11.11.2020 - 08:20 | Son Güncellenme:
Amerika Birleşik Devletleri'nin 244 yıllık tarihinde seçimi kaybettikten sonra Beyaz Saray'dan ayrılmayı kabul etmeyen bir başkan henüz görülmedi. Yasal ve barışçıl yollarla yönetimin devredilmesi, ABD demokrasisinin her zaman ayırt edici yönlerinden biri oldu.
Bu nedenle, ABD Başkanı Donald Trump'ın Joe Biden'ın zaferini kabul etmediğini duyurması, ülkede beklenmedik bir yeni durumun kapısını araladı. Analistler bu nedenle daha önceden akıllara bile gelmeyecek senaryolara kafa yormaya başladı.
3 Kasım'da sandık başına giden ABD halkının seçimi 7 Kasım'a kadar netleşmedi. Resmi olmayan sonuçlara göre Biden'ın bu seçimi kazanan taraf olduğunun ilan edildiği sıralarda Trump başkent Washington DC yakınlarında golf oynuyordu.
Kısa süre sonra Trump'ın kampanya ekibi, "seçimin bitmekten uzak olduğunda" ısrar eden bir açıklama yayımladı.
Trump ekibinin açıklamasında, "Neden Joe Biden'ın aceleyle zafer ilan ettiğini, medyadaki yandaşlarının ona neden yardım ettiğini hepimiz biliyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorlar. Basit gerçek şu ki bu seçim bitmekten çok uzakta" ifadeleri yer aldı.
Sosyal medyada hem Trump'ın açıklamalarında hem de ekibinin yayımladığı bildirilerde yargı yolunu zorlamaya devam edecekleri kaydedildi ve kanıt göstermeksizin seçim hilelerinin varlığından bahsedildi.
ABD yasaları mevcut başkanlık döneminin 20 Ocak'ta sona ereceği konusunda son derece net bir hükme sahip. Joe Biden, Seçici Kurul'da kendisi için gerekli 270 delegeyi toplamayı başaracak kadar eyaleti hanesine yazdı. Dolayısıyla önümüzdeki dört sene için başkanlık koltuğuna oturmaya hak kazandı.
BBC Türkçe'nin aktardığına göre, Donald Trump yasal ve meşru yolları kullanarak itiraz hakkını elinde bulunduruyor. Ancak yakın gelecekte yargıdan büyük bir sürpriz gelmezse ve Trump henüz kanıt sunmadığı seçim usulsüzlüklerini ikna edici şekilde ortaya koyamazsa, 20 Ocak yeni başkanın göreve başlayacağı tarih olacak.
Aslında Trump kampanya süresince, yenilgiyi kabul etmeyebileceğinin sinyallerini veriyordu. Seçim yetkilileri ne derse desin görevde kalmakta kararlı olduğunu, seçimi kaybetmesinin tek yolunun hileye başvurulması olduğunu söylemişti.
Bu nedenle ülkede, Trump'ın tehdit ettiği gibi görevde kalmakta ısrar etmesi durumunda neler olabileceği tartışılmaya başlandı. Joe Biden bile bu ihtimalle ilgili fikir beyan etti.
11 Haziran'daki bir televizyon mülakatında, komedyen Trevor Noah, Demokrat aday Biden'a "Trump'ın görevde kalmakta ısrar etme ihtimalini düşünüp düşünmediğini" sordu.
Biden, "Evet bunu düşündüm" dedi ve böyle bir durumda ordunun devreye girerek onu başkanlık koltuğundan uzaklaştırabileceğini dillendirdi.
Joe Biden, seçim sonuçlarının adaylar tarafından değil seçmenler tarafından belirleneceğini onaylayan bir açıklama da yaptı: "Bu seçimde karar verecek olan Amerikan halkıdır ve ABD hükümeti Beyaz Saray'da yetkisiz olarak bulunanları dışarı çıkarmaya muktedirdir."
