22.08.2018 - 12:38 | Son Güncellenme:
Stockholm kış dönemi gerçekten çok soğuk oluyor. Gitmeden önce soğuk sebebiyle çok fazla uyarılmıştık ama bu uyarılar az bile kalmış. Şehir planlaması o kadar güzel yapılmış ki kar yağsa bile bu sokaklarda yürümenize engel değil. Belki şaşıracaksınız ve inanmayacaksınız ama sokak kaldırımlarının altında ısıtma sistemi var ve bu sistem kaldırımların kar tutmasına engel oluyor. Tabii ki sokaklara döktükleri kimyasal karışım ile kayma tehlikeniz de ortadan kalkıyor. Hatta ayakkabınızın pislenmesi bile mümkün olmuyor. (Denendi) Aradığımız medeniyet seviyesi bence bu. Ha bir de musluk suyu içiliyor. Nasıl ama?! Fakat şehrin üşütme seviyesi çok yüksek. Dümdüz olduğu ve her tarafı açık olduğu için rüzgara maruz kaldığınız an varlığınızı sorguluyorsunuz. Stockholm’e Christmas dönemi harici ikinci gidişimiz Eylül ayındaydı. O döneme baktığımızda ise hava çok soğuk sayılmazdı ve hırka yeterli oluyordu. En doğru gidilecek dönem biraz ne aradığınıza bağlı diyelim. Diyeceksiniz ki yazın gitsek yüzecek miyiz sanki?! Tabii ki hayır. Fakat bu güzide şehri şöyle bi çiçekler açarken görmek var bir de bizim gibi titrerken görmek var. Karar sizin.
Stockholm’de iki tane hava alanı vardır. Bir tanesi Arlanda diğeri ise Skavsta havaalanı. İstanbul’dan gelirken Arlanda hava alanına iniyorsunuz. Zaten Skavsta’ya giden bir uçuşu tercih etmeyin çünkü şehre ulaşmak 2 saati buluyor ve genelde buraya sadece low cost airlines uçuyor.Arlanda havaalanına inerseniz şehre ulaşımınız da daha kolay. Direkt şehir merkezine giden Flygbussrna isimli havaş tadındaki bu otobüse biniyorsunuz ve 45 dakika sonra merkezdesiniz. Kalacak yer ile ilgili olarak Gamla Stan bölgesini tercih edebilirsiniz. Burada bir çok hostelin yanı sıra 4 ve 5 yıldızlı otel de mevcut.
Bu şehirde ulaşımı yürüyerek veya metro ile yapmak lazım. Stockholm’deki metroya ise burada ayrıca bir parantez açmak gerekiyor. Büyük mavi renkli T harfini gördüğünüz yer metrodur ve ismi Tunnelbana’dır. Ana istasyon ise T-Centralen‘dir. Stockholm’deki metro’ları özel yapan şey ise Dünya’nın en uzun sanat galerisi özelliği taşımalarıdır. Stockholm metro hattı toplamda 110 km. uzunluğundadır. 1950’li yıllardan beri Stockholm’deki metro istasyonları 150 den fazla sanatçıya açılmış ve bu kişiler tarafından dekore edilmiştir. 100 durağın 90’ında plastik sanatların izlerini görebilirsiniz.
