13.04.2020 - 11:25 | Son Güncellenme:
DHA
‘SALGIN KISA SÜRSÜN İSTİYORSANIZ KİMSEYLE GÖRÜŞMEYİN’
Kimi haftalardır çocuğunu görmüyor, kimi ateşlenen çocuğunu yaşlı babasına bırakıp görevinin başına koşmak zorunda kalıyor. Corona virüs salgınında onlar kendilerini ve ailelerini ikinci plana atıp hayat kurtarmak için en ön cephede savaşırken, sırf canı sıkıldığı için ya da hava güzel diye sosyal mesafe kuralını hiçe sayarak evinde kalmayan vatandaşlara sesleniyorlar: “Bu salgının kısa sürmesini istiyorsanız mecbur değilseniz evlerinizden çıkmayın ve kimseyle yakın temas kurmayın.”
Demirören Haber Ajansı, acil servis çalışanlarının gün içindeki corona virüs nöbetine eşlik etti.
‘YÜZBİNLERCE KİŞİ AYNI ANDA HASTANELİK OLMASIN DİYE’
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim İkizceli, pandemiden sonra hasta sayısı azalsa da mesailerinin arttığını ve daha riskli hale geldiğini söyleyerek “Bu mevsimde normalde grip, trafik kazası, darp, düşme gibi vakalar başvururdu. Artık hastaların yüzde 80-90’ını Covid pozitif ya da şüpheli vakalar oluşturuyor. Eşim de hekim, o nedenle 13 yaşındaki çocuğumuzu Bursa'daki halasına bıraktık. İki aydır anne babamı görmedim, bir aydır kendi küçük çocuğumu göremiyorum. Eşi ya da çocuğu risk grubu olduğu için evine gidemeyen arkadaşlar var. Burada hastanede kalıyorlar. İki hekim arkadaşımız yüzüne öksüren hasta ya da şüpheli temas nedeniyle 14 gün karantinada kaldı, testleri negatif çıkınca görevleri başına döndüler. Halkımızın evde kalması gerekiyor. Toplumun büyük bir kısmı enfekte olacak ama bir kısım ufak tefek semptomlarla geçirse de, yaklaşık yüzde 10’luk bir kısım ise hastaneye başvurmak zorunda kalacak. İşte bizi bu yüzde 10 korkutuyor. Çünkü 80 milyonun yüzde 10’u, 8 milyon demek ve bunun da yaklaşık 800 bininin hastaneye yatarak tedavi alması gerekecek. Süreyi ne kadar uzatabilirsek, bu hastaların alacağı tedavi kalitesi o kadar azalacak. Onlara bulaştıracak olanlar da daha hafif geçirecek ya da hiçbir semptom göstermeyenler olacak. O nedenle herkesin istisnasız sosyal izolasyona uyması gerekiyor” dedi.
‘ÇOCUĞUM EVDE ATEŞLİ, BEN GÖREV BAŞINDAYIM’
Acil Tıp Anabilim Dalı Başhemşiresi Emel Çavuş Şimşek ise kendi çocuğunun ateşlendiğini ancak onu evde babasıyla bırakıp nöbete geldiğini belirterek, şunları söyledi:
“Biz sağlık çalışanları bu dönem çok daha zor süreçler yaşıyoruz. Çocuklarını bırakacak kimsesi olmayan arkadaşlarımız da var. Ücretli dahi bakacak kimse bulamıyorlar. Çünkü hastanede çalıştığımız için bizden hastalık bulaşacağını düşünüyor insanlar ve gelmek istemiyorlar. Okullar da tatil oldu. yaşadığımız şey gerçekten çok zor. Mesela benim çocuğum hasta. Dün ateşlendi, onu evde bıraktım, sabah buraya geldim. Çünkü buradaki işleri yürütmek zorundayız. Bademcik iltihabı, dediler. Ona göre bir tedavi başlandı. İnşallah Covid değildir çünkü eğer öyleyse evdeki diğer kardeşine ve babama da bulaştırma riski var. Bakabilecek birini bulsak tabii ki bizler de evlerimize gitmeden çalışırız ama kiminin çocuğu FMF hastası kimininki epilepsi hastası. çocuklarına yemek yapacak kimseleri yok. Daha büyük yaşta çocuğu olan bazı arkadaşlar bırakacak kimsesi olmadığı için kapıyı çocuklarının üstüne kilitleyip hastaneye gelmek zorunda kalıyor. Biz evde kalabilsek, gerçekten hiçbir şekilde dışarı çıkmayız. Bu salgının kontrol altına alınabilmesi için lütfen evde kalın. Çünkü hiç ummadığınız kişilerden bulaşıyor bu hastalık ve bir kişiden 15-20 kişiye yayılıyor.”
