GündemBakan Akar'dan 'etnik temizlik' ifadesine çok sert tepki

Bakan Akar'dan 'etnik temizlik' ifadesine çok sert tepki

26.10.2019 - 09:05 | Son Güncellenme:

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Soçi'deki mutabakat kapsamında sahadaki uygulamanın planlandığı gibi gittiğini belirterek, "Saat konusunda da Ruslarla anlaştık, 150 saat dedik. 29 Ekim saat 18.00'de bitiyor. O zamana kadar olayları yakinen takip ediyoruz. Ondan sonraki durumu tekrar değerlendirip gereğini yapacağız." dedi. Öte yandan Belçikalı polisler ve Bakan Akar arasındaki 'selam' detayı ise dikkatlerden kaçmadı.

Bakan Akardan etnik temizlik ifadesine çok sert tepki

Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nın ardından Türkiye'nin NATO Daimi Temsilciliği'nde gazetecilerle bir araya geldi, soruları yanıtlayıp açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Terörle mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini, hedeflerinde sadece teröristlerin olduğunu dile getiren Akar, "Bizim hedefimiz sadece ve sadece teröristler var. Kürtler bizim kardeşimiz. Hiçbir ayrımız gayrımız yok." diye konuştu.

Özellikle batı medyasında yer alan yalan haberlere, dezenformasyona dikkati çeken Akar, "Batı medyasında biz 'PKK/YPG' dediğimiz zaman, 'teröristler' dediğimiz zaman 'Türkler Kürtlere operasyon yapacaklar' diyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Biz girdik Tel Abyad'a, Rasulayn'a girdik. Orada Araplar var, Kürtler, Aramiler, Süryaniler var. Birçok etnik gruptan insan var. Hiçbirine karşı problemimiz yok. Onların hepsinin canı, malı bizim garantimiz, teminatımız altında. Onların korunması, kollanması bizim için onur meselesi, bunun herkes tarafından bilinmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

 

"BÜTÜN KURALLARA UYULDU"

Terör örgütü PKK/YPG'nin zulmünden kaçan binlerce insanın topraklarını, evlerini terk etmek zorunda kaldığını anımsatan Akar, şunları söyledi:

"Bu bölgelerde binlerce insan çeşitli yerlere gitti. Bunların 300 bini Irak'a gitti, 400 bin Kürt kardeşimiz de Türkiye'ye geldi. Güvenli Bölge meselesi hallolduğu zaman bu kardeşlerimizden de kendi topraklarına, evlerine dönecekler. PKK/YPG oradaki yerel halka çok büyük zulmetti. Yaklaşık 1,5 milyon Kürt kardeşimiz evlerinden, yerlerinden oldu. Oradaki diğer grupların, halkın dillerine dahi karıştılar. Yasaklar koydular, çocukları zorla silah altına almaya çalıştılar, haraç almaya kalktılar. Dolayısıyla her türlü baskı, zulüm yapıldı. Bunun için biz oraya kolaylıkla girdik. Yani Tel Abyad'a Rsulayn'a kolaylıkla girdik, çünkü oradaki insanlar gerçekten TSK unsurlarını kucakladılar ve onları bağırlarına bastılar."

Diğer harekatlarda olduğu gibi Barış Pınarı Harekatı'nda da bütün uluslararası hukuka, kurallara adım adım uyduklarını vurgulayan Akar, "Çok açık ve son derece şeffaf bir operasyon uygulandı." dedi.

Güvenli Bölge tesisine yönelik ABD ile yapılan görüşmeleri anımsatan Akar, "Birçok konuda mutabık kalmamıza rağmen nihai noktada mutabakat sağlanamadı. Gördük ki her geçen gün karşımızdaki bize tehdit olan YPG'li teröristler güçlenmekteydi. Bunu engellememiz, buna karşı tedbir almamız lazımdı." diye konuştu.

