GündemAfganistan'da zor görev! Sadece ranzaları almadılar

Afganistan'da zor görev! Sadece ranzaları almadılar

22.12.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:

2002’de Türkiye’nin ISAF görevini devralmadan Afganistan’a keşif ekibi gönderdiklerini, ekibin ise ‘Gitmeyelim’ görüşünü ilettiğini belirten Daysal, “Zor koşullar vardı. O şartlarda başladık göreve” dedi

Afganistanda zor görev Sadece ranzaları almadılar

Aydın Hasan / Ankara - Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 2018 yılında korgeneral rütbesinde iken emekli olan Mehmet Daysal, iki kez görev yaptığı Afganistan'ın iki ayrı dönemini anlattı.

Haberin Devamı

Daysal, albay rütbesinde iken 2002 yılında ISAF Karargahının Lojistik Başkanlığı görevinde bulundu. ISAF görevi, Afganistan'da 2001 yılında İngiltere'nin liderliğinde başlamıştı. 2002-2003 yılındaki ikinci dönemde ise askeri liderlik Türkiye'ye verilmişti. Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Birleşmiş Milletler nezdinde lider ülke görevini ve ISAF-II Misyonuna Emir-Komuta görevini üslenmişti. O dönemde Tümgeneral olan Akın Zorlu, ISAF Komutanı olmuştu. Daysal, o dönemle ilgili şunları anlattı:

"Afganistan'daki ilk göreve giderken tabii bizden önce İngilizler İSAF görevini 4.5 ay süreyle yürütmüşlerdi. Oradaki görev sadece başkent Kabil ile sınırlıydı ve o dönemde kurucu meclisin toplanması ve ilk Afgan hükümetinin göreve başlaması gündemdeydi. Dolayısıyla kurucu meclisin ve kurulacak ilk hükümetin emniyetini sağlama görevi de bizdeydi. İlk hükümet kuruldu ondan sonra biz İSAF görevini İngilizlerden teslim aldık. Ama göreve gitmeden önce burada aylarca çalıştık. Malatya'daki 28. Tugay Karargahı'nda. Keşif heyetleri gönderdik Afganistan'a. O heyetler oradaki durumu en ince ayrıntısına kadar keşfetti. Ve bize geldi sonuçları arz etti. Genel kanaati de, -çok açık söyleyeyim- 'Oraya gitmeyelim bu görevi teslim almayalım' yönündeydi. Çünkü o kadar zor koşullar vardı orda. O şartlarda başladık göreve. O dönemde Afganistan'ın dünyaya açılan tek kapısı Kabil Havaalanı'ydı. "

Haberin Devamı

ANKARA PALAS İNŞA EDİLDİ

"TSK'nın tarihinde Ukrayna'dan gelen 80 tonluk uçaklarla (Antonov uçakları) bir stratejik nakliyat yaptık" diyen Daysal, "Her şeyi götüremedik. Aşağı yukarı 1.800 civarında personel götürdük. 100'ün üzerinde araç, 80 ton mühimmat götürdük. Bazı mal ve hizmetleri Pakistan, Afganistan piyasasından karşılamak zorunda kaldık" dedi. Daysal, "Ben o dönemdeki Kabil'deki bütün kaynakçıları çok iyi biliyorum. Çünkü biz 18 dolara tek kişilik ranza, 33 dolara çift kişilik ranza yaptırdırdık. Türkiye'den götüremediğimiz malzemelerden yorgan yastık battaniye yaptırdık ve onları kullandık. Ama kısa bir süre içerisinde sistemimiz kurmaya başladık. Bir süre sonra orda personelin yatma yerleriyle ilgili olarak Ankara Palas binasını inşa ettik. O dönemde Kabil şehrinin nüfusu 500 bin. Üs bölgesinin nüfusu toplasanız 10 bini geçmez. Biz Kabil'in sokaklarında rahat rahat dolaşıyorduk. Çıkıyorduk her yere gidiyorduk" diye konuştu.

Haberin Devamı

'RANZALARI ALMADILAR'

Görevi tamamladıktan sonra Alman-Hollanda kolordusunun görevi devraldığını kaydeden Daysal, şunları kaydetti: "Alman-Hollanda kolordusu bize geldi dedi ki, 'Orada kullandığınız ne varsa biz satın almak istiyoruz.' Ve biz tarihimizde ilk defa orada tesis ettiğimiz sistemde kullandığımız ne varsa Almanya-Hollanda kolordusuna ücreti karşılığında sattık. Ama bir şeyi satamadık. O da ranzalardı. Hollandalı personeli biliyorsunuz, boyları 1.80'nin üstünde hepsi. Ranzaları almadılar ama diğer mal ve hizmetleri verdik. Bu BM görevi bizim için gerçekten önemli bir tecrübe idi. Mesela intikal esnasında konteyner kullanmadık. 80 tonluk Antonov uçaklarını kiraladık."

Haberin Devamı

‘KAYMAĞINI ALDILAR’

Daysal, 2012-2013 dönemindeki görevi esnasında ise NATO Şemsiyesi altında, tümgeneral rütbesiyle Kabil’de Havaalanında Konuşlu Uluslararası Kolordunun (IJC) Harekât Destek Kurmay Başkanlığı görevini yürüttü. Bu dönemde, ISAF Sorumluluk Sahası bütün Afganistan’ı kapsıyordu. Daysal, o döneme ilişkin de şunları söyledi: “Orada dominant olan ülkeler, bu işi yöneten ülkeler kaymağını alıyorlar ihalelerin ondan sonra geri kalanları taşeron firmalara veriyorlar. Adam 100 milyon dolara alıyorsa taşeron firmaya diyor ki sen bunu 60 milyona yap 40 milyon zaten kafadan onu alan ülkenin cebine giriyor. Bu görevler bize şunu gösterdi. Ben NATO görevinde karargahta yapılan her türlü brifinglere her türlü toplantılara girdim. Bir gün sabah bakıyorsunuz toplantıda iken üzerinde üniformaları eğreti duran insanlar giriyor salona, dinliyorlar brifingleri. Onların tamamı kontraktördü. Bu ülkeler kendi adamlarını alıyor oraya getiriyor orda önce onlara bilgileri veriyor besliyor. Sonra da Afganistan’ın içerisinde değişik bölgelerde onların şirketlerinin rol alabileceği görevlerle ilgili irtibatlarını da sağlıyor.”