Bahsedilen bu iş, Adalet Bakanlığı bünyesindeki özel birliklere ya da Gizli Servis'e düşebilir. Görevi ABD Başkanı ve ailesini korumak olan Gizli Servis, aslında eski başkanları da korumakla yükümlü bir yapı ve 20 Ocak'tan sonra da Trump'ın korumasını üstlenmeye devam edecek.
Biden'ın seçilmiş başkan olduğu netleştikten sonra Gizli Servis Biden'ı korumak üzere önlemlerini artırdı. Trump her ne kadar tersini iddia etse de Biden halihazırda "başkanlık" düzeyinde korumaya sahip.
Peki en "akıl dışı" senaryo gelişir ve Trump görevi terk etmemekte ısrar ederse neler olabilir? BBC konunun uzmanlarına, Trump'ın görevde kalmak üzere devletin kolluk güçlerini kullanmayı denemesinin mümkün olup olmadığını sordu.
Ohio Devlet Üniversitesi'nden ulusal güvenlik politikaları uzmanı Prof. Dakota Rudesill, "Seçimleri açıkça kaybetmesinin ardından görevde kalmak için kolluk güçlerini istismar eden bir başkan, yaşamsal normları yıkmış olur. Ancak bu tamamen hayal edilemez değil" diyor:
"Bu durum, ülkeye, sivil-asker ilişkilerinin prensiplerine ve küresel demokratik beklentilere çok büyük bir zarar verir." Öte yandan Prof. Rudesill böyle bir durumun yaşanmasının pek olası olmadığını da ekliyor:
"Askeri personel, görevdeki siyasetçiye değil, anayasaya bağlı kalmak üzere yemin ediyor. Ve bu ülkedeki en yüksek askeri yetkili, Genelkurmay Başkanı Mark Milley, bu seçimlerde ordunun herhangi bir rol üstlenmeyeceğini defalarca söyledi."
Pittsburgh Üniversitesi'nden sosyal hareketler alanında uzman Keisha Blaine de BBC'ye konuşarak, "Silahlı kuvvetlerin seçimlere müdahale etmesinin konuşulması bile ülkede bir şeylerin kötü gittiğini gösteriyor" diyor:
"Dört yıl önce Amerikalıların çoğu bunu merak bile etmiyordu. Ancak Trump'ın, protestoların yaşandığı Portland ve Washington gibi yerlere federal kolluk güçlerini sevk ettiğini gördüğümüzden beri bu ciddi bir endişe haline geldi.
"Ben bunun yüksek bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum ancak bu yıl her şeyi yaşadığımızı hesaba katarak, tamamen ihtimal dışı olduğunu da söyleyemeyiz."
Bu yılın ortalarında ırkçılık karşıtı eylemlerin patlak vermesiyle Trump federal kolluk güçlerini eylemleri bitirmek için belirli bölgelere sevk etmişti. Trump'un bu adımı büyük tepki çekmişti.
New York Times gazetesinin 5 Haziran'da yayımladığı bir haberde, Genelkurmay Başkanı Milley, 1807'de çıkarılan, isyan veya iç karışıklıklarda Başkan'a ülke toprakları içerisinde askeri güç kullanma yetkisi veren "İsyan Yasasını" kullanmamak yönünde Trump'ı ikna etti.
Gazetenin iddiasına göre birçok askeri üst düzey yetkili, bu yönde emir alsalar bile bu kırmızı çizgiyi geçmemek yönünde görüş bildirdi. Nihayetinde Trump, söz konusu yasaya başvurmadı ve ulusal muhafızların görevlendirilmesine karar verdi.
Washington, Portland ve diğer ABD kentlerindeki söz konusu eylemlerde, İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı askeri olmayan kolluk güçleri görev aldı. Bu nedenle seçimle ilgili gerginlikte de Trump'ın askeri olmayan personeli harekete geçirebileceği yönünde spekülasyonlar ortaya atılıyor.
Öte yandan kolluk güçlerinin Trump'ın siyasi varlığı için böyle bir pozisyona düşmesi pek muhtemel olmadığı için Trump'ın bu adımı atması zor görünüyor.
