29.11.2020 - 19:55 | Son Güncellenme:
Euronews
Uzmanlar, Dağlık Karabağ'da yaşadığı bozgunun ardından diz çöken işgalci Ermenistan'ın destekçisi Fransa'nın Türkiye karşısında çaresiz kaldığını yazdı.
Fransa Senatosu'nun aldığı skandal Karabağ karar sonrası Azerbaycan'ın nota verdiği Fransa, geri adım attı. Fransız Dışişleri Bakanlığı, Senato tarafından alınan kararın aksine, ülkenin Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını tanımadığını açıklamıştı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Agnes von der Mühll, "Sözde 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni' tanımıyoruz" ifadesini kullanmıştı. Agnes von der Mühll, yaptığı yazılı açıklamada, Senato'da önceki gün kabul edilen kararda, hükümete Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni tanıma çağrısı yapıldığını hatırlatmıştı.
Fransa'nın "sözde 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni tanımadığını" belirten Agnes von der Mühll, Fransa'nın AGİT Minsk Grubu Eş Başkanı olarak sorumluluğunun, Dağlık Karabağ sorununun müzakere yoluyla çözülmesi için çalışma olduğunu kaydetti.
Mühll, bugün önceliğin Dağlık Karabağ'da yerlerinden edilenlerin evlerine geri dönebilmesi olması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Jean-Baptiste Lemoyne'nin bugüne kadar hiçbir ülkenin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni tanımadığını belirttiğini ifade eden Agnes von der Mühll, ülkesinin Güney Kafkasya'daki durumu istikrara kavuşturmak için çalışmalarını sürdüreceğini dile getirdi.
Macron, Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ'la ilgili imzalanan ateşkesten bu yana, bölge üzerinde Moskova ve Ankara karşısındaki etkisini sürdürmek ve Fransa'daki güçlü Ermeni lobisinin Paris'ten taleplerine yanıt vermek gibi sorunlar karşısında 'sıkışmış bir durumda.'
Fransa, 1994 yılından bu yana ABD ve Rusya ile birlikte AGİT Minsk Grubu'nun ara bulucu üyelerinden biri.
AFP'nin aktardığına göre Macron, Dağlık Karabağ'daki mevcut duruma siyasi bir çözüm arayışında olan AGİT-Minsk grubunun yeniden güçlü bir şekilde yerini alması gerektiğine inanıyor.
Dağlık Karabağ meselesi, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından işgal altında bulunan bölgedeki Ermeni güçlerin, Azerbaycan topraklarının kontrolünü alıp kendi yönetimini ilan etmesiyle patlak vermişti.
Paris, her ne kadar misyonunun detayları belirsizliğini korusa da, ateşkesin ardından Türkiye'nin Rusya ile birlikte barışı koruma operasyonlarıyla ilişkilendirilmesinden rahatsız.
Ancak pek çok gözlemciye göre, Soğuk Savaş sonrası dönemin kalıntısı olan Minsk grubu, ABD'nin geri çekilmesi ve Rusya'nın ve bölgesel güçlerin (Türkiye) uluslararası sahneye geri dönüşüyle mevcut durumun jeopolitik gerçeklerine artık yanıt vermiyor.
Paris merkezli Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü (IRIS) uzmanlarından Didier Billion, "İstesek de istemesek de Minsk Grubu, yapılandırıldığı şekliyle artık öldü. Vladimir Putin ustaca oynadı ve Türkler de Karabağ'da hanesine puan yazdırdı." diyor.
Ayrıca Billion, "Her ne kadar arabuluculuk statüsü tarafsızlığı dayatsa da Fransa, 'Ermenistan davasını üstlendiği' için kendini oyunun dışında buldu." ifadelerini kullanıyor.
Daha önceki bir açıklamasında, "Çatışmada hiç kimse tamamen tarafsız değil." diyen Cumhurbaşkanı Macron, Rusya'nın bölgeyi her şeyden önce yakın komşusu olarak gördüğünü, Türkiye'nin ise "kavgacı hedefler" peşinde olduğunu öne sürmüştü.
Gözünü ABD'nin seçilmiş Başkanı Joe Biden'a diken Macron, "Bugün Amerika Birleşik Devletleri bizimle tekrar ilişki kurmalı." diyor.
Ancak bazı gözlemcilere göre Fransa, Ermenistan'a yakınlığı ve Türkiye ile olumsuz, fırtınalı ilişkileri nedeniyle Minsk Grubu eş başkanlığından vazgeçmeli.
Carnegie Europe isimli düşünce kuruluşundan uzman Thomas de Waal, "Ermenistan ve Azerbaycan'la daha dengeli ilişkilere sahip olan Almanya ve İsveç gibi ülkeler büyük olasılıkla (Fransa'ya nazaran) daha fazlasını yapabilirler." sözleriyle denge politikasının öneminin altını çiziyor.
Bu arada Frana Senatosunun 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin tanınmasını öngören tavsiye niteliğindeki bir kararı kabul etmesinin ardından Azerbaycan Parlamentosu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT), Fransa'yı AGİT-Minsk grubundan çıkarması çağrısında bulundu.
Dağlık Karabağ'ın uluslararası hukuka göre Azerbaycan toprağı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Macron, "Dağlık Karabağ Cumhuriyetini tanıdığımız gün, Azerbaycan ile olan diplomatik ilişkilerimiz kesilir, ateşkes ya da barış görüşmeleri üzerindeki etkimizi yitiririz." ifadelerini kullandı.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyordu. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımadı.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyordu. 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlı başına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlandı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında.