22.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Sabah gazeteye gittiğimde, yıllar önce ‘Halkın Sesi’ gazetesinde birlikte çalıştığımız Sezgin Özenci, beni görür görmez ‘Başın sağ olsun Akay Bey’ dedi. Serdarlı’da (Çatoz) yeğenim Mehmet Sağıroğlu’nun eşi Lütfiye Hanım’ın vefatından ötürü olduğunu sandım. Meğer Sami Kohen’in vefatından dolayı ‘Başın sağ olsun’ demiş…
Benim gibi tüm meslektaşları da kendisine ‘Sami Abi’ diye hitap ederdi. Daha geçenlerde telefonda uzun bir sohbet yapmış, “Kitabımı imzalayıp sana gönderdim, aldın mı?” diye sormuştu… Kıbrıs konusunu en iyi bilen gazetecilerden biriydi, hatta ilk sıradaydı diyebilirim. Çünkü Kıbrıs sorununu 1959 yılları sonlarından itibaren takip eden bir gazeteci-yazardı. Sırası açıldığında Londra’da Kıbrıs görüşmelerinin yer aldığı Lancaster House’taki tartışmaları ve izlenimlerini anlatır, Kıbrıs şivesine bayılırdı. Böbrek yetmezliğinden tedavi gördüğü hastanede 93 yaşında vefat eden Sami Kohen, Abdi İpekçi’nin davetiyle Milliyet’te 1954’ten beri diplomasi ve dış politika konularında haber ve yazılara imza atan Kohen, Türk basınını ilk kez dış haberler sayfasıyla tanıştırmıştı.
Son günlere kadar görevine aralıksız devam etti. Aynı zamanda ABD’de yayınlanan ‘Christian Science Monior’ ve ‘New York Times’ gazetelerinde de makaleler yazan Sami Kohen, gazetecilik anılarını 2007 yılında Özer Yelçe tarafından ‘Sami Kohen Dünyanın Yazısı’ adı altında bir kitap olarak yayımladı. Defalarca Kıbrıs’a geldiğinde randevularını daha önceden ayarlardım. Dr. Küçük’le, Denktaş’la, Osman Örek ve o dönemin toplumlararası görüşmelerdeki Türk Temsilcisi merhum Ümit Süleyman Onan’la az mı görüşmüştü? Saray Otel’in müdavimlerindendi Sami Kohen ve orada çalışanlar da kendisiyle yakın dost olmuşlardı. Hatta geçenlerde Saray Otel’in emeklilerinden Ali Recep’le markette buluştuğumuzda, Sami Kohen’in kulaklarını çınlatmış, ‘Nasıldır, iyi mi?’ diye sormuştu.
O günlerde Sami Abi ile telefonda görüştüğümde kendisine anlatmış ve çok duygulanmıştı. “Şu pandemi olmasa ve biraz da sağlığım düzelse, ilk fırsatta gelmeyi düşünüyorum. Orada denize girmeyi özledim” demişti. Uzun yıllar Milliyet’in Dış Haberler Müdürü olarak görev yaptığı sürece, yanında hangi ünlü gazeteciler yetişmedi ki? Değerli dostum merhum Mehmet Ali Birand da Sami Kohen’in çıraklarındandı. Cihan Akerson’dan tutunuz da Murat Bardakçı, M. Güner, Özer Yelçe ve daha nicelerine varıncaya kadar! Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni merhum Abdi İpekçi’nin en yakın dostlarındandı Kohen. Bu vesileyle ben de iyi dost olmuştum İpekçi ile.
Yabancı büyükelçiliklerin basın ataşeleri, sekreterinin odasında beklerken, beni hiç bekletmez, hemen odasına alır ve sohbet ederdik. Bir defasında Sami Kohen eşiyle birlikte geldiğinde, kendilerini Güzelyurt’a götürmüştüm. Yol boyundaki o güzelim portakal ağaçlarının dallarındaki portakalları gördüğünde çok heyecanlanmış ve arabadan inerek, dalından portakal kopardığında son derece mutlu olmuş, “Sami; ilk kez dalından bir portakal koparıyorum” diye havaya sekmişti…
15 Kasım 1967’de Geçitkale-Boğaziçi çarpışmaları döneminde tanışmıştık Sami Kohen ile. ‘Milliyet’ gazetesi adına Kıbrıs’tan bir muhabir istediğini söylemiş, zamanın TC Basın Ataşesi Selahattin Sonat ve orada çalışan değerli meslektaşımız merhum Mehmet Ali Akpınar benim adımı vermişlerdi. O zaman henüz araba sahibi değildim. Gerçi şimdi de onun gibi, ama gene de ayağımı yerden kesecek bir tane idare eder. Her neyse; bisiklete atladığım gibi, Basın Ataşeliği’ne giderek Sami Kohen’le tanışıp görüştüm ve o günden itibaren de Milliyet’in Kıbrıs Temsilcisi olarak göreve başladım. Dile kolay, tam 30 yıl Milliyet’in Kıbrıs Muhabiri olarak da çalıştım. Milliyet’ten 30 yıl hizmet ödülünü alarak ayrıldım, ama başta Sami Kohen olmak üzere, oradakilerle irtibatımı koparmadım. Geçenlerde Kıbrıs’la ilgili ilginç bir makalesini de KIBRIS gazetesinde yayımlamıştık. Sami Kohen’le o kadar çok anılarım var ki, bir çırpıda anlatmak mümkün değil. Nurlar içinde yatsın, ışıklar yoldaşı olsun. Değerli ailesine, yakınlarına, Milliyet gazetesine başsağlığı dilerim. Yeni kuşaklar için geride çok önemli analizler bıraktı. Kendisini daima sevgi ve saygıyla hatırlayacağım.
***
Hüseyin Sağıroğu’nun acı günü Serdarlı’nın sevilen ve saygın isimlerinden Lütfiye Sağıroğlu, önceki gün kendi köyünde son yolculuğuna uğurlandı. Serdarlı’nın en çalışkan kadınlarından biri olan Lütfiye Sağıroğlu’nun vefatı sevenlerini yasa boğdu. Polis Genel Müdür İkinci Yardımcısı Hüseyin Sağıroğlu’nun da annesi olan Lütfiye Hanım, amcamın oğlu, yeğenim Mehmet Sağıroğlu ile evliydi. Kardeşi, öteki yeğenim Hasan halen Beyarmudu’nda ikamet etmektedir. Yardımsever, iyi insan Lütfiye Sağıroğlu’na Allah’tan rahmet, başta eşi, hayat arkadaşı Mehmet yeğenim olmak üzere tüm ailesi ile sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dilerim. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.