Haberin Devamı

Barış Pınarı Harekatı'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleri doğrultusunda 9 Ekim'de başladığı anımsatan Akar, şu açıklamalarda bulundu:

"17 Ekim'de ABD'lilerle yaptığımız görüşme sonrasında duraklama oldu, 'Biz bunları çıkaracağız.' dediler. 22 Ekim'de bize 'çıkardıklarını' söylediler, yazılı-sözlü bir şekilde bunu beyan ettiler. Biz de kendilerine harekatın bu aşamada beklemede olduğunu, durdurulduğunu söyledik. Dolayısıyla biz hakikaten uluslararası kurallara, müttefiklik ruhuna, ittifak içindeki rolümüze uygun, sorumluluklarımızla ilgili yapabileceğimizin hepsini yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörle, teröristle mücadele konusunda bizim yalnız bırakıldığımızı söylemek yanlış olmayacak."

 

"HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL ETMİYORUZ"

Haberin Devamı

Türkiye'nin uluslararası hukuktan, sözleşmelerden kaynaklanan haklarını, meşru müdafaa hakkını kullandığını dile getiren Akar, şunları kaydetti:

"Birtakım ifadeler kullanılıyor, iddialar çıkıyor basında, 'etnik temizlik...' Biz bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bizde böyle bir şey yok. Etnik temizlik bu kadar kolay kullanılacak bir laf değil. Gerçekle tamamen uzak, gerçekle hiç alakası olmayan bir şekilde bunların konuşulması, yazılması çizilmesi gerçekten hiçbir şekilde ahlaki değil. Gerçeklerle hiç alakası olmayan tamamen yalan, iftira bir iddiadır bu. Böyle bir şey yok. Arazi orada, alan orada, her şey açık. Kim gelmek istiyorsa gelsinler götürelim, bakalım inceleyelim orada böyle bir şey var mı? Kimyasal silah kullanılmış mı, bakalım. Bazı kavramlar, çok ağır kavramlar çok enteresan şekilde kolaylıkla kullanılmakta, bu hiç uygun değil. Bizim buradaki yaptığımız çalışma ülkemizin, milletimizin, aynı zamanda oradaki Suriyeli kardeşlerimizin hak ve menfaatinin korunması için."

Diğer harekatlarda olduğu gibi Barış Pınarı Harekatı'nda da başta kuvvet kullanımı olmak üzere harekatın tüm boyutlarında uluslararası çatışma hukuku başta olmak üzere, insani hukuk, uluslararası hukuka tamamen riayet edildiğini vurgulayan Akar, "Bugün ortaya çıkan bir devlet değiliz, binlerce yıllık bizim tarihimiz var binlerce yıllık tarihimizden gelen milli, manevi, mesleki değerlerimiz var. Tamamen bunlarla alakalı yapmamız gereken nelerse bunlar bizim boynumuza borç, bunlar bizim sorumluluğumuz. Bunlara göre bütün çalışmalarımızı yaptık, yapmaya devam ediyoruz." dedi.

Haberin Devamı

 

ANADOLU AJANSINA TEŞEKKÜR

Barış Pınarı Harekatı sırasındaki ortaya atılan asılsız iddialara, dezenformasyonlara dikkati çeken Akar, yalan fotoğrafların tespit edilerek doğruların anlatıldığı haberlerinden dolayı Anadolu Ajansına (AA) teşekkür etti.

Sadece masum insanlara karşı değil çevreye, tarihi, dini yapılara karşı da gerek harekatın planlamasında gerekse icrasında hiçbir ülkenin göstermediği hassasiyeti gösterdiklerini vurgulayan Akar, "Bizim için çevre, masum insanlar, dini yapılar, tarihi yapılar dokunulmazdır. Harekatın gecikmesi pahasına, arkadaşlarımıza bazı güçlükler getirmesi pahasına bu konuda ilkeli davranmaya devam ediyoruz." ifadesini kullandı.

 

"SÜRE 29 EKİM SAAT 18.00’DE BİTİYOR"

Hem Tel Abyad'da hem Rasulayn'da insani yardım faaliyetlerinin, sağlık yardımlarının yoğun bir şekilde başladığına işaret eden Akar, "Oradaki Suriyeli kardeşlerimizin ihtiyacı ne ise bunları en iyi şekilde yerine getirmek için gayret gösteriyoruz." diye konuştu.

Tel Abyad ve Rasulayn'ın doğusu ve batısındaki terör hedeflerine yönelik Soçi'de sağlanan mutabakatı hatırlatan Akar, "30 kilometre güneye doğru, oradaki teröristleri, YPG'yi çıkaracaklar. Saat konusunda da Ruslarla anlaştık, 150 saat dedik. 29 Ekim saat 18.00'de bitiyor. O zamana kadar olayları yakinen takip ediyoruz. Ondan sonraki durumu tekrar değerlendirip gereğini yapacağız." dedi.

