18.02.2021 - 13:32 | Son Güncellenme:
DHA - AA
Türkiye'de son 24 saatte 117 bin 121 yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testi yapıldı, 7 bin 325 kişinin testi pozitif çıktı, 86 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, "covid19.saglik.gov.tr" adresinden paylaşıldı. Buna göre, son 24 saatte 117 bin 121 Kovid-19 testi yapıldı, 7 bin 325 kişinin testi pozitif çıktı, 86 kişi hayatını kaybetti, hasta sayısı 649 oldu.
Son 24 saatte 7 bin 209 kişinin tedavisinin ya da karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 496 bin 833'e yükseldi. Test sayısı 31 milyon 866 bin 86'ya ulaştı. Vaka sayısı 2 milyon 609 bin 359, vefat sayısı 27 bin 738, ağır hasta sayısı 1193 oldu.
Haftalık verilere göre, bu hafta hastalarda zatürre oranı yüzde 3,6, yatak doluluk oranı yüzde 47,9, erişkin yoğun bakım doluluk oranı yüzde 59,6, ventilatör doluluk oranı yüzde 30,1, ortalama temaslı tespit süresi 8 saat, filyasyon oranı yüzde 99,9 olarak kayda geçti. Koronavirüs HES haritasındaki değişim ise uygulamaya böyle yansıdı.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Karadeniz’de vakaların aile içi ziyaretler ve cenaze taziye ziyaretlerinden kaynaklandığını belirterek, “Karadeniz’de insan hareketliliği fazla. Virüsün kendi kolu bacağı yok. Bunu bize bir insan ulaştıracak. Dolayısıyla insan hareketliliğinin fazla olması nedeniyle vaka sayıları artıyor" dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye haritası üzerinden yayımlanan verilerine göre, 8-14 Şubat 2021 tarihleri arasında Covid- 19 vaka sayılarının en yüksek olduğu iller sıralamasında ilk 5 ilin yer aldığı Karadeniz'de virüsün cenaze namazları ve taziye ziyaretleri ile yayıldığı belirlendi. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Karadeniz’de artan vaka sayılarının nedenlerinin insan hareketliliğinden kaynaklandığını söyledi. Virüsün bulaşmasının daha çok aile içi ziyaret ve cenazelerde olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Bence daha çok aile içi akrabalar arası bulaş şeklinde oluyor. Asıl artışın sebebi o.
Çünkü benim gördüğüm kadarıyla burada özellikle hafta sonu sokağa çıkma yasakları olduğu için, insanlar cuma günü akşam itibari ile köylerine gidiyorlar. Burada herkesin köyde bir evi var. Baba ocağında toplanıyorlar. Bakıyorsunuz 3-4 aile, hafta sonu cumartesi, pazar hep birlikte oturup kalkıyorlar, birlikte yiyip içiyorlar, kahvaltı yapıyorlar.
Bazen komşu da katılıyor, çünkü etraftaki evlerde hep akraba, genelde tanıdık. Büyük sofralar kuruluyor, birlikte vakit geçiriyorlar. O arada içlerinde biri pozitifse hepsine yayılmış oluyor. Bizim gördüğümüz aynı aileden çok sayıda hastayı aynı zamanda tedavi ediyoruz. Bakıyoruz aynı ailede, aynı soy isimde çok sayıda hasta var. Aile içi bulaşların çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
İnsanların dışarıda dikkat ettiğini, maske taktığını ve mesafesini koruduğunu ifade eden Prof. Dr. Özlü, "Ama, eş, dost, tanıdık, akraba olunca ondan zarar gelmeyecek gibi düşünüyorlar. Öyle değil. Aslında bu virüsü bize bulaştıracak olan kişiler daha çok bizim tanıdığımız, bildiğimiz, birlikte oturup kalktığımız, birlikte vakit geçirdiğimiz insanlar.
Dışarıda tanımadığımız bir kişi bu virüsü bize nasıl bulaştıracak? Onun için dikkatli olmamız lazım. Bu dönemde çok bir araya gelmek sakıncalı. Birlikte oturup kalkmak, yemek, içmek, uzun süre vakit geçirmek sakıncalı, dikkat etmek gerekiyor. Tanıdığımızda olsa, yakınımızda olsa hem zarar görmemek için hem onlara zarar vermemek için dikkatli olmak lazım” diye konuştu.
