14.07.2023 - 18:19 | Son Güncellenme:
İHA
"Adalet Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Adana Sanayi Odası işbirliğinde kentteki bir otelde ‘Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu’ programı düzenlendi. Ticaret ve sözleşme hukuku çerçevesinde yaşanan işveren sorunları ve uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin münazara edilmesi için düzenlenen programda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, işçilerinde sorunlarının savunulması gerektiğini ve işçilere her zaman hakkının verilmesi gerektiğini belirtti.
“Adana’ya 1.7 milyar TL yatırım”
Adalet Bakanlığının bugüne kadar Adana’ya 1.7 milyar TL yatırım yaptığını vurgulayan Bakan Tunç, “Deprem bölgesinde bugüne kadar 31 yeni mahkeme kurduk. Bunların 2 tanesi adli ve 2 tanesi idari istinaf mahkemesi. Yargının iş yükü giderek artmakta. Hasar tespitleriyle ilgili idari ve tazminata ilişkin davalar yoğunlaşacak. 12 bin 638 tutuklu ve hükümlüsü başka cezaevlerine naklettik. Hasarlı ve az hasarlı olanları hızlı bir şekilde tamir ettik. Deprem bölgesine bugüne kadar 473 milyon lira harcama yaptık. Adana’mızda Adalet Bakanlığımızın yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Bugüne kadar Adalet Bakanlığı olarak 1.7 milyar yatırım gerçekleştirdik. Bu rakamı revize ettiğimizde çok daha yüksek bir rakam ortaya çıkacaktır. Kozan adliye binasının yapımı devam ediyor. 2024 yılında hizmete açacağız. Karaisalı ve Yumurtalık adliye binaları inşaatları devam ediyor. Karataş’ın adliye problemini çözeceğiz. Yargı çalışanları için 232 adet konut ihtiyacı var bunu da yatırım programına dahil ettik” ifadelerini kullandı.
“Yatırımcı, keyfi uygulamalarla karşılaşmayacağı ortam ister”
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve herkesin hukuken güvende olduğunu anlatan Bakan Tunç, “Hukuk ve ekonomi ilişkisi önemli. Yatırımcı öngörülebilirlik ister. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Her bir fert hayatının her anında hukuken güvende olduğunu hissetmelidir. Yatırımcıda keyfi uygulamalarla karşılaşmayacağı bir ortam ister. Hepimizin ortak kabul edeceği, ekonominin ana sütunu güvendir. Bunlarda hukuk devleti olmakla mümkündür” dedi.
“Yargımız, kuyumcu terazisi titizliğiyle hareket etmeye devam edecek”
Hain darbe girişiminde yargı mensuplarının çok önem arz ettiğini anlatan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, daha sonra şunları söyledi:
“Yarın 15 Temmuz. Hain FETÖ darbe kalkışmasının üzerinden 7 yıl geçti. Bu kalkışmayı milletimiz büyük bir kahramanlıkla önledi. Milletimiz meydanlara koştu ve çıplak elleriyle tankların önüne koştu. O gecenin zifiri karanlığını aydınlığa çevirdi. Milletimiz liderinin sözünü, görüntüsünü bekledi. Lideri milletine, milleti liderine güvendi. Her 2 güven başarıyı sağladı ve ülkemizin uçurumdan dönmesi sağlandı. Bu vatan için canlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 15 Temmuz gecesi kahramanlık gösteren yargı mensuplarını da kutluyorum. O gece cübbelerini giyip 'hazır ol'da bekleyen bir yargı sistemi değil, milletin hakkına, hukukuna tecavüz edenleri soruşturan ve millet adına hesap soran bir yargı sistemini gördük. O gece kahramanca mücadele eden yargı mensuplarımızı kutluyorum. İşte demokrasi ve insan haklarına sahip çıkmak budur. Milletimiz bütün dünyaya büyük bir mesaj verdi. İnsan hakları mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin nasıl yapıldığını gösterirken yargımızda demokrasinin nasıl korunacağını göstermiş oldular. Katkısı olan herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Burada mücadele bitmedi. Yargının soruşturmaları başladı. Bunlar hukuk içerisinde gerçekleşen soruşturmalardı. Birileri farklı eleştiriler yapabilir ancak kati suretle böyle bir şey söz konusu değil. OHAL ilan edildikten sonra OHAL kararnameleri yargıya getirilemezdi ancak biz o kararnameleri TBMM’ye taşıdık ve TBMM’nin denetiminden geçen kararnameler anayasa mahkemesinin denetimine açılmış oldu. Hak arama yolunu yargıya açmış olduk. 120 bin kamu görevlisi ihraç edilmişti. Bunlardan 20 bini OHAL komisyonunda mesleklerine geri iade edildiler. Bu mücadeleyi hukuk içerisinde yaptık. Hukuk dışına çıkmadan bu mücadeleyi yaptık. Bundan sonra da yine titiz davranmaya devam edeceğiz. Yargımız, kuyumcu terazisi titizliğiyle hareket etmeye devam edecek.”
“Kiracı ve ev sahipleri de artık arabulucuya gidecek”
‘Adalet Komisyonu’nda kabul edilen arabuluculuk sistemi sayesinde yargının birçok konuda yükünün hafiflediğini anlatan Bakan Tunç, “Biz ahilik geliyoruz. Biz bu konuda daha başarılı olmalıyız. Biz bu konuda dünya ülkelerine örnek olmalıyız. Onlar bizden almalılar. Bu anlamda da arabuluculuğu en yatkın millet biziz. Dolayısıyla arabuluculuğu geliştirmeye devam edeceğiz. Çünkü arabuluculuk taraflar arasında barışı sağlayan ve dolayısıyla toplumsal uzlaşmayı sağlayan çok önemli bir yöntem. Biz arabuluculuğun gelişmesi noktasında bakanlık olarak gerek yasal düzenleme gerekiyorsa ki bazı hususlar da gerekiyor. Bunlara düzenleme yapacağız. İş mahkemelerinde ilk çıktığında, zorunluydu. Dava şartıydı. Tüketici mahkemeleri ve ticaret mahkemelerinde de dava şartı oldu. 1 Eylül'den itibaren de kira uyuşmazlıklarında ara buluculukta, dava şartı olacak. Yani taraflar dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorunda kalacak. Bu anlamda hem kiracı ve kiralayan mahkemeye düşmeden sorunun daha barışçıl bir şekilde çözülmesini sağlayacak hem de daha kısa ve daha az masrafla çözülmesini sağlayacak. Kısa sürede haklarına kavuşmalarını sağlayacak. Sadece kira değil, komşuluk hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar olabilir, yine ticari alanda ortaklığın giderilmesi davaları da zorunlu ara buluculuk çerçevesine alındı. 1 Eylül'den itibaren de bu sistem uygulanmaya başlayacak” ifadelerini kullandı.
“Arabuluculuk yüzde 70 anlaşma sağlıyor”
2013 yılından bu yana arabuluculuk sistemine 4 milyon 477 bin başvuru yapıldığını vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “2 milyon 840 bini anlaşmayla sonuçlandı bu dosyaların. Yüzde 70’i bu dosyaların anlaşma ile sonuçlanmış. 1 mahkeme yılda bin dosya çözümlese 2 bin 800 mahkemenin iş yükünün azalmasına vesile oldu. Singapur sözleşmesini imzalayan 55 ülkenin en önde gelenlerinden biriyiz. Ticaret artık coğrafyadan ibaret değil. Dolayısıyla bu anlamda da ticari uyuşmazlıklarda uluslararası hukuk sistemi olan Singapur sözleşmesine taraf olmamız çok önemli. Bu anlamda da ticaret ve yatırım alakalı sözleşmesinin uygulanması ülkemiz açısından da faydalı olacağına inanıyoruz. Tabii yine iş dünyasını ilgilendiren yargıda özellikle dijitalleşme ticari davalarda hem arabuluculuk sisteminin gelmesi dijital dönüşümün sağlanması hem yargının hızlanmasını sağlamış olacak hem de vatandaşlarımız için, şirketlerimizin haklarına kavuşabilmesi için önemli düzenlemeler. E-duruşma sayesinde avukatlarımız, şirketlerin de avukatları kendi ofislerinden, Türkiye'deki başka bir ildeki duruşmaya bağlanabiliyorlar ve böylece zaman kaybından kurtulmuş oluyorlar. 15 Eylül 2020 yılından bu yana 932 bin 981 e-duruşma gerçekleşmiş 2 bin 645 mahkemede. 1 milyon avukatımız adliyelere koşmaktan kurtulmuş. E-tebligatta çok önemli. Orada da 160 milyon 515 bin e-tebligat gerçeklemiş. 5 bin 618 ton kağıt tasarrufu demek. Bu önemli bir maliyet” dedi.
