12.08.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
CİHAT ASLAN / İstanbul
Batı Afrika ülkesi Nijerya sahilinde seyir halindeyken 13 Temmuz gecesi saldırıya uğrayan “Paksoy-1” kuru yük gemisinin 10 mürettebatı cuma günü korsanlarla yapılan pazarlık sonucunda serbest bırakılmıştı. Türk denizciler, dün bayram sabahında Türkiye’ye getirildi. 10 gemici ve korsanlarla pazarlığı yürüten müzakereci avukat Selçuk Esenyel, THY’nin Abuja’dan kalkan 0624 sefer sayılı uçağıyla 08.40’ta İstanbul Havalimanı’na geldi. Geminin birinci kaptanı İbrahim Serkan Arsoy, ikinci kaptan Ersin Yılmaz, üçüncü kaptan Hüseyin Zabun, başmakinist Hakan Çakar, Cumhur Akpınar, Serdar Çetinkaya, Ümit Tokgöz, Mücahit Şener, Tezcan Selçuk ve Hasan Hüseyin Karakurt, İstanbul Havalimanı Genel Havacılık Salonu’nda aileleriyle bir araya geldi. Mürettebatın içeriye girmesiyle salonda duygusal anlar yaşandı. 28 gün sonra ailelerine ve çocuklarına kavuşan gemiciler gözyaşlarını tutamadı. Vuslata eren Türk gemiciler, umutsuz ve zorlu geçen günleri Milliyet’e anlattı.
‘Vatan gibisi yok’
Geminin başmakinisti Hakan Çakar, korsanların ilk başta kendilerine sert davrandıklarını belirterek o günleri Milliyet’e şöyle anlattı: “Amaçlarının ne olduğunu bilmiyorduk. Hiçbir şey söylemediler. Bizi aldılar bir ormana götürdüler. Yılanlar, akrepler, böcekler ve bataklık her şeyi yaşadık. İlk başta biraz sert davrandılar. Daha sonra fiziksel bir darbe olmadı. Ormanın içinde barakada bir yerde kalıyorduk. Ellerindeyken ‘Ne zaman’ öleceğiz diye bekledik. Tek düşüncemiz Türkiye’ye ayak basmaktı. Vatan gibisi yok. Buradan da Trabzon’a geçeceğim. Ailem beni bekliyor. Kızıma ve eşime kavuşacağım. Bundan sonra ne olur bilmiyorum, hesabını yapmadım. Bugün ikinci doğum günüm.”
‘Umudumuzu kaybetmedik’
Eşi ve kızına kavuşan geminin üçüncü kaptanı Hüseyin Zabun da 28 gün nerede olduklarını bilmediklerini söyledi ve devamında şunları dedi: “Gelme umudumuzu hiç kaybetmedik. Arkamızda bizi birilerinin beklediğini biliyorduk. Onlara kavuşmak için sabrettik. Orman hayatı çok zordu. Ama kurtarılacağımızı biliyorduk.” Eşi Çiğdem Zabun ise, “Çaresizlik ve belirsizlik çok zordu. Ama sonuna kadar inandık. Sağlıkla sıhhatle geleceklerini biliyorduk.”
‘Hepimiz dirayetliydik’
Geminin ikinci kaptanı Ersin Yılmaz vardiya değişiminden sonra baskının yaşandığını belirterek, “Kamaramda uyumaya hazırlanırken alarm çaldı. Önce inanamadık. Saldırı anı bize rüya gibi geldi. Ansızın gemiyi basmışlardı. Kaptan, ‘Herkesi al topla makina dairesine gireceğiz’ dedi. Uyuyanları uyandırdım. Makine dairesine girdik. Daha sonra teslim olduk. Kargaşa içerisinde bizi aldılar, botlarla ormana götürdüler. Ormana girdikten onların sözüne uyarak hayatta kalmaya çalıştık. Hepimiz dirayetliydik. Herhangi bir fiziksel şiddet olmadı. İlaç konusunda ne istediysek ellerinden geleni yaptılar. Sonuçta bizim üzerimizden para kazanacaklardı. Onlara karşı mücadelemizi iyi verdik. Birbirimize destek olduk. Bayram günü geldik, çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
‘Bayramı bayram gibi yaşıyoruz’
Geminin en yaşlı mürettebatı olan Cumhur Akpınar’ı da eşi, oğulları ve kızı karşıladı. Duygularını ifade etmekte zorlanan Akpınar, “Yeniden doğmuş gibiyim. Aileme kavuştum, çocuklarıma kavuştum” dedi. Oğlu Emrah Akpınar ise, “Babamıza kavuştuk. Bayramı bayram gibi yaşıyoruz. Şimdi ailece güzel bir tatil yapacağız” diye konuştu.
‘Çok rahatladık çok mutluyuz’
Gemi sahibi şirketin ortaklarından Sefa Paksoy “Çok rahatladık, çok mutluyuz” derken, avukat Selçuk Esenyel de, “Zor bir bölge, coğrafi şartların zor olduğu bir yer. Yaklaşık 3 haftadır oradayım. Zorlu bir müzakere sürecinden sonra kurtuldular” diye konuştu.