Karadeniz’de insan hareketliliğinin fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özlü, şunları dedi:
“Bu virüs kendi kendine bize ulaşmıyor. Yani virüsü bize bir insan ulaştıracak. Virüsün kendi kolu bacağı yok. Bir insan bize bunu ulaştıracak. Dolayısıyla insan hareketliliği, insan karşılaşmaları ne kadar yoğunsa, bulaşma da o kadar fazla oluyor.
Trabzon ve Karadeniz bölgesi devamlı göç veren bölge. Türkiye'nin her kentinde bir Trabzonlu ya da Karadenizli var. Hatta dünyanın her ülkesinde Karadenizliler var ve bunlar uzakta yaşasalar da aileleriyle, memleketlerinde bağlarını hep sıcak tutuyorlar.
Sürekli buraya gelip gidiyorlar. Yani fırsat buldukça tatile gelip ailesini, yakınlarını ziyaret ediyor. Burada fındığı var, çayı var. Dolayısıyla Türkiye'nin her yerinden, dünyanın her yerinden sürekli bir insan hareketliliği var. Tabi bunlar gelip giderken de bir taraftan aileye virüs ulaştırıyorlar. Benim gördüğüm vakaların bir kısmı öyle. Diyor ki; ‘İstanbul’dan abim geldi, birlikte oturduk, kalktık. Pozitifmiş hepimize bulaştı’ gibi böyle dışarıdan gelme vakalar, bulaşmalar oluyor. Bu da önemli bir faktör diye düşünüyorum.”
Cenazelerdeki yoğunluğa da dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Bunun dışında bir de bizim burada gördüğümüz daha çok taziye evleri, cenaze, yani özellikle cenaze namazlarında yoğunluk oluyor. Bir de cenaze evi ziyaretleri var. Yani birkaç gün devam ediyor bu. Kapalı bir evde onlarca insan bir arada oturuyorlar, kalkıyorlar, temas ediyorlar.
Buralar da yayılmanın önemli nedenlerinden bir tanesi. Karadeniz’de bu kadar çok olmasında, bulaşma da sorumlu olan faktörler bence bunlar gibi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Öte yandan; Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, Adana'da vakaların pik yaptığı 2020 yılının kasım, aralık aylarına göre yoğun bakımlardaki hasta sayılarının kısıtlamalarla birlikte yarı yarıya azaldığını bildirdi. Gündüz, bulaşıcılığı yüzde 30 oranında daha fazla olan mutant virüslerden korunmak için de kişisel koruyucu tedbirlerin aynı oranda artırılması gerektiğini belirtti.
Özellikle son aylarda kısıtlamalarla birlikte vaka sayılarında düşüş olduğunu, bu durumun yoğun bakımlara da yansıdığını belirten ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, "Özellikle kasım, aralık ayına göre yoğun bakımlarımızda çok şükür ki yarı yarıya hasta sayılarında azalma görüyoruz. Tabi bu virüsün etkinliğini yitirdiği anlamına gelmiyor. Bu tamamen alınan önlemlerin, kısıtlılıkların uygulanması anlamına geliyor. Hasta ya da vaka sayısı ne kadar azalırsa, yoğun bakımlarda da ağırlaşan hasta sayısı o kadar azalıyor" dedi.
Yoğun bakımlardaki doluluk oranının son günlerde azaldığını dile getiren Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, "En kırılgan yaş grubumuz özellikle 65 yaş üstü gruplar. Ağırlıklı olarak yoğun bakımlarda bu grupları tedavi etmeye devam ediyoruz.
Ancak yine 40'lı-50'li yaşlardaki hastalarımız da zaman zaman kötüleşebiliyor, yoğun bakım tedavisi görebiliyorlar. Yine de bugünlerde yaşlı hasta grupları biraz daha diğerlerine daha yüksek seviyede. Çocuklarda biraz daha şanslıyız.
Hastaneye yatmak zorunda kalan çocuklarımızın sayısı da bir miktar azaldı. Bunlar daha çok kronik rahatsızlıkları, eşlik eden başka hastalıkları olan çocuklarımız ama sayıca çok yüksek değil. Dolayısıyla erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da bir azalma var" diye konuştu.