Uzunluğu 5 kilometre, genişliği 1,5 kilometre olan mağaranın yüksekliği ise yer yer 30-40 metreye ulaşıyor. Oluşumu 1 milyon yıl öncesine dayanan, sarkıt, dikit ve sütunların yer aldığı mağara, görenleri büyülüyor.
Mağaranın turizme kazandırılması beklenirken, içeriye giren bazı kişilerin binlerce yıl içinde oluşan sarkıt ve dikitlere zarar vermesi tepki çekti. Ziyarete kapalı olmasına rağmen içeriye girenlerin, sarkıt ve dikitleri kırıp, süs eşyası olarak kullanmak için alıp götürdükleri belirtildi.
'SARKIT VE DİKİTLER KORUNAMIYOR'
Tulumtaş Mahallesi Muhtarı Kazım Koç, 27 yıl önce keşfedilen mağaranın Alanya'daki Damlataş Mağarası ile aynı özellikleri taşıdığını söyledi. Bölgenin turizme açılması için çok çalışma yapıldığını; ancak net bir sonuç alınamadığını ifade eden Koç, şöyle konuştu:
"Şu an maalesef içerideki sarkıtlar, sütunlar korunamıyor. Etrafındaki çitler de birkaç yıl önce yapılabildi, ondan önce giriş ve çıkışlar çok kontrolsüzdü. Şu anda da çok kontrollü değil, güvenlik falan yok çünkü.
Yüzyıllar içinde oluşan bu sarkıtlar, dikitler kötü niyetli kişiler tarafından kırılıyor. Buradan aldıkları parçaları evlerine, ofislerine hatıra olarak götürüyorlar. Biz buranın bir an önce Tulumtaş'a, Ankara'ya, Türkiye'ye kazandırılmasını istiyoruz.
Çünkü burası sadece Tulumtaş'ın değeri değil, Ankara'nın da ciddi bir diğeri. Eğer turizme açılırsa sadece Türkiye'nin değil, dünyanın tanıyacağı bir mağara haline gelebilir."
Tulumtaş Mahallesi sakinleri ise mağaranın çok güzel olduğunu; ancak bazı sarkıtların tahrip edildiğini belirterek, korunma altına alınmasını ve turizme açılmasını istedi.
Öte yandan mağaranın turizme açılması için yapılan çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.
