29.11.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
Mert İnan - İstanbul
Yeşilay tarafından organize edilen “2. Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu”nun son gününde çok sayıda yerli ve yabancı uzmanla konuşma fırsatımız oldu. Emniyet ve Adli makamlarda resmi görevleri nedeniyle isim vermeden konuşan yetkililer çarpıcı bilgiler verdi.
Adli Tıp’ta madde bağımlılarını araştıran bir yetkili, “Uyuşturucu baronlarının arkasında her ülkenin derin yapıları var. Türkiye dışındaki neredeyse her ülke el altından uyuşturucu pazarlıyor. Taliban 2001 yılında haşhaş ekimi ve üretimini yasaklayınca bir anda 11 Eylül saldırısı ve ardından ABD’nin Afganistan’a yerleşmesi söz konusu oldu. Afganistan’da uyuşturucu patronlarının kontrol ettiği eroinin değeri 500 milyar dolar. ABD bu piyasayı kaybetmemek için Afganistan’a girdi” değerlendirmesini yaptı.
BÜYÜK ORGANİZASYON
Sentetik kannabinoid (bonzai) zehrinin Türkiye’ye ağırlıklı olarak Çin’den sokulduğuna değinen Adli Tıp uzmanı; “Vatandaş sadece terör örgütleri veya birtakım mafyanın üretimde olduğunu sanıyor ancak daha büyük bir organizasyon söz konusu. ABD gibi de piyasada söz sahibi olmak istiyor. Sentetik kannabinoid türevlerinin büyük kısmı Çin’den çıkış yapıyor” ifadelerini kullandı.
Ecstasy zehrinin Hollanda ve Belçika tarafından üretimine göz yumularak pazarlandığını belirten yetkili, “Metamfetamin piyasası ise İran ve Çekya’nın denetiminde. Metamfetamin artan bir eğride. Hollanda’nın sadece uyuşturucu turizminden yıllık geliri 50 milyar dolar. Devletlerin gizli elleri olmasa piyasada uyuşturucu madde bulunamaz” dedi.
Öte yandan Milliyet’e konuşan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ile Mücadele Sağlık Şube Şefi Dr. Gilberto Gerra, bağımlılığın DNA dizilimini bile bozduğunu belirterek, ailelere önemli mesajlar verdi: “Ailemizden aldıklarımız DNA’mızı belirleniyor. Karışık bir dizilim söz konusu. Madde ve alkol, sakinlik genini kapatıyor. Bağımlılık çocuğun içindeki iyi genleri öldürmez, ancak iyi huyların ortaya çıkmasına engel olur.
Genler elastik yapıda olduğundan madde kullanımından olumsuz etkileniyor. Uyuşturucu gibi çocuk istismarı da DNA dizilimini bozuyor. Aileler her zaman mutlu olan çocuklara daha bağlılar. Herkes genelde ‘evlat ayrımı yapmıyorum’ dese de bilinç altı mutlu çocuğa daha bağlı kıldırıyor.”
İLGİSİZLİĞE DİKKAT
Ailelerinden yeterli ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda da DNA hasarı oluştuğunu söyleyen Dr.Gerra; “20 yıldır bağımlıların tedavisinde doktor olarak çalışıyorum. Bağımlıların dile getirdiği ortak söylem, annelerinden ilk doğdukları andan itibaren yeterli ilgiyi göremedikleri yönünde. Anneler ise ‘kötü huylu bir çocuktu’ şeklinde serzenişte bulunuyorlar.
‘ÇOCUĞUNUZA SORUN’
Çocukları, kötü huylu olarak etiketlemek beraberinde ilgisizlik, sevgisizlik gibi negatif duygu ve davranışlara yol açıyor. İleri de bağımlılığa yatkın riskli çocuk grubu, endişeli veya depresif olanlar. Eğer bağımlıların haritasına bakacak olursanız geçmişlerinde bu iki sorundan birini görürsünüz” dedi.
