13.12.2024 - 10:56 | Son Güncellenme:
İHA
Kaza, 20 Haziran'da Ömer Türkçakal Bulvarı'nda meydana geldi. Gökhan K. (33) idaresindeki 41 GK 691 plakalı cip, Sıla A. (20) idaresindeki 41 ACR 774 plakalı otomobil ile çarpıştı. Çarpışmanın şiddetiyle savrulan cip, kaldırımda yürüyen Muhammed Ali Kraan (24) ile Ayber Erkut'a (21) çarparak takla attı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde 2 gencin hayatını kaybettiğini belirledi. 2 gence çarpan cip sürücüsü Gökhan K. ve kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen Sıla A. ile İsmail O. (38) isimli sürücüler tutuklandı. Kısa bir süre tutuklu bulunan sürücüler serbest bırakılırken, avukatların yaptığı itiraz üzerine İsmail O. yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hakkında yakalama kararı bulunan Gökhan K. ise 4 ay sonra yakalanarak cezaevine gönderildi.
Kazada hayatını kaybeden Muhammed Ali Kraan'ın Kocaeli Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden bu yıl mezun olduğu ve özel bir firmada işe başladığı; Ayber Erkut'un ise yurt dışında 2 yıl tıp eğitimi aldığı ancak bu yıl ülkesine geri dönerek üniversite sınavına hazırlandığı öğrenildi.
İSMAİL O. VE SILA A'NIN ASLİ KUSURLU, GÖKHAN K'NİN İSE TALİ KUSURLU
"Taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma" suçundan açılan dava Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Gökhan K., İsmail O., tutuksuz sanık Sıla A., ölen gençlerin anne-babaları ve taraf avukatları katıldı. Ölen gençlerin akraba ve arkadaşları da mahkemeye seyirci olarak katıldı. Duruşmada okunan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nin hazırladığı raporda İsmail O. ve Sıla A'nın asli kusurlu, Gökhan K'nin ise tali kusurlu olduğu bildirildi.
"YAYALARA ÇARPTIĞIMI HATIRLAMIYORUM"
Savunması için söz hakkı verilen Gökhan K., "Gitmekte olduğum yol 2 şeritliydi. Ben sol şeritte gidiyordum. Aynı şeritte gitmekte olan ve sonradan adını öğrendiğim Sıla, aracıyla sağ tarafa geçerek bana yol verdi. Ben de sol taraftan devam etmek istedim. Tam onu geçmeme ramak kala Sıla'nın aracı benim aracıma doğru birden yaklaştı. O esnada aracımın sağ arka kısmına çarparak kazaya sebebiyet verdi. Direksiyon hakimiyetimi kaybettim ve aracım yan yattı. Yayalara çarptığımı hatırlamıyorum. Nizami hız sınırı saate 80 kilometreydi, ben zaten 70-75 kilometre hızla gidiyordum. Sıla'nın aracı ile aramda takip mesafesi 50-60 metre mesafedeydi" dedi.
"FREN SESİ HİÇ DUYMADIM"
Üniversite öğrencisi olduğunu söyleyen tutuksuz sanık Sıla A. "41 ACR 774 araçla seyir halindeydim. Sol şeritte kendi yolumda ilerliyordum. 65-70 kilometre hızla gidiyordum. Arkamda Gökhan Bey'in sürdüğü araba vardı. Yakın mesafeden sürüyordu. Bana sürekli selektör yakıyordu, 100-200 metre kadar yol istedi. Ben de bulduğum ilk boşlukta aracımı hızlandırıp sağ tarafa çektim. İsmail Bey'in aracı aniden önümde durdu, ben de ona çarpmamak için direksiyonu sola kırdığım esnada Gökhan Bey'in aracı ile çarpıştık. Araç, arka sağ kısmı ile aracıma çarptı. Sonrasında Gökhan Bey'in aracı kontrolden çıktı, duvara ve yayalara çarptı. Sanık Gökhan saate ne kadar hızla gidiyordu bilmiyorum ama benim hızımdan fazlaydı. Fren sesi hiç duymadım" diye konuştu.