Soçi'deki mutabakatla ilgili sahadaki uygulamanın sorulması üzerine de "Gayet normal, planlandığı gibi gidiyor." karşılığını verdi. Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz ülkemizin güneyinde hudutlarımızın ve halkımızın güvenliği, bakımından, savunması bakımından hiçbir şekilde bir terör koridoruna izin vermeyeceğiz. Bunun için gereken ne ise bugüne kadar yaptık bundan sonra yapmaya devam edeceğiz. En başlangıçtan beri söylüyoruz ülkemize içeriden ve dışarıdan etki eden en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadele devam edecek. İnşallah milletimizi halkımızı asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız."

 

ALMANYA'NIN "GÜVENLİ BÖLGE" TEKLİFİ

Güvenli Bölge'ye yönelik Almanya'dan gelen teklife de değinen Akar, şunları söyledi:

"Sayın Bakan ile bir görüşmemiz oldu. Bu konuda sayın Bakan'a teferruatlı bir şekilde bu konu ortaya getirilirse biz bunları bu kapsamda değerlendireceğimizi, çalışacağımızı ifade ettik. Başından beri sayın Cumhurbaşkanımız bunu BM başta olmak üzere birçok vesileyle gündeme getirdiler. Güvenli Bölge ile ilgili gerek güvenlik gerekse buranın ihyası, yeniden yapılanması konusunda bütün liderlerle konuşmalarında sayın Cumhurbaşkanımız onları davet ettiler. Bu konu konuşulabilecek bir konu, konuşulabilir. Gelsinler, önce teklifi tam olarak anlayalım, nedir, ne değildir. Bu teklifle birlikte sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığımız çalışma ile uyumu, birleştirilmesi konusunda da faaliyetlerimizi sürdürebilir, değerlendirmemizi tamamlayabiliriz."

Bir tarafta Barış Pınarı'ndaki faaliyetlerin devam ettiğini, diğer tarafta ABD ve Rusya ile mutabakatların olduğunu, Irak'ın kuzeyinde terörle mücadelenin sürdüğünü aktaran Akar, "Bu çalışmaların yanı sıra İspanya'nın ülkemizde görev yapmakta olan Patriot bataryasının süresini bir yıl daha uzatmasını da biz memnuniyetle karşıladık." dedi.

 

Bakan Akardan etnik temizlik ifadesine çok sert tepki

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı için geldiği Belçika'nın başkenti Brüksel'den temaslarını tamamlamasının ardından ayrıldı. Akar, konvoyunda iki gün görev yapan Belçilkalı polislere teşekkür edip, vedalaşırken verdikleri asker selamına karşılık verdi. Polisler asker selamı ile Akar'ı uğurladı.

 NATO Savunma Bakanları Toplantısı kapsamında, genel oturumların yanı  sıra aralarında ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve Yunanistan olmak üzere ikili  görüşmeler de gerçekleştirdiğini anlatan Akar, "Kendi tezlerimizi anlattık,  onların görüşlerini dinledik, bazı muğlak kalan alanlarını aydınlatmaya çalıştık.  Bizim tavrımız çok açık ve net. Bazı muhataplarımızın aklında bazı düşünceler  farklı olarak gelişmiş. Bunların düzeltilmesi için elimizden gelen gayreti  gösterdik. Epey mesafe katettiğimizi değerlendiriyorum." diye konuştu.NATO Savunma Bakanları Toplantısı kapsamında, genel oturumların yanı  sıra aralarında ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve Yunanistan olmak üzere ikili  görüşmeler de gerçekleştirdiğini anlatan Akar, "Kendi tezlerimizi anlattık,  onların görüşlerini dinledik, bazı muğlak kalan alanlarını aydınlatmaya çalıştık.  Bizim tavrımız çok açık ve net. Bazı muhataplarımızın aklında bazı düşünceler  farklı olarak gelişmiş. Bunların düzeltilmesi için elimizden gelen gayreti  gösterdik. Epey mesafe katettiğimizi değerlendiriyorum." diye konuştu.
  
