ile bu kadar ilgili olması bende tereddütler  oluşturdu ve yavaş yavaş soğumaya başladım. Benim sadece Kemal isimli  şahısla irtibatım vardı. 17-25 Aralık 2013 olaylarından sonra Kemal bana kızım  Betül'ü, adı değişerek Boğaziçi Fatih Koleji olan fakat yönetim kadrosu  aynı olan sonradan da FETÖ/PDY bağlantısı olduğunu öğrendiğim okuldan  almamı, orada çalışan eşim Fatma'yı da okuldan çıkarmamı söyledi. Bende  okulun eğitimi iyi olması ve eşimin de maaşının düzenli olmasından dolayı  çıkartmadım. Kemal siyaseti arttırdığı için birkaç kez tartışma tarzı  diyaloğumuz oldu. Bu nedenlerle aramız açıldı ve 2014 yılının sonlarına doğru  beni bir daha arama diyerek görüşmeyi sonlandırdım.''

Haberin Devamı

"ETKİN PİŞMANLIK İÇİN YETERSİZ İFADE"

İddianamede, şüphelinin ifadesinde geçen, örgütsel hiyerarşide  kendisinden sorumlu sivil unsur olan Kemal (K) isimli terör örgütü  mensubunun, kendisinin teşhisi doğrultusunda Ramazan Yılmaz olduğu  belirtilerek, terör örgütünün sözde jandarma yapılanmasında örgütsel  tabirle "müdür" konumunda yönetici olduğundan bahisle Mersin Cumhuriyet  Başsavcılığınca hakkında yürütülen soruşturma sonucunda kamu davası açıldığı kaydedildi.

Aydın'ın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle  açıklamalarda bulunduğu ancak mevcut görev ve terör örgütü içerisindeki  bulunma süresi, her farklı görev ve askeri okul yerinde, farklı bir sivil  unsura devredilme olgusuna göre kendisinden sorumlu tek bir sivil unsur  bulunmasının olanaksız olduğu vurgulanan iddianamede, ''Bu yönüyle eksik ve  yetersiz beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, kendisi ve birinci derece  yakınlarının yukarıda açıklanan terör örgütüyle açık irtibatı, kendisinin  kamuoyunda 'Balyoz' ismiyle bilinen kamu davası sürecinden sonra da terör  örgütüyle irtibatını devam ettirmesi nazara alındığında beyanının bu  yönüyle de aleyhindeki tespitlere aykırı olduğu ve gerçeği yansıtmadığı,  etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı, ayrıca terör örgütünün  faaliyeti kapsamında söz konusu kamu davasına örgütsel amaçlarla dahil  edildiği değerlendirilmiştir.'' denildi.

Başsavcılıkça onaylanan iddianamede, şüpheli emekli albay Mustafa  Aydın hakkında, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.