Öte yandan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, insan hakları eylem planı hazırlıkları olduğunu sözlerine ekledi.
“Arabuluculuk ile yargı üzerindeki yük azaldı”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Adalet Bakanlığı ile her zaman görüştüklerini ve sorunlarına çok çabuk çözüm bulduklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Adaletin zamanında tecelli etmesini sağlayacak yöntemlerin yaygınlaşmasına gayret ediyoruz. Ticari itiraflar ahilikte çözülürdü. Biz bunu unuttuk ancak batı bunu bizden alıp geliştirdi. Biz ise geçmişimize tekrardan dönüyoruz. Odalarımız internet ve DASK çerçevesinde bütün uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapmaya başladı. Bugün 65 ilde 120 oda ve borsa bünyesinde arabuluculuk ve tahkim merkezi bulunmaktadır. Bu sistemin kullanılması her geçen gün artıyor. 4 milyona yakın dosya anlaşmayla sonuçlandı. Bugüne kadar en az 8 milyon vatandaşımız mahkemeye gitmeden arabuluculuk yolunda anlaşma sağladı. 8 milyon kişi helalleşerek anlaştı. Bundan güzel bir şey olamaz. Adalete erişim hızlandı. Gelen dosyaların yüzde 70’inde uzlaşma sağlandı. Yüzde 30 yargıya gidiyor. Yargının üzerindeki yükte azaltıldı” ifadelerini kullandı.
“Bir ülkede adalet güçlüyse ekonomide güçlüdür”
İş dünyasını arabuluculuğa teşvik eden Hisarcıklıoğlu, daha sonra şunları kaydetti:
“Tüm ticari ihtilaflarınızı burada hem daha hızlı hem de daha ucuz bir şekilde çözeceksiniz. Odalarımızın sizlere sunduğu imkandan muhakkak faydalanın. Ticari hayatta zaman en önemli sermayedir. Her düzenleme bizim için önemli ve değerlidir. Zaten bu nedenle gelişmiş ekonomilerde ticari uyuşmazlıkların yüzde 75’i arabuluculuk ile sonuçlanmaktadır. İş bağlantılarımızı kurarken güvencede olmak isteriz. Yatırım yapmak risk almak demektir. Başka ülkede yatırım yapmak ise daha büyük risktir. Ancak tahkim gibi bir yargı merciinin bulunması iş yapmanın olmazsa olmazı olmuştur. TOBB Tahkim Divanı ile iş dünyamızın ve yatırım yapacak insanların yanında olduk. Hukuk güçlü olursa insanların birbirine ve kurumlara olan güveni artar. Adalet bir ülkede güçlüyse o ülkenin ekonomisi de güçlü olur. Bizim kültürümüzde hukukun yeri çok önemli. Mülkün temelinde adalete inanan bir milletiz. Adalet terazisinin dengesini korumalıyız. Haklının güçlü olduğu bir ülke istiyoruz.”
Düzenlenen programa Adana Valisi Süleyman Elban’ın yanı sıra kent protokolü, yargı ve iş dünyası temsilcileri katıldı. Konuşmaların ardından program basına kapalı devam etti.