GündemAYM Başkanı Zühtü Arslan: Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin gerekçesi olamaz

AYM Başkanı Zühtü Arslan: Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin gerekçesi olamaz

12.01.2024 - 18:47 | Son Güncellenme:

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan yaptığı açıklamada "Anayasa Mahkemesi'nin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz." ifadelerini kullandı.

AYM Başkanı Zühtü Arslan: Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin gerekçesi olamaz

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Ankara'da Anayasa yargısı alanında staj yapan lisans öğrencilerinin sertifika törenine katıldı. Arslan, AYM'nin çalışmaları ve bireysel başvuru hakkında açıklamalarda bulundu. Arslan, hukuk devletinin niteliksel boyutunda akıl, ahlak ve adalet olmak üzere üç temel kavramın bulunduğunu söyledi. Aklın vesayet altında olmamayı ve özgürlüğü zorunlu kıldığını belirten Arslan, "Aklınızı paslandırmayın. Başkalarının sizin yerinize düşünmesine ve aklınıza ipotek koymasına asla izin vermeyin. Size dayatılan ambalajlanmış doğruları değil, sorguladığınız ve muhakeme süzgecinden geçirdiğiniz doğruları tercih edin. Kısacası fikriniz ve vicdanınız hür olsun" ifadelerini kullandı.

İnsanın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasının adaletin ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu aktaran Arslan, Anayasa koyucunun biri ilkesel, diğeri de pratik olmak üzere iki temel gerekçeyle bireysel başvuruyu kabul ettiğini belirterek, "İlkesel gerekçe temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması, bu konudaki standardın yükseltilmesiydi. Pratik gerekçe ise hak ihlali iddialarının ülke sınırları içinde ele alınmasını sağlamak, bu suretle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ülkemiz aleyhine yapılan başvuru ve verilen ihlal sayısını azaltmaktı" dedi.

AYM kararlarının nicelik ve niteliklerine ilişkin bilgiler veren Arslan, AYM'nin bireysel başvuruda iş yükünü yönetilebilir düzeyde tutmayı başardığını, bu başvuru yolunu etkili ve başarılı şekilde uyguladığını aktardı.

'BAZI KARARLARA UYULMAMASI BİREYSEL BAŞVURU HAKKINI ZEDELEMEKTEDİR'

Arslan, AYM'nin ihlal kararlarının uygulanması konusunda genel olarak bir sorun bulunmadığını, bununla birlikte istisnai de olsa bazı kararlara uyulmamasının bireysel başvuru hakkını zedelediğini dile getirerek sözlerine şöyle devam etti: 

"AYM tarafından verilen ihlal kararlarına uyulmamasının gerekçesi olarak sunulan iki hususa kısaca değinmek ve size öğretilenlerin doğru olduğunu göstermek isterim. Birincisi, adli ve idari yargı sisteminde nihai ve bağlayıcı kararları verme yetkisinin ilgili yüksek mahkemelere ait olduğu, dolayısıyla kesinleşmiş kararları ortadan kaldırmaya yönelik ihlal kararları verilemeyeceği ileri sürülmektedir. Açıkçası bu görüşün anayasal veya yasal hiçbir dayanağı olmadığı gibi bireysel başvuru kurumunun doğasıyla da bağdaştığı söylenemez. Anayasa'nın 148'inci maddesine göre bireysel başvuru kural olarak olağan kanun yolları tüketildikten, başka bir ifadeyle nihai karardan sonra kullanılabilen bir hak arama yoludur. Nitekim Anayasa koyucunun 148'inci maddeye ilişkin gerekçesine göre; bireysel başvuru ya da Anayasa şikayeti, kamu gücü tarafından, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlanmaktadır."

Haberin Devamı

'153'ÜNCÜ MADDE AYM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞINI ÖZEL OLARAK DÜZENLEMİŞTİR'

Adli ve idari yargıda, temyiz incelemesinden geçtikten sonra yapılan başvurularda ihlale karar verildiğinde, ihlalin ve sonuçlarının giderilmesi için çoğu kez yeniden yargılama sürecinin başlatılması ve kesinleşmiş kararın kaldırılması gerektiğine işaret eden Arslan, "Uygulamada bu konuda da genel olarak sorun bulunmamaktadır. AYM'nin makul süre yargılamaları dışında verdiği 17 bin civarındaki ihlal kararının çok büyük bir kısmını, yaklaşık yüzde 60'ını, temyizden geçerek kesinleşen kararlar oluşturmaktadır. İhlal kararlarına uyulmamasının bir diğer gerekçesi olarak 'yorum farklılığı' gösterilmektedir. Elbette, yüksek mahkemeler dahil kamu gücü kullanan tüm organlar Anayasa'yı yorumlama yetkisine sahiptir. Dahası kamu gücü kullanan tüm organlar anayasal ve yasal hükümlere uygun olarak karar vermek durumunda olduklarından doğal ve zorunlu olarak Anayasa'yı yorumlamaları gerekebilmektedir. Ancak bu yorumların yol açtığı uyuşmazlıklar norm denetimi veya bireysel başvuru yoluyla AYM'ye taşındığında Anayasa'yı nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlayarak uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi AYM'ye verilmiştir. Tam da bu nedenle Anayasa'nın 153'üncü maddesi AYM kararlarının bağlayıcılığını özel olarak düzenlemiştir. Buna göre AYM kararları kesindir ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, kısacası herkesi ve her kurumu bağlar" diye konuştu.

'MAHKEME KARARI OLDUĞU İÇİN UYGULANMAK ZORUNDADIR'

"AYM, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız" diyen Arslan, şöyle devam etti:

"Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla AYM nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da Anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar AYM kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz."

AYM kararlarında vurgulandığı üzere, Anayasa'nın hiçbir kurum veya kişiye AYM'nin kararlarını Anayasa'ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermediğine dikkat çeken Arslan, "Aynı şekilde AYM kararlarının bağlayıcılığı ve uygulanması konusunda Anayasa'nın 153'üncü maddesinde veya başka herhangi bir maddesinde yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlara ait herhangi bir takdir yetkisine veya istisnaya yer verilmemiştir. Kısacası Anayasa ve kanunların açık hükümleri karşısında AYM kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesi ve geçerliliği olamaz" dedi. 

Arslan, konuşmasının devamında bireysel başvuruda verilen ihlal kararlarına uyulmamasıyla verilen zararın sadece başvurucuların haklarından mahrum bırakılmasıyla sınırlı olmadığını belirterek ihlal kararlarının icra edilmemesinin aynı zamanda Türkiye için büyük bir kazanım olan bireysel başvuru yolunu etkisiz kılabilecek nitelikte vahim bir olay olduğuna dikkati çekti.