Gezi turuna başlamak için ilk olarak Old Town’dan başlayabilirsiniz. Old Town (Gamla Stan) olarak geçer. Lafı hiç dolandırmadan söylemeliyiz ki Old Town’da dolaşırken yapmanız gereken ilk şey Mead ismindeki biradan içmek. Vikinglerin geleneksel içkisi olan bu içki bir harika! Şehirde Mead içebileceğiniz en güzel yer olan Aifur Krog & Bar, Gamla Stan’da yer alıyor. Eğer yerel kültürle tanışıp Viking atmosferini yakalamak istiyorsanız burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.Yemek konusuna gelince herkesin aklına ilk olarak İsveç köftesi geliyor fakat Türk olup köfte kültürünün içinden gelen kişiler olarak İsveç köftesi bizi çok fazla çekmedi. Gamla Stan’da yer alan İsveç restoranlarından hoşunuza giden herhangi birine girerek köfte deneyebilirsiniz sonuç sizi çok şaşırtmayacaktır. Fakat aramızda kaçımız Ren geyiği yedi? Sizlere bununla ilgili olarak önerebileceğimiz harika bir keşfimiz var. Marten Trotzig, Gamla Stan’da yer alan bu restorana gidip Ren geyiği denemenizi tavsiye ederiz.
Gamla Stan ve komşu adası Södermalm‘da dolaşırken göreceğiniz yerler arasında Parlamento-Hükümet binaları, Avrupa Birliği binaları, Opera binası, Nobel ödüllerinin verildiği yer ile Nobel müzesi ve Başbakan’ın evi gibi yerler var. Bizim için en ilgi çekicisi Başbakan’ın evi olmuştu. Zira ev öyle bir yerdeki bulunduğu sokak gayet turistik ve halka açık bir nokta. Evin etrafında herhangi bir güvenlik kesinlikle yok. Sıradan bir evmiş gibi evin önünden geçip gittik. Zaten yanımızdaki İsveçli arkadaşımız bize oranın başbakanın evi olduğunu söylemeseydi nereden bilecektik… Bu arada bahsettiğim yer Opera’nın hemen karşı sokağı. Gidip sizde şaşırın. Bahsettiğim adalar arasında gezerken yürüyebileceğiniz gibi metro veya tramvayı da kullanabilirsiniz. Taksiyi zorda kalmadıkça önermiyoruz zira yeterince pahalı.
Bu şehir için müze cenneti desek tam olarak şehri tanımlamış oluruz. Her telden gezecek o kadar fazla müze var ki sadece müze gezmek için ekstra 2 gün ayırmak gerekebilir. Müzelerin yoğunlukta bulunduğu müze adası Djurgarden‘e mutlaka gidin. Buraya tramvayın haricinde feribot ile de gidebilirsiniz. Şehir merkezinde gezerken sıkça karşılaşacağınız feribot turlarından aynı zamanda Djurgarden’e gideni için bilet satın alabilirsiniz. 1 kişi 20 Kron.Djurgarden’da 10 civarında müze, doğal hayvan parkı, ve lunapark gibi yerler var. Ziyaret edeceğiniz müzeler arasında Nordiska Müzesi, Vassat Müzesi, Abba the museum, Junibacken ve Sapkınlık müzesi var. Bir de Södermalm’de yer alan Fotografiska ismindeki fotoğraf müzesi görülebilir. Biz bunları gezebildik. Bu adada yer alan doğal park (Skansen) da bir yürüyüş yapmanızı öneririz, gayet güzel bir ortamı var. Hatta vaktiniz varsa içeriye girin ve doğal hayvan hayatına tanıklık edin. İçeride tilki’den ayı’ya ve geyiğe kadar bir çok hayvan var. Giriş ücretli olup bir kişi için 18 euro ödüyorsunuz ama bir hayvanat bahçesinden farklı olarak hayvanları nispeten daha özgür oldukları bir ortamda görüyorsunuz.