"41 ACR 774 PLAKALI TURUNCU OTOMOBİL ADETA ÖNÜMÜ KESEREK DURDU"
Olay sebebiyle üzgün olduğunu söyleyerek aileye başsağlığı dileyen İsmail O. ise "81 ACC 964 plakalı aracımla ailemle seyir halindeydim. Bağlantı yoluna bağlanacağım için hızımı iyice azalttım. Yol iyice genişti. Beyaz bir araç önümdeydi, bunun üzerine hızımı yine düşürdüm ve kontrolleri yaptıktan sonra yola bağlandım. Bir süre sonra büyük ses duydum. 41 ACR 774 plakalı turuncu otomobil adeta önümü keserek durdu. Sonrasında Gökhan Bey'in kullandığı cip kaldırıma doğru sürüklendi, yayalara çarpma anını görmedim. Yayalara çarpan araç kaldırımdan çıktı ve sürüklendi. Hemen araçtan inerek ambulans ve itfaiyenin aranması konusunda yardımcı oldum. Turuncu otomobilin yanına gittiğimde sanık Sıla'yı gördüm, panik içindeydi. Eşimi çağırarak kadını sakinleştirdik. Kendisi de kazanın ne şekilde olduğunu bilmediğini söylüyordu. Ben ana yola bağlanmadan önce gerekli tüm dikkati ve kontrolleri sağladım. Suçlamaları kabul etmiyorum, ancak böyle bir olay yaşandığı için üzüntü içindeyim" ifadelerini kullandı.
"KAZADAN SONRA HİÇBİR SANIK GELİP BİZİMLE İLGİLENMEDİ, BAŞSAĞLIĞI BİLE DİLEMEDİ"
Sanıklardan şikayetçi olan Bülent Erkut, "Ayber'in babasıyım. Kazada 21.00'da olmuş, ancak benim 00.00'da haberim oldu. Tüm sanıkların şikayetçiyim. Hepsi yalan söylüyor. Benim 1.90 boyundaki oğlum öldü. Kazadan sonra hiçbir sanık gelip bizimle ilgilenmedi, başsağlığı bile dilemedi" dedi.
Ayber'in annesi Fatma Şennur Erkut da sanıklardan şikayetçi oldu.
"SANIKLARIN KURAL TANIMAZLIĞI SEBEBİYLE KAZA OLMUŞTUR"
Sanıkların en ağır cezayı almasını ve tutuksuz sanığın da tutuklanmasını talep eden Erkut ailesinin avukatı, "Ayber müvekkillerimin tek çocuklarıdır. Ayber, arkadaşı Ali ile beraber yürümekte iken, huzurdaki sanıkların kural tanımazlığı sebebiyle kaza olmuştur. Gökhan'ın nizami hız sınırını aştığı ifadelerinde de bellidir. Sanık sılanın aracına hafif dokunması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek kazaya sebebiyet vermiş olması, hız sınırının aştığının göstergesidir" diye konuştu.
"OĞLUMU YARI AÇ YARI TOK BÜYÜTTÜM, MÜHENDİS ETTİM"
Gözyaşları içinde adalet istediğini söyleyen Muhammed Ali Kraan'ın annesi Tezcan Tezgel, "Yangınımı Allah görüyor siz de görün. Tek çocuğumdu. Oğlumu yarı aç yarı tok büyüttüm, mühendis ettim. Bu kaza değil cinayet. O benim babamdı, kardeşimdi, çocuğumdu, her şeyimdi. Yalvarıyorum bu katilleri bırakmayın" diyerek sinir krizi geçirdi. Salonda bayılan anne görevliler ve aile tarafından salondan çıkarıldı.
KAZAYA İLİŞKİN ÜST KURULDAN RAPOR TALEP EDİLDİ
Mahkeme heyeti, Trafik Bilirkişi Raporu ile Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle, kazaya karışanların kural ihlalleri ve kusur durumlarının şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespiti için Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu'ndan yeni bir rapor hazırlanmasını talep etti. Tutuklu iki sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma ertelendi.
"TEK ÇOCUĞUMDU, ONU DA ELİMDEN ALDILAR"
Karanın ardından aile, Sıla A'nın tutuksuz yargılanmasına tepki göstererek gözyaşlarına boğuldu. Duruşma sonrasında İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabirine açıklamalarda bulunan acılı anne Tezcan Tezgel, "Oğlum Kocaeli Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitirmişti. Dava sonucunda yine bir sanık serbest bırakıldı, tutuklanmadı. Türkiye'de birine düşmansan arabayla vur 2 ay yat çık. Ben bu adalet sisteminden davacıyım. Benim oğlumu öldüren Gökhan 4 aydır sokaklarda geziyordu, daha yeni tutuklandı. Dilerim Allah'tan ciğerleri yansın. Tek çocuğumdu, onu da elimden aldılar. Pırlanta gibiydi, yeni mezun olmuştu. İşe gireli 12 gün olmuştu. Kaldırımda yürüyordu, eve geliyordu, oğluma yemek yapmıştım. Telefon ettim kapalıydı. Koca cip, oğlumu duvara vurup paramparça etti. Bütün kemikleri kırıldı" dedi.