11.02.2021 - 10:32 | Son Güncellenme:
Dünya 2020'ye Irak'ın başkenti Bağdat'ta füzelerle gerçekleşen bir suikastin yaydığı şok dalgalarıyla başladı, kabuslarla dolu yıl biterken bir başka suikast yine Ortadoğu'daki fay hatlarını tetikledi. 3 Ocak 2020'de İran'ın Ortadoğu'daki en korkulan ismi Kasım Süleymani ABD tarafından insansız hava araçlarıyla vurulurken, 27 Kasım 2020'de ise bu kez hedefte Muhsin Fahrizade vardı.
Batılı ülkelerle İran'ı karşı karşıya getiren nükleer programın mimarı Fahrizade çok göz önünde bir isim değildi, kamuoyu önüne neredeyse hiç çıkmadı ve Tahran yönetimi tarafından üst düzey korunuyordu. Nükleer fizikçi Fahrizade ve yanındaki korumaları, başkent Tahran yakınlarındaki Abserd kasabasında güpegündüz bombalı ve silahlı saldırıyla hedef alındı. Koronavirüs salgınıyla kasıp kavrulan ülkede şehirler arası seyahat yasakları nedeniyle yollar boştu ve hafta sonu tatilinin başladığı Cuma günü saldırganlar pusu kurdu.
İran'ın en yüksek zirvesi Demavend Dağı manzarasına sahip İranlı zenginlerin tatil villalarıyla dolu Abserd'de duyulan patlama ve silah sesleri, Tahran'da şok etkisi yarattı. 63 yaşındaki Fahrizade ve korumaları saldırıdan sonra hastaneye kaldırıldı, devlet televizyonu haberi "Maalesef, sağlık ekibi Fahrizade’yi hayata döndürmeyi başaramadı ve birkaç dakika önce, bu yönetici ve bilimadamı, yıllarca süren çaba ve mücadelenin ardından yüksek şehitlik statüsüne ulaştı" cümleleriyle sundu.
Görgü tanıkları, Batılı ülkelerin uzun süredir gizli bir nükleer bomba programını planladığından şüphelendiği nükleer fizikçi Fahrizade suikastında bir patlama sesi ve ardından makineli tüfek ateşi duyduklarını söyledi. Yarı resmi haber ajansı Tesnim, Fahrizade ve korumalarını taşıyan bir araca ateş etmeden önce 'teröristlerin başka bir arabayı da havaya uçurduğunu' bildirdi. İran Devrim Muhafızları'na yakın Sepah Cybery isimli sosyal medya hesabı, suikaste 12 kişinin katıldığını yazdı.
Amerikan CNN International ve İsrail'in Haaretz gazetesi, Ortadoğu'yu tepetaklak eden suikastın nasıl gerçekleştiğine dair yeni detayları sayfalarına taşıdı. Buna göre, Fahrizade uzaktan kumandalı bir makineli tüfekle öldürüldü.
CNN ve Haaretz, haberi yarı resmi Fars ajansına dayandırdı. Eşiyle birlikte kurşun geçirmez lüks aracın içinde seyahat eden nükleer fizikçinin yanında korumaları da vardı. İlk olarak bir silah sesi duyuldu, ardından 150 metre uzaklıktaki bir başka araçtan çıkan uzaktan kumandalı makineli tüfek ateş açmaya başladı.
Habere göre Fahrizade'ye üç kurşun isabet etti, koruması da vuruldu. Kurşun sesleri kesilince uzaktan kumandalı makineli tüfeğin bulunduğu araç havaya uçtu. Yarı resmi Fars haber ajansının verdiği bilgiler, henüz bağımsız kuruluşlar tarafından doğrulanmış değil. İran medyasındaki haberlerde patlamanın ne zaman gerçekleştiğine dair çeşitli versiyonlar mevcut. Resmi televizyon ilk başta patlama olduğunu duyurdu, ISNA haber ajansı ise suikastın ortasında patlama gerçekleştiğini aktardı.
