22.07.2020 - 14:10 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Azerbaycan ve Ermenistan'ın kuzeyindeki Tuvoz'da geçen hafta gerçekleşen sınır çatışmalarının yankıları, ABD'ye ulaştı.
ABD'nin Los Angeles kentinde yaşayan Ermeniler, şehirdeki Azerbaycan Başkonsolosluğu önünde gösteri düzenledi.
Binayı kuşatan Ermeni göstericiler Azerbaycan aleyhine saldırgan ve provokatif sloganlar attı.
Bunun üzerine konsolosluk binası önünde toplanan Azerbaycanlılar, Ermenileri engellemeye çalıştı.
Azeriler 'Karabağ Azerbaycan'ındır', 'Hocalı'ya adalet', 'Ermenistan'ın saldırılarına son verin' posterleri taşıdı.
Posterleri gören Ermeni göstericiler Azerbaycanlılara saldırdı, ABD polisi çirkin saldırıyı engelleyemedi.
Olaylarda biri kadın yedi Azerinin yaralandığı bildiriliyor. Bir ABD polisi de başından yara aldı.
Azerbaycan'ın Los Angeles Başkonsolosu Nesimi Ağayev, kentin polis şefini arayarak Ermenilerin saldırısını şikayet etti. Polisin Azeri yetkililerden özür dilediği belirtiliyor.
Sosyal medyada yayınlanan görüntülerde, Ermenilerin bazı Azeri bayraklarını zorla aldığı görüldü.
Ermeni göstericiler Azeri bayrağını çiğnedi, iğrenç kayıt büyük tepki çekti.
İngiltere'nin başkenti Londra'da da hafta sonu Azeri ve Ermeni göstericiler birbirine girmişti.
Londra'da büyükelçiliklerin bulunduğu caddede gösteri yapan taraflar, kısa süre sonra karşı karşıya geldi.
İngiliz polisinin kavgayı ayırmakta zorlandığı görülürken, birçok protestocu yaralandı.
Kökenleri neredeyse yüz yıl öncesine dayanan sorunda bir kez daha silahlar ateşlendi, Azerbaycan-Ermenistan sınırında geçen hafta çatışma çıktı.
Çatışmanın adresi bu kez Dağlık Karabağ değil, kuzeydeki Tuvoz bölgesiydi. Çatışmalarda aralarında bir tümgeneralin de bulunduğu 11 Azeri askeri ve bir sivil yaşamını yitirdi. Ermeni tarafında da birçok subay öldürüldü.
BBC Azerbaycanca Servisi editörü Könül Halilova, çatışmanın 'savaş bölgesi' olan Dağlık Karabağ'da değil de Tovuz sınır bölgesinde yaşanıyor olmasının beklenmedik bir şey olduğunu belirtiyor.
Könül Halilova, 2016'da iki ülke arasında dört gün süren savaşın bile çok uzamadan sona erdiğini, bu çatışmanın da çok büyümeden sona ermesinin muhtemel olduğunu söylüyor.
BBC Rusça Servisi'nden Famil İsmailov ise ne Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin, ne de bölgedeki diğer güçlü aktörlerin şu an büyük bir savaş istediğine vurgu yapıyor.
Rusya, iki tarafa da itidal çağrısında bulunarak, geri adım atmalarını talep etti. Ayrıca Ermenistan'ın da üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nde bulunmasına rağmen, anlaşmanın 'bir üyeyi hedef alan saldırıya kolektif cevap verilir' ilkesini hayata geçirmedi.
ABD de durumu endişeyle izlediklerini açıklarken, Türkiye her koşulda Azerbaycan'a destek verdiğini yineledi.
Azerbaycan'da binlerce gösterici sokaklara çıkarak, Ermenistan ile sınırdaki çatışmalar nedeniyle savaş açılmasını istedi.
Azeri polisi, öfkeli göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı.
Bazı tahminlere göre gösteriye katılanların sayısı 30 bin kişiye ulaştı. Bu son yıllarda yapılan en büyük gösteri olarak değerlendiriliyor.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor.
Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı.
Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı.
Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Kafkasya coğrafyasında Sovyet sonrası dönemin ilk büyük çatışması konumundaki Dağlık Karabağ Savaşı, 1994’te son buldu. Savaş nedeniyle yaklaşık 30 bin kişi hayatını kaybetti.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı.
Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyor. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri öldü. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı.
Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü.
Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında.
Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu iddia ediyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.
İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı.
İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü.
Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı.
2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.
Hem Azerbaycan'da hem de Ermenistan'da, geçmişe dair olaylarla ilgili bir bellek oluşturmuş durumda. Azerbaycan 2022 yılında Hocalı Katliamı'nın 30. yıldönümünü anacak. Ermeniler ise her yıl 'Sumgayıt Pogromu' için törenler düzenliyor.
Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor.
AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok.
Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.
Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor.
Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda.
AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor.
Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.
Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor.
Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü.
Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.
Azerbaycan’ın olası anlaşmadan beklentisi, işgal altındaki toprakların geri verilmesi. Ermenistan’ın olası anlaşmadan beklentisi Karabağ Ermenilerine güvenlik garantisi verilmesi ve bağımsızlık oylaması yapılması.
Anlaşmanın Azerbaycan için kaygı verici tarafı, 'bağımsızlık' seçeneğinin referanduma götürülmesi.
Anlaşmanın Ermenistan için kaygı verici tarafı, Ermenistan ile Dağlık Karabağ topraklarını birbirine bağlayan Laçin Koridoru'nun korunamaması ve uluslararası güvenlik garantilerinin bölgede kendi etkisini azaltması.