Akar, Türkiye'nin sınırlarının bir anlamda NATO'nun da sınırlarını  ifade ettiğini belirterek, "Bizim yaptığımız, sadece kendi ülkemizi değil  NATO'nun sınırlarını da koruyoruz. Biz orada teröristleri durdurmazsak, bunun  yansıması çok açık ve net şekilde görülür. Bunu önlemeye çalışıyoruz" ifadelerini  kullandı.
  
Muhataplarına, 17 Ekim'de ABD, 22 Ekim'de ise Rusya ile yapılan  mutabakatlara ilişkin bilgi verdiğini aktaran Akar, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin  kahraman ve fedakar evlatlarının, Mehmetçiğin çalışmasıyla Barış Pınarı Harekatı  başarıyla başladı ve gelişti." dedi.
  
Akar, başta el yapımı patlayıcılar olmak üzere bölgenin güvenli hale  gelmesi için yoğun çalışmalar yürütüldüğünü belirterek, "Bir an önce bölge  güvenli hale gelsin ki herkes evine, topraklarına güvenle ve gönüllük esasına  göre dönebilsin. Bu manada TSK'ya düşen görev tamamlanmış bulunuyor büyük ölçüde.  Oradaki teröristler etkisiz hale getirildi. Bir kısmı da bölgeyi terk etti."  açıklamasında bulundu.
  
"TÜRKİYE NATO'NUN MERKEZİNDE" 

Türkiye'ye yönelik bazı ithamların bulunduğunu, "Türkiye nereye  gidiyor?" gibi söylemlerin olduğunu anımsatan Akar, "Türkiye durduğu yerde  duyuyor. Biz NATO'nun merkezindeyiz." diye konuştu.

Akar, Türkiye'nin NATO'yla ilgili çalışmalarını ve sorumluluklarını,  gerek operasyonlar gerekse tatbikatlar bağlamında eksiksiz yerine getirmeye devam  ettiğini vurguladı.
  
Türkiye'nin tüm faaliyetlerinde hukuki, insani, ekonomik, manevi ve  demografik boyutları ayrıntılı bir şekilde çalıştığına işaret eden Akar,  "Herhangi bir şekilde insan haklarının ihlali, kimyasal silah gibi insanlık dışı  uygulamaların yapılması asla söz konusu değil. Burada çok ciddi dezenformasyon  var." uyarısında bulundu.
  
İnsan hakları ihlali iddialarını "kabul edilemez" olarak nitelendiren  Akar, bunun "ne izi ne de emaresi" bulunduğunu ifade etti.
  
Akar, benzer bir dezenformasyon sürecinin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı  Harekatı dönemlerinde de yürütüldüğünü anımsatarak, "Bu yalan haberlerin  arkasından hiçbir şey çıkmadı. Bu da, bu iddiaların yanlış olduğunun başka bir  ispatı." diye konuştu.
  
Etnik ve dini kökene göre ayrımcılığın Türkiye'nin tarihinde ve  kültüründe olmadığını belirten Akar, "Tek hedefimiz teröristler. Bizim orada  herhangi bir etnik, dini ya da mezhepsel grubu hedef almamız söz konusu değil. Bu  da bizim değerler sistemimiz bakımından söz konusu olmayan bir husus."  açıklamasını yaptı.

"GEREKLİ KATKIYI GÖREMEDİK"   

Fırat'ın doğusunda sadece terör örgütü PKK/YPG'nin değil, DEAŞ'ın da  tehdit olduğunu dile getirdiğini hatırlatan Akar, Türkiye'nin 3 bin DEAŞ'lıyı  etkisiz hale getirdiğini ve Uluslararası DEAŞ Karşıtı Koalisyona da önemli  katkılar sağladığını söyledi.
  
Akar, "2011'den beri, Suriye'de sıkıntılar başladığından itibaren, biz  dostlarımızla, müttefiklerimizle beraber bu konuda hareket etmeyi önerdik, teklif  ettik. Fakat maalesef muhataplarımızdan gerekli girişimleri ve katkıyı göremedik.   Biz burada da, aynı şekilde tek başına bir şeyler yapmak peşinde değiliz." diye  konuştu.
  
