GündemAşırı sıcaklar depremleri tetikler mi? Prof. Dr. Hasan Sözbilir’den açıklama

Aşırı sıcaklar depremleri tetikler mi? Prof. Dr. Hasan Sözbilir’den açıklama

14.06.2024 - 13:18 | Son Güncellenme:

İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve AFAD- Afet Yönetimi Bilimsel Destek Kurul Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, sosyal medyada aşırı sıcakların depreme neden olup olmayacağı yönünde tartışmalar yaşandığına dikkat çekip konuya ilişkin açıklamama yaptı.

Aşırı sıcaklar depremleri tetikler mi Prof. Dr. Hasan Sözbilir’den açıklama

Prof. Dr. Hasan Sözbilir, sosyal medyada aşırı sıcakların depremleri tetikleyip tetiklemeyeceği yönünde tartışmalar yaşandığına dikkat çekti. Prof. Dr. Sözbilir, "Küresel iklim değişikliği ve aşırı sıcaklar nedeniyle deprem olacağına dair söylentiler toplumu endişelendirmeye başladı. Atmosferik olayların depremle bağlantısı, pek kabul edilen bir durum değil. Çünkü depremlerin levha tektoniği kuramına göre oluştuğu kabul edilir. Depremler, dünyanın iç yapısındaki dinamizmle ilgilidir" dedi.

Haberin Devamı

“ATMOSFERİK OLAYLAR, YERYÜZÜ İLE GÜNEŞ ARASINDAKİ DEĞİŞİMLERLE İLİŞKİLİDİR”

Prof. Dr. Sözbilir, "Yerin derinliklerindeki manto dediğimiz katmanda gelişen konveksiyon akımları nedeniyle yeryüzünden 100 kilometre derinliğe kadar inen katı litosfer parçalarının 'astenosfer' denilen daha sünek malzeme üzerinde birbirine göreceli hareketleri levha sınırlarında sıkışma, genişleme veya yanal yönde stres birikimine neden olur. Bu stres, kayaların kırılmaya karşı olan direncini aşınca, fay dediğimiz zayıflık düzlemleri boyunca kırılma gerçekleşir. Böylece fay boyunca birkaç saniye, dakika içinde devasa boyutta bir enerji boşalımı olur. Bunu zeminde sarsıntı şeklinde, fay üzerinde ise fiziksel bir yırtılma-parçalanma şeklinde hissederiz. Atmosferik olaylar, yeryüzü ile güneş arasındaki değişimlerle ilişkilidir. Tabii ki dünyanın iç yapısı ile etrafındaki atmosferik olaylar arasındaki denge bozulmadığı sürece, insanlar için yer yüzeyinde yaşama şansı devam edecek. Ama şunu unutmamakta fayda var. Dünyanın 4,5 milyar yıllık hayatında insanlar için uygun olmayan ortamlar binlerce kez tekrar etmiştir. Bugün insanların etkisi olsa da olmasa da dünya üzerinde gelecekte de insanların yaşayamayacağı ortamlar olacaktır. Bu nedenle doğayı iyi tanımalı ve doğa ile barışık yaşam alanları oluşturacak politikalar üretmeliyiz" diye konuştu.