‘Ailede kural koymak, bu kuralları anlatmak çok önemli’ uyarısında bulunan Dr. Gerra, şu bilgileri verdi: “Çocuğunuz her dışarı çıktığında, ‘Nereye gidiyorsun, ne zaman geri geleceksin’ sorularını sormanız gerekir. Oğlum 15-16 yaşındaydı. Her seferinde nereye gidiyorsun, kaçta eve döneceksin? diye sorduğumda ‘Cehennemin dibine gidiyorum. Ben artık yetişkinim özgür olmak istiyorum, bana karışma’ diye isyan bayrağı açardı. Bu kırıcı sözleri oğluma söyleten beynindeki korteks. Ancak her defasında oğlumun bilinçaltına seslenmekten vazgeçmedim. Çünkü oğlumun bilinçaltı, ‘Bebem için değerliyim’ mesajını alıyor ve söylediklerimi ilgi, sevgi olarak yorumluyor.”
'ÖDÜLE DİKKAT EDİN'
Sorunlu çocukların bazılarında dopamin salgılanamamasına bağlı madde yatkınlığı oluşabildiğini söyleyen Dr. Gerra şöyle konuştu: “Dopamin vücutta salgılanan, haz ve mutluluk veren bir kimyasal. Eşiniz size doğum günü sürprizi yaparsa dopamin seviyesiniz artar ve doyuma ulaşırsınız. Herhangi bir ödül dopamin salgınızı yükseltir. Güzel yemek, mutlu ilişki ve düzenli seks hayatı dopamini en çok artıran etkenler.
Uyuşturucu maddeler de dopamin seviyesini anlık yükseltiyor. Fakat sorunlu çocuklar herhangi bir ödülde haz almıyor. Bu çocukların genleri dopamini doğru salgılamıyor. En büyük nedeni annenin yaşadığı hamilelik stresi. Bu durumdaki çocuklar ödüle ihtiyaç duyduklarından maddeye yönelebiliyor. Ödülün nasıl geciktirileceğini gösteren metotları ailelere öğretiyoruz. Çocuklarda dopamin kapasitesini aktive etmek çok önemli.”
Sempozyumda Avrupa perspektifinden küresel ve yerel değişimleri aktaran Dr. Jane Mounteney, şunları anlattı:
“Avrupa’da halihazırda 88 milyon erişkin hayatlarında bir kez uyuşturucu kullanmış. Uyuşturucu deneyenlerin büyük kısmı esrar zehrini tercih ettiğini görüyoruz. Kıta Avrupası’nda 1.3 milyon kişi bağımlılık tedavisi görmekte. 2018 içerisinde Avrupa genelinde 9 bin kişi uyuşturucu zehri nedeniyle yaşamını yitirdi.
Maalesef kokain zehrine artık erişim daha kolay. Son 10 yılda 100 bin kişi kokain satış veya içimi nedeniyle yakalandı. Avrupa’daki en önemli 31 şehrin 26’sında uyuşturucu madde kullanımında artış söz konusu. 2005’de uyuşturucu pazarı tamamen değişti. Yeni molekül ve maddelerin kimyagerler tarafından pazara sunulması yeni yaklaşım ve tedbirlerin alınmasını sağladı.”
Konuşmacılardan Kamran Niaz, özellikle ABD ve Avrupa’daki uyuşturucu kullanımında artış eğrisi olduğuna dikkat çekiyor. Niaz, “2017 sonu itibarıyla dünya genelinde 500 farklı uyuşturucu madde kullanıldığını tespit edtmiş durumdayız. Sentetik esrar türevleri ise bağımlıların ilk tercihi durumunda. Dünya genelinde 11 milyon kişi enjeksiyon yoluyla uyuşturucu kullanırken, bunlardan 1.3 milyon kişiye AİDS bulaşmış durumda. Dünya genelinde 15-16 yaş diliminde uyuşturucu kullananların sayısı 13.8 milyon kişi” ifadelerini kullandı.