Türkiye’nin temel amacının, hudutları ve halkının güvenliğini korumak  olduğuna dikkati çeken Akar, "Ülkemize, halkımıza karşı ciddi terör tehdidi var.  DEAŞ'tan, PKK/YPG'den var. Bunların önlenmesini istiyoruz. Bunu tabii ki  müttefiklerimizle beraber yapmak istiyoruz. Ama gerekli reaksiyon olmadığı  takdirde de bizim beklemeye tahammülümüz yok." vurgusunda bulundu.

Yaklaşık 1 haftalık bir süreç içinde Türkiye topraklarına binden fazla  havan ve roket mermisi düştüğüne, aralarında 9 aylık bir bebeğin de bulunduğu  sivil halkın hayatını kaybettiğine dikkati çeken Akar, buna tahammül etmelerinin  mümkün olmadığını, Silahlı Kuvvetlerin tedbir alma mecburiyeti bulunduğunu  anlattı.
  
Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel  Kurulu'nda anlattığı gibi, Türkiye'nin, uluslararası topluma güvenli bölgeyi  birlikte kurmayı teklif ettiğini anımsatarak, "İnsanların güvenle ve gönüllülük  esasına göre topraklarına, evlerine dönmelerini sağlayalım. Bir taraftan güvenlik  sağlayalım, bir taraftan da onların refahını sağlayalım." çağrısını yaptı.
   
"DİĞER ÜLKELER NE YAPIYORSA BİZ FAZLASINI YAPARIZ"   

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Akar, "YPG ile PKK'nın aynı   olduğu konusunda yabancı devletler mi ikna olmak istemiyor?" sorusu üzerine,  "PKK/YPG meselesi çok açık. Teröristler, Irak'ın kuzeyinde PKK adı altında yer  alıyor, aynı kişi Suriye'ye geçtiği zaman YPG oluyor. Dünya kamuoyunu bir şekilde  manipüle etmek için bu oyunları oynuyorlar. Mantıklı bakıldığında olay ortada.  Avrupalılardan, ABD'lilerden PKK'nın YPG olduğunu söyleyen yüzlerce kişi var."  diye konuştu. 
  
Terör örgütü elebaşlarından birinin ABD tarafından davet edildiği  belirtilerek, bu konudaki rahatsızlıkların ABD'li makamlara iletilip iletilmediği  sorulan Akar, "Bunlar başından beri söyleniyor, en üst düzeyde bizzat Sayın  Cumhurbaşkanımız tarafından söylendi." ifadesini kullandı.
  
Güvenli Bölge'nin dışındaki alanlarda DEAŞ'lı teröristlerin olduğu  hapishaneler hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Akar, şu yanıtı verdi:
  
"Operasyon sırasında ve öncesinde ABD'li müttefiklerimizden aldığımız  bilgi, 14 hapishanede takriben 2 bin DEAŞ'lı olduğu söylendi. Bunu telefonda da  Sayın Trump, Sayın Cumhurbaşkanımıza söyledi. Biz dedik, tamam bunlarla ilgili  yapmamız gereken ne varsa her türlü mücadeleyi yaparız. Eğer alanda varsa onunla  da mücadele ederiz, daha önce Fırat Kalkanı Harekatı'nda yaptığımız gibi. DEAŞ  ile mücadelede hiçbir tahdit yok. Diğer ülkeler ne yapıyorsa biz fazlasını  yaparız dedik. Operasyon başladı, bizim bölgemizde bir tek hapishane vardı, Tel  Abyad'da. Bir an önce oraya giderek oranın kontrol altına alınmasına yönelik emir  verdik. Arkadaşlarımız oraya gittiğinde hapishane boştu, boşaltılmıştı. Bunlar  ABD'lilerin beraber çalıştıkları, 'DEAŞ ile mücadelede beraberiz' dedikleri  YPG'liler. Bu YPG'lilerin yaptığını bir başkası yapsaydı, hapishaneyi boşaltsa,  oradakileri kaçırsaydı durum ne olurdu? Düşünün."
  
Türkiye'nin, terör örgütü DEAŞ ile mücadelesine dikkati çeken, 3 bin  civarında DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdiğini hatırlatan Akar, "Şu anda da  gerektiğinde bunlarla mücadeleye hazır olduğumuzu her zaman beyan ediyoruz."  dedi.