Bu müzeler arasında Nordiska müzesi geleneksel İsveç müzesi olup İsveç tarihini yansıtıyor. Vikingler döneminden günümüze kadar İsveç kültürünü tanıtıcı güzel bir müzedir. Müzelerin bizim için en güzeli Vassat Müzesiydi. Burada, 17. YY’da Stockholm’de denize indirildikten hemen sonra batan o döneme ait bir gemi sergileniyor. Bu kadar eski dönemlerden bugüne kalan daha büyük bu seviyede başka bir gemi vs. yok. O yüzden de çok değerli. 1900’lü yılların ortalarına doğru bu gemi denizden çıkartılıp onarılmış ve şu an iyi durumda. Tabi daha kaç sene iyi durumda kalacak orası şüpheli. Bu yüzden bu eşsiz gemiyi görmenizi öneririz.Buna ek olarak alkol müzesi ile saykodelik hayatlar müzesi var. Buralar da vakit geçirmek için güzel. Bu iki müzenin içinde neler olduğunu anlatmamız doğru olmaz yoksa özelliği kaçar o yüzden gidip görün diyoruz ve tavsiye ediyoruz. Bütün müzelerin Djurgarden’da toplandığını söylemiştik fakat Fotografiska ve yine Djurgarden’ın hemen yan adası olan ve yürüyerek gidebileceğiniz Skeppsholmen adasında yer alan Modern Sanat Müzesi gibi istisnalar mevcut. Burada Dünyaca ünlü ressamların resimleri ve özel sergilerle karşılaşacaksınız. Ayrıca Modern sanat müzesinin hemen yanında yer alan Architecture Müzesini de ziyaret edebilirsiniz. İkisi için tek bir bilet satın alabiliyorsunuz. Son olarak müze serüvenini Östermalm‘de yer alan Swedish History Müzesi ile kapatıyoruz. Bu müze; Vikinglerden günümüze uzanan İsveç serüvenini, tarihte gelişen olayları, kronolojik sırayla bize anlatıyor. Meraklısı için çok güzel bir müze olduğunu düşünüyoruz. Diğer tüm müzelere olduğu gibi burası içinde bir ücret ödenmesi gerekiyor. Bahsi geçen müzeler için 80 kron’dan 200 Kron’a kadar çeşitli giriş ücretleri veriliyor ve ortak giriş hakkını sağlayan bir müze kartı maalesef bulunmuyor.
Stockholm’da gece hayatı için orta şekerli diyelim. 5-6 tane klübün yan yana bulunduğu bir caddesi ile bir kaç tane çok ünlü gece klübü var. Bunlardan en ünlüsü Berns. Fakat o kadar şık ve meşhur bir yer ki dress-code konusunda çok hassaslar. Buranın haricinde Soap bar ile Spy bar’da yine çokça tercih edilen yerler. Soap bar’ın konumu itibariyle çevresinde başka eğlence yerleri de var. Fakat Soap ve Spy bar gibi yerlerin problemi eğlencenin gece 3’te bitmesi. Bizim en çok beğendiğimiz yer ise Södra Teatren oldu. Bar konseptinde olan mekan, gecenin ilerleyen saatlerinde dolup gece kulübü havasına bürünüyor. Terasında Stockholm manzarası eşliğinde takılıp içerideki barında dans eden insanlara karışabilirsiniz.
Bir de kredi kartı konusu var. İsveç’te hemen her yerde kredi kartı geçiyor ve para yerine kredi kartı ile daha kolay idare edebiliyorsunuz. Yanınızda yüksek miktarda nakit bulundurmanıza kesinlikle gerek yok. Bu ülkede taksi de dahil olmak üzere her yerde kredi kartı nakit paradan daha makbul. Şöyle bir bilgi de verelim; Danimarka’nın öncülük ettiği İskandinav ülkeleri hayatın tamamında parayı kaldırıp harcamalarında sadece kredi kartına dönme isteği içerisindeler.Son olarak İsveç özetini yaparsak diyeceğimiz şeyler şunlardır ki; İsveç’e giderken bütçenizi iyi belirleyin çünkü otel ve günlük giderler için yaptığınız harcama sonrası bir bakmışsınız ki limitler aşılmış. Zira bu ülkede her şey yeterince pahalı. Eğer imkanınız varsa grupça gidin ve Baltık kenarında bir kabin kiralayıp huzura erin.Ekin & Orçunhttp://instagram.com/yolkurehttp://yolkure.com