30.01.2019 - 12:04 | Son Güncellenme:
DHA
Adını 'Deniz Tanrısı' Poseidon'dan alan Posidonia Çayırları'nın (deniz çayırları), Antalya Körfezi'nin endemik türlerinden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, deniz çayırlarının bazı bölgelerde tamamen yok olduğunu belirtti. Bilinçsizce atılan çıpalar, zincirler, kirlenme ve kıyıların tahrip edilmesinin buna neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gökoğlu, "Deniz çayırlarının olduğu bölgelerin doldurulması, iskele, liman yapılması da bu türün yok olmasının en önemli nedenleri arasında" dedi.
Deniz dibindeki tahribat, kirlenme ve çölleşmeyle ilgili önlem alınmaması halinde belki de 10 yıl sonra deniz dibindeki hayatın altüst olacağını savunan Gökoğlu, "Eğer deniz çayırları tamamen yok olursa o bölgede beslenen diğer canlılar da azalacak. Çünkü o canlılar, bu deniz çayırlarıyla beslenir, onun içine yumurta bırakır, yavrularını onun içerisinde gizler. Dolayısıyla deniz çayırları olmayınca bu canlıların da o bölgede olmadığını göreceğiz. Bu üzücü bir durum" diye konuştu.
'ÖNLEMLERİ MUTLAKA ALMALIYIZ'
Bugün mevcudun korunmasının bile çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökoğlu, "Devletin bu konuda bir planlama yapması gerekiyor. Turizm elbette olacak. Gelirimizin büyük kısmı turizmden. Turizm olmasın, demiyoruz; ama turizm bilinçli yapılmalı. İsteyen istediği yere çıpa atmamalı. Zincir deniz dibini ezmeyecek, çıpa da deniz dibini yıkıp, parçalamayacak. Kirlenmeyi de durdurmamız gerekiyor. Türkiye'nin kaybedecek daha fazla zenginliği yok. Boşa harcayacak zenginliğimiz yok. Önlemleri mutlaka almalıyız" dedi.
'İŞGALCİ TÜRLERİN EKONOMİK DEĞERİ YOK'
Körfezde 10 yıl öncesine kadar bol miktarda var olan orfoz, lagos, grida gibi Akdeniz'e özgü balık türlerinin, bilinçsiz avlanma sonucu hayli azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Gökoğlu, onların yerine bugün Kızıldeniz'den gelen 'işgalci' türlerin boy gösterdiğini söyledi. Küresel ısınma ve Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı'nın genişletilmesinin 'işgalci' türlerin Akdeniz'e gelmesinde en büyük etken olduğunu vurgulayan Gökoğlu, bu türlerin ekonomik değerinin olmadığını kaydetti. Kızıldeniz'den gelen egzotik karides türlerinin yeni bir tür olarak kazanç görülmesine karşın diğer türler için bunun söz konusu olmadığını anlatan Prof. Dr. Gökoğlu, şöyle devam etti:
"Körfeze yeni giren balıkları kazanç değil, kayıp olarak görmek lazım. Mesela Kızıldeniz'den gelen balon balığı var. Bu tür aşırı çoğaldı. Bu balığı ekonomik olarak değerlendiremiyoruz. Kızıldeniz'den gelen, ekonomik değeri olmayan başka türler de var. Bu türler besin açısından körfezin yerli balıklarının besinine ortak oluyor. Alanı paylaşıyor. Diğer balıklar üzerine baskı kuruyor. Balık avını güçleştiriyor. Ağa takıldıklarında zarar veriyor. Balıkçı bunun için ekstra bir iş gücü harcamak zorunda kalıyor."
KIZILDENİZ'DEN 63 TÜR BALIK ANTALYA KÖRFEZİ'NE GİRDİ
Kızıldeniz'den son gelen göçmen balığın, bir tür hamsi olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Gökoğlu, "Bu türü Aksu Beşgöz Deresi'nde tespit ettik. Bu tür Karadeniz hamsisi gibi değil. Çok çabuk dağılıyor. Yağsız bir balık. Karadeniz hamsisi gibi lezzetli değil" dedi.
Gökoğlu, ayrıca 10 yıldır devam eden çalışmalarında Kızıldeniz'den gelen çok fazla tür tespit ettiklerini belirterek, "Çalışmalarımızda Antalya Körfezi'nde aslan balığı, deniz kestanesi, kardinal balığı gibi 63 tür göçmen balık belirledik" diye konuştu.
Prof. Dr. Gökoğlu, Antalya Körfezi'nin 'Kızıldeniz işgalcileri' arasında encrasicholina punctifer (hamsi), saurida lessepsianus (lokum balığı), pterois miles (aslan balığı), pterois volitans (aslan balığı), plates quadrilineatus, jaydia söithi (kardinal balıkları), jaydia queketti (apogon), cheilodipterus novemstriatus (kardinal balığı), ostorhinchus fasciatus (kardinal balığı), sillago suezensis, alepes djedaba, equulites klunzingeri, pomadasys stridens (çizgili gırt gırt türleri), nemipterus randalli (mercan), parupeneus forsskali (barbun), upeneus pori (kum barbunu), pteragogus trispilus (lapin) ve lagocephalus sceleratus, lagocephalus spadiceus, lagocephalus suezensis, lagocephalus guentheri, sphoeroides pachygaster, torquigener flavimaculosus, tylerius spinosissimus balon balıklarının yer aldığını kaydetti.
'İYİ Kİ KÖRFEZİ BESLEYEN ÇOK AKARSU VAR'
Antalya Körfezi'nin her yerinde akıntı olduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Akıntılar, daha temiz suların gelmesini sağlar" dedi.
Körfezi besleyen akarsuların da bol olduğunu kaydeden Gökoğlu, "Alara Çayı, Dim Çayı, Manavgat Irmağı, Aktaşlar Deresi, Köprüçayı Irmağı, Acısu Deresi, Beşgöz Deresi, Aksu Çayı, Kopak Çayı ve Boğaçayı körfeze akan akarsular. Bunlar, denizlerin kan damarlarıdır. Onları besler" diye konuştu.