İran devlet televizyonuna konuşan bir yetkili, Fahrizade suikastında kullanılan silahların İsrail yapımı olduğunu söyledi. Adı açıklanmayan yetkili, "Siyonist rejim, Fahrizade suikastı için İran devrimi karşıtı unsurları kullandı. Terör saldırısında kullanılan silahlar uydudan kontrol edilebilen İsrail yapımı" dedi.
Silah o kadar isabetli ve hassastı ki, bilim adamının ondan birkaç santim uzakta oturan karısı saldırıdan tamamen yara almadan kurtuldu. 27 Kasım'daki infaz, İsrail'in ulusal istihbarat teşkilatı Mossad'ın sekiz aylık bir gözetim operasyonunun ardından gerçekleşti.
İsrailli casuslar, makineli tüfeği parça parça özen ve titizlikle yapmak için İran'a girdiler. Silah hazır olduktan sonra İsrailli gizli ajanlar tarafından Nissan marka bir kamyonetinin içinde ve ölümcül atışları yaptıktan sadece birkaç saniye sonra patlaması için hazırlanan bir tonluk bombanın yanına gizlenmişti.
İsrail’in en üst düzey savunma yetkililerinden biri olan Jacob Nagel yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Mossad, Fakhrizadeh’in her biri beş Hiroşima’ya neden olabilecek birkaç nükleer savaş başlığı üzerinde çalıştığını kanıtlayan belgelere sahipti. Ciddiydi."
İsrail Kasım ayında gerçekleşen suikast sonasında yorum yapmayı reddetti. Ortaya çıkan yeni bilgilerin ardından, dün gece İsrail hükümetinin bir sözcüsü şöyle yorum yapmasını isteyen basın mensuplarına şöyle yanıt verdi: "Bu tür konularda asla yorum yapmıyoruz. Görüşümüzde ve kararımızda hiçbir değişiklik olmadı."
Muhsin Fahrizade için ilk törenler kutsal kentler Meşhed ve Kum'da düzenlendi. Bugün ise, başkent Tahran'daki Savunma Bakanlığı'nda resim tören vardı. Törene Savunma Bakanı Emir Hatemi, Yol ve Şehircilik Bakanı Muhammed İslami, Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kani, milletvekilleri ve siyasiler katıldı.
Televizyonların canlı yayınla verdiği ve intikam yeminlerinin edildiği törenin ardından nükleer fizikçi için Tahran'daki İmamzade Salih Türbesi'ne defnedildi. Savunma Bakanı Hatemi, törende yaptığı konuşmada dini lider Hamaney'in verdiği emrin fiili bir misilleme olacağını söyledi.
Saldırının ardından İran doğrudan İsrail'i suçladı. İlk açıklamayı Twitter hesabından yapan İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, "Teröristler bugün önemli bir İranlı bilimadamını öldürdü. Bu korkaklık -İsrail'in rolüne dair ciddi belirtilerle birlikte- faillerin çaresizce savaş çığırtkanlığını gösteriyor" mesajını paylaştı.
Dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in askeri danışmanı Hüseyin Deghan ise, yine Twitter üzerinden "Bu mazlum şehidin katillerine gök gürültüsü gibi saldırıp, yaptıklarından pişmanlık duymalarını sağlayacağız" ifadesini kullandı. Deghan, 2021 cumhurbaşkanlığı seçimi adaylarından biri.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de İsrail'i hedef aldı, "Küresel küstahlığın şeytani eli bir kez daha, gaspçı Siyonist rejim tarafından kanla kirletildi. Fahrizade suikasti, düşmanlarımızın içinde olduğun derin nefret ve sıkıntının da göstergesi. Onun şehadeti, ilerleyişimizi yavaşlatmayacak" dedi.
Yazılı bir açıklama yayınlayan dini lider Hamaney ise 'kiralık katiller ve zalimler' olarak tanımladığı saldırganların cezalandırılmasını istedi, "Fahrizade'nin bilimsel ve teknolojik tüm alanlardaki çalışmaları sürdürülmelidir" diye konuştu. Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami de İsrail'i sorumlu tuttu, Twitter'dan "Şimdiye kadar hiçbir saldırıyı yanıtsız bırakmadığımızı gösterdik" mesajını paylaştı.