‘BAHAR GELDİ DİYE KENDİNİZİ SOKAKLARA ATMAYIN’
Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Seda Özkan ise temizlik personelinden yemek dağıtana, sağlık personelinin hepsinin büyük risk altında çalıştığına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evinde çocuğu olan, yaşlı annesi babası ile kalan sağlık çalışanlarımız var. Kimisi ayrı evlere çıktı. Evlerine gitmiyor. Bizler bu kadar çabalarken insanlar dışarıda keyfi olarak gezintiye çıkıyor. Bugünden hava itibaren ısınmaya başladı örneğin. Bahar geliyor, insanlar daha fazla dışarıya çıkmaya başlayacaklar. Biz bunca risk altında hastalarla birebir ilgilenirken vatandaşlardan tek isteğimiz var; bu sıcak havalara da aldanmayıp evde kalmaları ve kendilerini izole etmeleri. Ancak o zaman bu salgını daha kısa sürede atlatabiliriz. Hafif belirtisi olan da var, yoğun bakıma yatacak derecede akciğer sorunu yaşayan da. Evet yaşlı hastalar daha ağır geçiriyorlar ama yoğun bakıma almak zorunda olduğumuz çok sayıda genç hastalarımız da var. Bu nedenle özellikle gençlere seslenmek istiyorum, bana bir şey olmaz diyerek dışarıya çıkmaya devam etmesinler.”
‘EV OTURMALARI YÜZÜNDEN TÜM APARTMANA YAYILIYOR’
Acil Tıp Uzmanı Dr. Yonca Senem Akdeniz, Türkiye’de evde kalma kavramının halen tam olarak anlaşılamadığını vurguladı ve şu uyarılarda bulundu:
“Son günlerde gördüğümüz şey, televizyonlarda, medyada vs izolasyon önerileri mümkün olduğunca anlatılıyor ama hala doğru algı oluşmadı. İzolasyonun sadece evden çıkmama değil, diğer insanlarla yakın temasta bulunmamak olduğunu anlamamız gerekiyor. Apartmanlarda komşuluk ilişkileri hala devam ediyor. Çünkü gerçekten her nöbetimde genelde yatırdığımız ve pozitif olan bir hastanın yakınlarını da taradığımızda kabaca bütün apartmanı teste çağırmak zorunda kalıyoruz ve yarısından fazlasında hastalık saptıyoruz. Bizdeki sağlık sistemi bence İtalya'dan çok daha iyi, ABD’de zaten parası olmayan için doğru düzgün herhangi bir sağlık sistemi yok bile diyebiliriz. Ama bizdeki sıkıntı, insanların daha küçük evlerde ve bir arada yaşamasından kaynaklanıyor daha çok. İzolasyon tedbirlerini çok iyi alamıyoruz. Aileler minimum 3-4 kişi, çoğu zaman yaşlılar da aynı evde kalıyorlar.”
‘EVE GİTMEMEK İÇİN GÖNÜLLÜ NÖBETE KALIYORUZ’
Acil Servis’te temizlik personeli olarak çalışan Haşim Akcan da kendi ailesini 1 aydır evden çıkarmadığını anlatarak, “Çalışırken elbette kendimizi korumaya çalışıyoruz. Çünkü evde ufak çocuklarımız da var. Mesela benim ailem kalabalık, 17 yaşında çocuğum da var 2 yaşında torunum da var. Ailemiz için risk oluşturmamak adına, her gün gidip gelmektense gönüllü olarak nöbete kalıyoruz ve 16 saat mesai yapıyoruz” diye konuştu.