09.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
Tolga Şardan / Büyüteç
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Göç, İçişleri ve Vatandaşlık Komiseri Dimitris Avramopoulos’un Türkiye’ye yönelik uygulanacak vize serbestisiyle ilgili olumlu bakış açısını dün aktarmıştım. Avramopoulos’un ardından, AB’nin Ankara Delegasyonu’nca düzenlenen program kapsamında iki üst düzey AB yetkilisi ile görüşme olanağı bulduk. Her iki görüşmede ana gündem, vize serbestisi için gerekli kriterlerin yerine getirilmesi oldu.
Türkiye’nin üyeliğe katılım tarihiyle ilgili şu anda AB’de bir takvim olmadığı net. Görüştüğümüz AB yetkilileri bu takvimi vermekten ısrarla kaçınıyor, vize serbestisi üzerinde yoğunlaşıyor.
AB, vize serbestisi için Türkiye’den halen yerine getirilmeyen 7 kriterin tamamlanmasını bekliyor. Bu kriterlerin en önemlisi “Terörle Mücadele Kanunu’ndaki terör tanımının değiştirilmesi” ve “kişisel verilerin korunması” mevzuatının tamamlanması.
AB yetkilileri, vize serbestisi kararı çıkması durumunda, sonrasında yaşanacak sürecin önemine de ayrıca dikkat çekiyor.
Arabuluculuk yapılabilir
AB Konseyi’nde kıdemli danışman olarak görev yapan AB yetkilisinin değerlendirmesi şöyle: “Aslında her iki taraf da bu diyaloğun tekrar başlatılmasını çok olumlu karşılıyor. Ama şu anda bu diyalogun ilerlemesini sağlayacak bazı kilit konularda çok açık ve net yanıtlar ortaya konulduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü Türkiye’deki bazı konularla ilgili farklı görüşler ve algılamalar yüzünden bir miktar kilitlenme söz konusu. Nisanda ülke raporu yayınlanacak. Kriterlerde durumun ne olduğu görülecek. Bu raporla hem AB Komisyonu hem de Avrupa Parlamentosu’nda (AP) tartışmalar yaşanacak. Katılım süreciyle ilgili AB’nin bir tarih vermesi erken. Umutluyuz. Olumlu bazı işaretler de görüyoruz. Nisan’dan önce de bir araya gelinebilir.”
Aynı AB yetkilisi, beklenen kriterlerin yerine getirilmesi halinde AB’nin, bazı üye ülkeler ile Türkiye arasındaki buzların eritilmesi için arabulucu olabileceğinin altını çiziyor. AB yetkilisi, “Komisyon, bu tür süreçlerde özellikle oyunun kurallarına sadık kalınması anlamında bunun gerekliliğini savunan önemli paydaşlardan birisidir. Dolayısıyla üye devletler ve Avrupa Parlamentosu ile ilgili herhangi bir pürüz çıkması halinde komisyon devreye girecektir” dedi. AB’deki görüşmelerde Avrupa Komisyonu’nda, Türkiye ile ilişkilerde görev alan AB yetkilisi de önemli değerlendirmeler yaptı.
Piri, Türkiye’yi savunabilir
AB yetkilisi, 2019’da AP’de seçim olması nedeniyle Nisan 2018’de Türkiye ile ilgili son ilerleme raporunu yazacak Kati Piri’nin yakın çevresiyle, “vize serbestisine kavuşabilmesi için komisyonda Türkiye’yi savunabileceği” görüşünü paylaştığını söyledi. Aynı yetkili, şu değerlendirmeyi yaptı:
“2017’de halen Türkiye’ye vize serbestisinin tartışılıyor olması üzücü. Parlamento, yedi kriterin yerine getirilmesini istiyor. Özellikle AB Konseyi’nde Hollanda ve Almanya’nın nasıl bir tavır alacağı endişe konusu. Örneğin, Deniz Yücel cezaevinde olduğu sürece Alman halkının ve kamuoyunun nasıl tepki göstereceği önemli. Komisyon, ‘tamam’ dese de Alman hükümetinin nasıl tavır alacağı önemli. Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsamına dair komisyon ile Türkiye arasında teknik toplantılar yapılıyor. Sorunlar çözülür. Ama kamuoyu boyutu var. Bir yıl önce böyle değildi ama bir yıl içinde kamuoyundaki kayma, eleştirel bakış açısı, özellikle kilit devletlerin bakışı, siyasi liderlerin yeşil ışık yakması konusunda endişe yaratıyor. Bir kaç ay önce Gürcistan ve Ukrayna ile vize anlaşması imzalandığında bir madde vardı. Vize serbestisinden sonra ülkelerden gelen iltica taleplerinde artış olursa anlaşma dondurulacak. Türkiye kriterleri tamamlayıp, komisyon da ‘tamam’ derse, siyasi tartışmalarda ilk gündeme gelecek olan konulardan birisi bu madde olur. Türkiye’nin Almanya ve Hollanda ile sorunlarını çözmesi otomatik olarak süreci olumlu etkileyecektir. Almanya’nın AP’de büyük etkisi var. AİHM’de Cumhuriyet gazetesi davası, Deniz Yücel’in ve dokunulmazlıkların kaldırılması davaları var. Bu davalarla ilgili AİHM karar verdiğinde, bu kararların Türkiye tarafından daha az hoşnutlukla karşılanacağı kanaatindeyim. Bu kararların nasıl çıkacağı hakkında fikrim yok ama çıktıktan sonra Komisyon ile Türkiye arasındaki ilişkisinin nasıl olacağı önemli.”