İran dışında çok az kişinin kendisiyle tanışmak şöyle dursun görünüşüyle ilgili bile bilgi sahibi olmadığı Fahrizade'nin öldürülmesiyle, bütün gözler İsrail'e çevrildi. Tel Aviv yönetimi uzun süre sessizliğini korudu, ilk açıklamayı yapan Yerleşim Birimleri Bakanı Tzachi Hanegbi "Bunu kimin yaptığına dair hiçbir fikrim yok. Sorumlu olduğum için dudaklarım mühürlü değil, gerçekten hiçbir fikrim yok" ifadesini kullandı.
Hanegbi, suikastten saatler önce ise bir radyo söyleşisinde, "Mesele Trump, hatta İsrail bile değil. Mesele İran ve yeni bir ABD yönetiminin Körfez ülkelerinin varlığını tehdit eden nükleer anlaşmaya geri döneceğine dair büyüyen korku. İran tehdidi meselesini kendi imkanlarımızla bile olsa nasıl ele alacağımızı bileceğiz" demişti.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı ise, İran'da dini lider Hamaney'e yakın Kayhan gazetesinde bugün yer alan satırları dünyaya duyurdu. Kayhan'daki analizde Fahrizade'yi İsrail'in öldürdüğüne yönelik bir bağlantı bulunursa İran'a saldırı tavsiyesi verildi. Söz konusu analize göre, İsrail'in liman şehri Hayfa'ya düzenlenecek saldırıda yüzlerce insan öldürülmeli, misilleme Kasım Süleymani suikastinden sonra ABD askerlerine atılan balistik füzelerden daha büyük olmalı. Liman şehri Hayfa'da 2019 sayımına göre 272 bin kişi yaşıyor.
Amerikan New York Times gazetesi ise, üç ayrı Amerikalı yetkilinin saldırının arkasında İsrail'in olduğunu söylediğini yazdı. Gazete haberinde, ABD'nin önceden saldırı hakkında ne kadar haberdar olup olmadığının net olmadığını da duyurdu.
New York Times, yıllardır Fahrizade'nin takip edilmesinden sorumlu bir İsrailli yetkiliden görüş aldı. Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan İsrailli yetkili, "İsrail ihtiyaç olduğu üzere İran'ın nükleer programına karşı harekete geçmeye devam edecek. İran'ın baş nükleer bilimcisini öldürdüğümüz için dünya bize teşekkür etmeli" dedi.
Tahran'ı yeniden gizli atom bombası programını başlatmakla suçlayan ABD'den henüz bir açıklama yok. ABD Başkanı Donald Trump, İsrailli gazeteci Yossi Melman'ın Twitter mesajlarını paylaştı. Fahrizade'nin İran'ın gizli askeri programının başında bulunduğunu ileri süren Melman, İranlı nükleer fizikçinin İsrail'in istihbarat örgütü Mossad tarafından yıllardır ele geçirilmek istendiğini söyledi.
Suikastın ardından akla hemen bir basın toplantısı da geldi. Dünya Batılı ülkelerin İran'ın gizli atom bombası programının lideri olduğuna inandığı Muhsin Fahrizade'yi bir basın toplantısından hatırlıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 2018'de yaptığı bir sunumda İran'ı nükleer silah arayışını sürdürmekle suçlamış, Fahrizade'nin 'özel projeler' vurgulayarak "Bu ismi unutmayın" demişti.
Netanyahu'nun basın toplantısından önce ise Fahrizade'nin ismi bir Reuters haberinde geçti. 2014 yılında Reuters ajansına konuşan bir diplomat, "Eğer İran uranyum zenginleştirme programını sürdürürse, Fahrizade İran bombasının babası olarak bilinecek" ifadesini kullanmıştı.
