01.06.2019 - 15:02 | Son Güncellenme:
AA
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde hakim olarak görev yapan ve halen Konya Ereğli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda FETÖ üyeliğinden tutuklu bulunan Timur Demir, hem tek kişilik odada tutulması hem de saç traşının koğuş önünde yapılması nedeniyle kötü muamele gördüğü iddiasıyla AYM'ye başvurdu.
Anayasa Mahkemesi, daha önce ceza infaz kurumlarında hükümlü ya da tutuklu statüsüyle tutulan kişilerin hücre hapsine alınmasının ya da diğer tutulanlardan ayrılmasının tek başına Anayasa'nın 17. maddesine aykırı bir durum oluşturmadığını belirtti.
Anayasa Mahkemesi kararında tek başına tutma tedbirinin sadece güvenlik veya disiplini sağlama kaygısıyla değil, tutukluların devam eden soruşturmalarda hileli iş birliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç işlemek için iş birliği yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanmasının da mümkün olduğu vurgulandı.
Başvurucunun, tutulduğu tek kişilik yaşam odasının fiziki koşullarından şikayet etmediği, bu koşulların Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen "Avrupa Cezaevi Kuralları"na uygun olduğu ifade edilen kararda, ayrıca, başvurucunun kurum kütüphanesinden faydalandığı, odasında televizyon bulundurabilme hakkı olduğu ve belirli tarihlerde düzenli olarak yakınlarıyla açık ve kapalı şekilde görüşmesine izin verildiği de aktarıldı.
Başvurucunun gerekli sağlık hizmetine erişiminin sağlandığı ve ceza infaz kurumu tarafından kendisine iletilen psikolojik değerlendirmeye alınma talebini de reddettiğinin anlaşıldığı vurgulanan AYM kararında, ayrıca her gün diğer tutuklularla açık havaya çıkma imkanından da bir saat süresince faydalandırıldığının tespit edildiği yer aldı.
Zorla traş edildiğine yönelik bir iddia yok
Başvurucunun, saç traşının kaldığı koğuşun önünde yapılabileceğinin belirtilmesinin kötü muamele teşkil ettiğini ileri sürdüğü belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Başvurucu, saç tıraşının ceza infaz kurumundaki özel bir odada yapılmamış olmasının kendisi üzerinde ne şekilde fiziksel ve ruhsal etkileri olduğu konusunda bir açıklamada bulunmamaktadır. Başvurucunun zorla tıraş edildiğine veya kötü muamele amaçlı olarak belli bir sac¸ modeline zorlandığına yönelik bir iddiasının da olmadığı görülmektedir.
Tüm bu tespitler çerçevesinde yaklaşık 2,5 yıl süreyle tek başına tutulmakla birlikte dış dünyayla ve diğer tutulanlarla bütünüyle irtibatı kesilmeyen, kendisine belirli kolaylıklar sağlanan başvurucu yönünden kişiliğini tahrip edecek nitelikte tam bir duyusal veya sosyal izolasyonun varlığından bahsetmenin olası olmadığı görülmüştür."
Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususların farklı şekillerde tezahür edebildiği dile getirilen kararda, bu bağlamda tek kişilik bir odada tutulmaya ilişkin koşulların, olayın kendine özgü koşullarına göre kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkabileceği belirtildi. Bununla birlikte bu koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerektiği aktarıldı.
Kararda, başvurucunun, şikayetine konu uygulamanın kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaştığı kanaati oluşturacak bir açıklamada bulunmadığı, olayda tutulma koşulları bakımından asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varıldığı bildirildi.
Yüksek Mahkeme, açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.