25.03.2021 - 03:45 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Tasarımı ve amacı bilinmeyen yeni bir Sovyet uçağının aniden ortaya çıkması, CIA'in Hazar Denizi'nde gerçekleştirilen "canavar"ın testlerini gözetlemek için özel bir drone yapma noktasına gelecek kadar endişelenmesine neden olmuştu.
Rusların soğuk savaş sırasında yarı uçak yarı gemi olarak geliştirdikleri gizli bir askeri projenin kod adı olan Hazar Denizi Canavarı, bir zamanlar Karadeniz'in sularını katediyordu.
Sovyetler Birliği, yüksek hızlı ulaşım araçları olarak tasarlamaya başladığı ekranoplanları daha sonra Hazar Denizi ve Karadeniz’de kullanmıştı. Bu yıllarda yapılan 100 metre uzunluğundaki Hazar Canavarı, tüm zamanların en büyük ekranoplanıydı.
1960'ların ortasında Amerikan casus uyduları tarafından tesadüfen tespit edilene kadar varlığından kimsenin haberdar olmadığı Hazar Denizi Canavarı kod adlı ekranoplan, artık emekli oldu.
Rusya Savunma Bakanlığı, uzun yıllardır atıl şekilde kalan Ekranoplan için devreye girdi ve artık turistik cazibe olmak üzere başkent Moskova'daki Patriot Park isimli silah müzesine götürüldü.
Geçen yıl Temmuz ayında Hazar Denizi’nden kıyıya 100 kilometrelik hat boyunca sürüklenerek çekilen Ekranoplan, Patriot Park müzesine kurulacak ve ziyaretçiler tarafından görülebilecek.
Ziyaretçilerin, 1990'ların sonunda emekli olana kadar önce Sovyet, ardından da Rus Donanması'nda hizmet veren 300 tonluk makinenin içine bakabilecekleri bildirildi.
1960'larda, Pentagon analistleri, casus uydular tarafıdan Hazar Denizi kıyısındaki Kaspisk bölgesi acıklarında çekilen uydu fotografındaki devasa aracın sırrını çözememişti.
Bu şekilde "Hazar Denizi Canavarı" adını alan gemi görünümlü uçak, Sovyet lideri Nikita Kruşçev'in aerodinamik uzmanı arkadaşı Rostislav Alekseyev tarafından geliştirilen ve Ekranoplan olarak isimlendirilen yeni bir tür hava taşıtıydı.
Denizin birkaç metre kadar üzerinde uçan ve az yakıt tüketirken bir yandan da çok hızlı hareket edebilen Ekranoplan, ne hava ne de denizaltı radarlarında tespit edilebiliyordu.
Yalnızca denizde konuşlandırılmalarına rağmen ekranoplanlar, Uluslararası Denizcilik Örgütü tarafından böyle sınıflandırılmasına rağmen teknik olarak gemi değil. Ancak normal anlamda bir uçak da değil.
Kanatlarına ve su yüzeyine yansıyan havanın yarattığı aerodinamik bir kuvvet olan yer etkisine dayanarak suyun, yaklaşık dört metre yukarısında uçuyor.
Sovyetler Birliği, birkaç ekranoplan modeli geliştirdi ve üretti, ancak MD-160, Hazar Denizi'nde 15 yıl süren testlerden sonra düşen prototip aracı dışında üretilen tek Lun sınıfı araçtı.
İkincisi, Soğuk Savaş'ın ortasında CIA tarafından fark edildi ve teşkilat "Hazar Deniz Canavarı" olarak adlandırdıkları geminin tasarımı ve amacı karşısında şaşkınlığa düştü.
Casus teşkilatı, lun-sınıfı ekranoplanın denemelerini izlemek için özel bir dron bile tasarladı ve bu süreçte, bunun, altıdan ateşlenen P-270 Moskit güdümlü füzeleri kullanarak düşman gemilerine hem birlikleri taşıma hem de füze atma yeteneğine sahip bir uçak olduğunu öğrendi.
Değişik modellerdeki Ekranoplanlar, Sovyet donanması tarafından uzun yıllar boyunca 400-500 kişi asker ve yüzlerce ton mühimmat taşımak için kullanıldı.
Tüm dünyada büyük merak uyandıran, hızı saatte 500 kilometreye ulaşabilen 300 tonluk devasa araç, kaza yaptıktan sonra Dağıstan Cumhuriyeti'ne bağlı Derbent kıyılarında bırakılmıştı.