2010 ve 2012 yılları arasında dört İranlı nükleer bilimci suikaste uğradı ve Tahran yönetimi bu eylemlerden İsrail'i sorumlu tuttu. İsrail'in yaklaşık on yıl önce İranlı nükleer bilimadamlarını hedef alan bir dizi cinayet işlediğinden uzun süredir şüpheleniliyor.
Birleşmiş Milletler çatısı altındaki Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve ABD istihbarat servisleri, Muhsin Fahrizade'nin İran'ın 2003'te rafa kaldırdığı nükleer silah programının başındaki isim olarak görüyordu. Fahrizade, IAEA’in İran'ın nükleer programıyla ilgili açık sorulara yönelik 2015 nihai değerlendirmesinde adı geçen tek İranlı bilim adamıydı.
Nükleer fizikçinin ismi 2007’de Birleşmiş Milletler’in İran kararına, nükleer veya balistik füze faaliyetlerine karışan bir kişi olarak girmişti. 2011'in Mayıs ayında, sürgündeki muhalefet grubu İran Ulusal Direniş Konseyi (NCRI), Fahrizade'nin koyu saçlı ve kirli sakallı bir fotoğrafının da bulunduğunu söylediği bir rapor yayınladı. Resmi bağımsız olarak doğrulamak mümkün değildi. NCRI raporuna göre Fahrizade 1958'de Şii Müslümanlar’ın kutsal şehri Kum'da doğdu. Savunma bakan yardımcısı ve Devrim Muhafızları tugay başkanı olarak görev yaptı.
Rapora göre nükleer mühendislik doktorası yapan Fahrizade İmam Hüseyin Üniversitesi’nde eğitim verdi. Yüksek rütbeli bir İranlı bir kaynak, 2014'te Reuters'a Fahrizade’yi 'kendisini İran'ın teknolojik ilerlemesine adamış ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in tam desteğinden yararlanan bir değer ve uzman' olarak tanımlamıştı. Aynı kaynak, Fahrizade'nin üç pasaportu olduğunu ve yurtdışından 'en son bilgileri' almak için Asya da dahil olmak üzere birçok ülkeye seyahat ettiğini belirtmiş ancak ayrıntı vermemişti.
2011’de yayınlanan bir IAEA raporu ise, Fahrizade’yi İran'ın atom bombaları için gerekli teknoloji ve becerileri geliştirmeye yönelik çalışmaların yürütüldüğü AMAD Projesi’nin 'İcra Kurulu Başkanı' olarak tanımlamış ve bu tür faaliyetlerde hala bir rolü olabileceğini öne sürmüştü. IAEA raporu, Fahrizade’nin AMAD Projesi olarak bilinen plan dahilinde İran'ın nükleer 'programına olası bir askeri boyutu destekleyen' faaliyetleri denetlediğini bildiriyordu.
IAEA uzun süre Fahrizade'yi İran'ın yasadışı nükleer silah araştırması yapıp yapmadığına dair uzun süreli bir soruşturmanın parçası olarak sorgulamak istiyordu. Ancak buna hiçbir zaman izin verilmedi. İran Fahrizade'nin varlığını bile birkaç yıl önce kabul etti.
İsrail ve Batı, AMAD Projesi’nin, İran'da bir nükleer silah inşa etmenin fizibilitesine bakan askeri bir operasyon olduğunu iddia ediyordu. IAEA, İran'ın 2005'ten önce ve 2005 ile 2009 arasında 'bir nükleer patlayıcı cihazın bilgisayar modellemesini de gerçekleştirdiğini' açıklamış ancak, bu hesaplamaların 'eksik ve parçalanmış' olduğunu bildirmişti.
İran Savunma Bakanlığı ise, suikastın ardından yaptığı açıklamada Fahrizade'yi bakanlığın Araştırma ve İnovasyon Teşkilatı Başkanı olarak tanımladı. Nükleer fizikçinin ayrıca Devrim Muhafızları'nda kıdemli bir subay olduğuna inanılıyordu. New York Times gazetesi, 2015'te Fahrizade'yi İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk atom bombasını geliştiren Manhattan Projesi'nin başındaki J. Robert Oppenheimer'a benzetmişti.