02.12.2013 - 16:07 | Son Güncellenme:
Burcu KARAKAŞ Ankara
Yıldırım, "Eşcinselliğin 2013'te hakaret gibi algılanması bana tuhaf geliyor. Konunun bir insan hakları meselesi olarak görülmesi lazım. İlla toplumun belli bir kıvama gelmesini beklemek zorunda değiliz. Bu konuda hukuk, önü açabilir. Mirasla ilgili konular, çocuk edinmeyle ilgili konular, çalışma hayatıyla ilgili konularda yani birbiriyle çok yakın davalarda AİHM çok farklı kararlar verebiliyor" dedi.
Ankara Barosu ile KAOS GL Derneği geçtiğimiz hafta Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde, "Anayasa'da Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Eşitliği" başlıklı bir panel düzenledi. Ankara Baro Başkanı Avukat Sema Aksoy'un açılış konuşmasını yaptığı panele, KAOS GL Derneği'nden Avukat Hayriye Kara, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, KAOS GL Derneği başkanı Ali Erol ile Anayasa Mahkemesi üyesi Prof. Dr. Engin Yıldırım konuşmacı olarak katıldı.
LGBTİ eşittir tahrik
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı, CHP'li Türmen, konuşması sırasında, Meclis'teki Anayasa Komisyonu çalışmalarından örnekler verdi. Türmen, "Türkiye'deki LGBTİ mücadelesi, demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Eşit olarak herkesin farklı olma hakkı vardır. LGBTİ'lere şiddet uygulayan kolluk güçleri, cezalandırılmıyor. LGBTİ olmak, davalarda başlı başına bir tahrik unsuru sayılıyor" diye konuştu.
Bana tuhaf geliyor
Anayasa Mahkemesi üyesi Yıldırım ise, AİHM ve uluslararası yargı kararları çerçevesinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği üzerine bir konuşma yaptı. Yıldırım, konuşmasının ardından soru-cevap kısmında, Türkiye'deki yargının eşcinselliği "hakaret" olarak algılamasını nasıl değerlendirdiği sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"Eşcinselliğin 2013'te hakaret gibi algılanması bana tuhaf geliyor. Ancak şunu da söylemek gerekir: Toplumsal alışkanlıklar kolay kolay değişmiyor. Türkiye'de bu konuların açık bir şekilde tartışılması yeni. Bu konunun bir insan hakları meselesi olarak görülmesi lazım. Ahlak meselesi ya da hastalık olarak görülmesi halinde zaten işin içinden çıkılmamaya başlanıyor. Sivil toplum kuruluşları farkındalık yaratmak zorunda. Bu konuda çalışan dernekleri takdir ediyorum."
Beklemek zorunda değiliz
Yıldırım, LGBTİ hakları için hukuksal düzenlemelerin önemine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bir topluluk belli bir güce ulaştığı zaman, mahkeme kararları da değişmeye başlıyor. ABD'de bu durum, kadın hakları ve ırk ayrımı gibi konularda çok net bir şekilde görülüyor. Ne zaman Türkiye'de LGBTİ hakları belli bir kamuoyu desteğine ulaşır, o zaman bu hukuk alanına da yansıyacaktır. Kamuoyunun yüzde 70'inin doğru bulmadığı bir toplumda bu iş hakikaten çok zor. Bu konuda hukuk önü açabilir mi? Bence açabilir. İlla toplumun belli bir kıvama gelmesini beklemek zorunda da değiliz. Kişisel görüşüm o yönde. Mirasla ilgili konular, çocuk edinmeyle ilgili konular, çalışma hayatıyla ilgili konularda yani birbiriyle çok yakın davalarda AİHM çok farklı kararlar verebiliyor. Bu konuda genel bir çerçeve oluşturmak da çok zor."