10.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz Cihat Aslan
İstanbul’da devlet hastanelerinin ‘Acil Servis’leri ‘güvenlik alarmı’ veriyor. Lise öğrencisi Emre Tyler Mays’ın (17), ambulansla götürüldüğü Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Acil Servis’i önünde tanımadığı bir kişi tarafından bıçaklanarak öldürülmesi acillerin güvenliğine yönelik tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Önceki gece İstanbul’un 4 farklı ilçesindeki devlet hastanelerinin Acil Servis’lerini gezdik. Acillerin girişi oldukça kolay. Hasta olsanız da olmasanız da herkes acillere hiçbir arama olmadan girebiliyor. Biz 1 saat boyunca acil koridorlarında hiçbir engele maruz kalmadan dolaştık. Doktorların odalarına dahi girip, çıktık. Güvenlikçilerden görevlilere hiç kimse nereye ve neden geldiğimizi sormadı. Doktorlardan yaşadıkları sıkıntı ve sorunlarını dinledik. Güvenlik görevlilerinin de isteklerine kulak verdik.
Bir başka hastanenin acil doktoru ise şunları aktardı:
“Hastanemize gün içerisinde binlerce hasta geliyor ve bu hasta sayısından fazla da hasta yakını buluyor. Her gün bir şiddet olayı karışlamanız da mümkün. Bu şiddet bazen bizlere oluyor, bazen sıra bekleyenler arasında bazen de kavga nedeniyle hastaneye gelen iki grup arasında yaşanıyor. Buna rağmen ne yazık ki güvenliğimiz yok denecek kadar az. Onlarca sağlık çalışanı katledildi, binlercesi de darp edildi. Bu ülkede doktorların birçoğu inanın farklı bir ülkede işini yapmak istiyor. Bunun nedeni siyasi ya da para değil. Tamamen can güvenliğiyle alakalı. Çünkü, eğitimliyi eğitimsize kırdırıyoruz, güvenliğimiz yok.”
Kırmızı alan tehlikeli
Gittiğimiz bir başka hastanedeki doktor ise iki gün önce yaşadıkları dehşeti şöyle anlattı: “İki gün önce kurşunlanma olayı oldu. Karşı taraf hastaneyi testere ile bastı. Ben hastaya dikiş atarken önümdeki makası alarak saplamaya çalıştılar. Dışarıda tamamlayamadıkları olayı burada bitirmeye gelmişler. Hastaneler güvenlik açısından yeterli değil. Sıkıntılı hastalar özellikle kırmızı alana geliyor. Buraya günde 2-3 bin hasta geliyor. Görüldüğü üzere herkes rahatça girip çıkabiliyor. Kimin üzerinde ne var diye bakamıyorsunuz. Güvenlik olmalı tabii ama öncelikle insanlar bilinçlendirilmeli.”
Bir başka hastanenin sarı alanda çalışan memurları ise, “Birkaç gün önce dışarıda darp edilmiş birinin, yakınları burayı silahla bastılar. Hastanenin önünde üç kişi vuruldu. Mesela biz hasta ile ilgilenirken hasta yakını kırmızı alana girerek silahını gösterdi, ‘Benim hastamı kurtarmazsanız siz de burada yatarsınız’ demişti. Böyle olaylar maalesef yaşanıyor. Kapıya en azından bir X-ray cihazı konulsa en azından içimiz rahat eder. AVM’ye girmek zor ama buraya girmek silahla, bıçakla girmek çok kolay” diye konuştu.
‘Günde 40 sağlıkçı şiddete uğruyor’
Uzmanlar ise konu ile ilgili Milliyet’e şu değerlendirmeyi yaptı:
Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman: Hastanede yapılan şiddet olaylarında iki seneye kadar hapis cezasını getiriyor. Maalesef bu yasa tasarısı bir türlü yasalaşmıyor. Ambulansla getirilen gencin öldürülmesi hastanelerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını gösteriyor. İnsanlar hastanelere bıçaklarla, silahlarla giriyor. Kesinlikle güvenlik açığı var. Sağlık Bakanlığı beyaz kod uygulamasına göre, günde 40 sağlık çalışanı sözel veya fiziksel şiddete uğruyor.
‘Kaos, kavga yeri’
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk: “Hastaneler eskisine göre daha çok güvenlik personeli olabilir ama tersine, bu şiddete bir çözüm olmuyor. Sadece oraya güvenlik görevlendirmek yeterli olmuyor. Beş dakikalık muayeneyle doğru düzgün tedavi alamayan insanlar acillere başvuruyor. Bu kadar yoğunluk birikince de acillerde bir kaos, kargaşa, kalabalık oluşarak güvenlik tedbiri almayı zorlaştırıyor. Acillerde neredeyse her gün kavga, kargaşa ve dövüş var. Daha derli, toplu, düzenli bir güvenlik sistemi olsa muhtemelen bu olay yaşanmayabilirdi.”
Güvenlikçiler: X-ray konulmalı
Sadece doktorlar değil, hastanede çalışan güvenlik görevlileri de durumdan rahatsız.
Gittiğimiz bir hastanenin çocuk acil servisinde çalışan güvenlik görevlisi insanların üzerini arama gibi bir yetkilerinin olmadığını belirterek “Bazen çocuğu ağlayan aileler çocuk acile çok telaşlı geliyor. Sözlü sataşmalar meydana geliyor. Kimseyi durdurup kimlikte soramıyoruz. Kimsenin üzerini de arayacak durumumuz yok. Bıçakla gelse üzerinde bıçak olup olmadığını nasıl bilebiliriz ki. Bunu önlemek için ne önlemler gerekiyorsa alınmalı” ifadelerini kullandı. Aynı hastanenin acil servisindeki bir başka güvenlik görevlisi ise, “Kapıdan döner bıçakla veya silahla giren olsa bunu nasıl engelleyebiliriz. Buraya gelenleri nasıl arayabiliriz. O kadar görev ve yetkimiz yok. Şu an burada oturanların hangisinin üzerinde ne var nereden bilebiliriz. Bu hastaneye günde binlerce kişi giriyor. Kapılara en azından x-ray cihazı konulursa iyi olur” şeklinde konuştu.
Polis yetersiz kalıyor
İstanbul’un en yoğun hastanelerinden birinin güvenlik amiri ise, “Bu ilçede çok fazla şiddet olayı yaşanıyor. Bunun sebebi de yabancı uyruklu vatandaşların bölgede çok fazla olması. Acil servise gelen hastaların büyük çoğunluğu da yabancı uyruklu. Eğer kavgadan yaralanıp gelmişlerse bu kavga hastanede de devam ediyor. Fakat bizim görev yetkimiz de bir yere kadar. Hastanelerde silahla görev yapma yetkimiz yok. Silahlı biri gelse, hiçbirimizin silahı yok. Kavgaya çokta müdahalede edemiyorsunuz. Jandarmamız, polisimiz var ama yeterli değil. Günde 17 bin hasta geliyor ve aralarında her türden insan var. Bu durum da şiddete yönelmelerine neden oluyor” açıklamasında bulundu.