14.05.2021 - 20:45 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Bir grup önde gelen bilim insanı bugün, koronavirüsün Wuhan'daki bir laboratuvar sızıntısından kaynaklandığı teorisinin ciddiye alınması gerektiğini söyledi.
Uzmanlar ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) ölümcül virüsün kökenini araştırmasını, laboratuvar sızıntısı teorisini 'dengeli bir şekilde değerlendirememekle' suçladı.
Wuhan'ı ziyaret eden DSÖ liderliğindeki ekip, Çinli bilim insanlarıyla ortaklaşa yazdığı nihai raporunda, virüsün bir laboratuvardan sızdığı fikrini 'son derece olası olmadığı' gerekçesiyle reddetmiş ve tepki çekmişti.
Bunun yerine araştırma, koronavirüsün yarasalardan insanlara başka bir hayvan yoluyla bulaşmasının en olası senaryo olduğu sonucuna varmıştı.
Ancak şimdi dünyanın önde gelen üniversitelerinden ve sağlık kuruluşlarından bilim insanları, DSÖ'nün iddialarına karşı çıkarak laboratuvar sızıntı teorisinin 'hala makul olduğunu' söylediler.
Cambridge Üniversitesi'nden klinik mikrobiyolog Ravindra Gupta ve Fred Hutchinson Kanser Araştırması'nda virüslerin evrimini inceleyen Jesse Bloom dahil olmak üzere önde gelen 18 bilim insanı, salgının kökenini belirlemek için hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söyledi.
Stanford'da mikrobiyoloji profesörü olan David Relman, "Bilim insanları olarak yeterli veriye sahip olana kadar hem doğal yayılma, hem de laboratuar sızıntısı hakkındaki hipotezleri ciddiye almalıyız," ve tarafsız bir araştırmanın yapılması gerektiğini vurguladı.
Mart ayında, New York'un Cumhuriyetçi Temsilcisi Lee Zeldin, 'pandeminin kökenini örtbas ettiği' için Çin'i eleştirirken, DSÖ "bu oyuna defalarca ayak uydurdu".
Bu arada, ABD Başkanı Joe Biden'ın baş tıbbi danışmanı Dr. Anthony Fauci, DSÖ'nün tartışmalı bilgi toplama süreciyle ilgili 'endişeleri' olduğunu açıkladı.
Raporun yayınlanmasında tekrarlanan gecikmeler, Çin tarafının sonuçları çarpıtmaya çalışıp çalışmadığına dair soruları gündeme getirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yakın tarihli bir CNN röportajında, "Metodoloji ve bu rapora giden süreç hakkında gerçek endişelerimiz var, Pekin yönetiminin raporun yazılmasına yardımcı olduğu gerçeği de karşımızda duruyor" dedi.
Çin bu eleştirileri kesin bir şekilde reddederken, ABD'yi de bilgi toplama sürecinde uzmanlara 'siyasi baskı uygulamakla' suçladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zhao Lijian, "ABD rapor hakkında konuşuyor. Bunu yaparak ABD, DSÖ uzman grubu üyelerine siyasi baskı uygulamaya çalışmış olmuyor mu?" diye sordu.
Rapor, DSÖ'nün salgının ilk aşamalarında çok yavaş hareket etmekle suçlandığı ilk olay değil.
Bir önceki ABD Başkanı Donald Trump, DSÖ'yü ve başkanı Dr.Tedros'u, durumu olduğundan daha iyi gösteren Çin hükümeti tarafından verilen verileri hemen kabul etmekle ve böylece dünya liderlerini karşı karşıya oldukları tehdide karşı yanlış yönlendirmekle suçladı.
Çarşamba günü yayınlanan yeni raporda, uzmanlar bir dizi kötü kararın Kovid'e küresel yayılma ve ekonomiyi harap etme fırsatı tanıdığını belirtti.
Uzmanlar, salgını sona erdirmek için, zengin ülkelerin Eylül ayına kadar dünyanın en yoksullarına en az 1 milyar Kovid aşısı sağlamaları gerektiğini ve 2022'nin sonunda iki milyar daha aşı gerektiğini de sözlerine ekledi.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, yetişkinlerin ardından çocuk ve gençlere yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı yapmayı planlayan yüksek gelirli ülkelere, ellerindeki aşıları düşük gelirli ülkelere bağışlama çağrısında bulundu.
"Şu anda aşı tedarikinin yalnızca yüzde 0,3'ü düşük gelirli ülkelere gidiyor." uyarısı yapan Ghebreyesus, zengin ülkeleri Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı'na (COVAX) destek vermeye davet etti
Kovid-19, Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ilk kez ortaya çıktığından bu yana dünyada en az 160 milyon insanı hasta etti ve 3,34 milyon kişiyi öldürdü. Ancak gerçek rakamların bundan çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.