Prof. Rudesill bunlarla bağlantılı diğer senaryolardan da endişe ettiğini kaydediyor. Trump'ın 20 Ocak'ta görevi bitmeye yakın orduya kendi yanında durması yönünde talimat vermesinin orduyu büyük bir çıkmaza sokacağına işaret ediyor:
"Ülkenin yarısı ve dünyadaki birçok kişi için, siyaset üstü ABD ordusu bir taraf tutmuş olacak. Ordu asla ve asla böyle bir emri kabul etmemeli."
Halihazırdaki gerilimli tablonun başka açılardan da şiddeti tetikleyebileceği ihtimali üzerinde duranlar var.
Keisha Blaine, kaybeden adayın seçim sonuçlarını kabul etmediği bir durumun "ciddi iç karışıklıklar doğurma potansiyeli taşıdığını" söylüyor. Blaine'e göre bu durum protestoları ve şiddeti yükseltebilir.
Son aylarda belirli ABD kentlerinin sokaklarında zaten protestocuların silahlı olarak karşı karşıya gelebilmesi, mevcut siyasi gerilimdeki şiddet potansiyelini hiç de azımsanamayacak düzeyde olduğunu ortaya koyuyor.
Seçilmiş ABD Başkanı Joe Biden, ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim yenilgisini kabul etmemesinin utanç verici olduğunu söyledi. Biden buna rağmen iktidar değişiminin önünde hiçbir şeyin duramayacağını söyledi. Öte yandan Trump Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, kaybettiği seçimi kazanacağını iddia etmeye devam etti.
ABD'de seçim sonuçları öncelikle ABD basınının tahminleri ve hesaplamalarına dayanarak açıklanıyor. Eyaletlerin resmi sonuçlarının ilan edilmesi ve onaylanması birkaç hafta sürebiliyor. Henüz hiçbir eyalette bu aşamaya gelinmedi.
Bir muhabirin Trump'ın tutumuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Biden, "Arkasında bırakacağı mirasa zarar veriyor" dedi ve 20 Ocak'ta göreve başlamasına kimsenin engel olamayacağını vurguladı.
Trump Salı günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda "BÜYÜK OY SAYIMI HİLESİ!" ve "KAZANACAĞIZ!" ifadelerini kullandı. Twitter, Trump'ın paylaşımlarına uyarı ekledi.
ABD Başkanı Trump, seçimi kaybedeceği anlaşıldığından bu yana Biden'ın hileyle zafere ulaştığını iddia ediyor fakat buna dair tek bir kanıt sunmuyor.
Trump'a sadık siyasetçilerden Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da "tüm yasal oylar sayıldıktan sonra" Trump'ın ikinci dönemine başlayacağını söylüyor. Cumhuriyetçi Parti'den pek çok siyasetçi de seçimi Biden'ın kazandığını kabul etmekten çekiniyor.
BBC'nin Kuzey Amerika Muhabiri Anthony Zurcher, kaleme aldığı analizde Cumhuriyetçi Parti içinde çok az siyasetçinin Biden'ın kazandığını kabul ederek Trump'ın şimşeklerini üzerine çekmeyi göze aldığına dikkat çekiyor.
Bu yönde açıklamalar yapan Cumhuriyetçi senatörler Susans Collins, Ben Sasse ve Mitt Romney'nin yollarının Trump ile yıllar önce ayrıldığını hatırlatan Zurcher, "Geri kalanı ise Trump'ın parti tabanında büyük bir gücü olduğunu ve kendisine yeterince sadık görmediği Cumhuriyetçi siyasetçilere karşı bu gücü kullanmaktan çekinmediğini biliyor." diyor.
Anthony Zurcher, analizini şöyle sürdürüyor: "Cumhuriyetçilerin oynadığı oyunun adı sabır. Bir yandan Trump'ın itiraz etme hakkı bulunduğunu kabul edip, ona öfkesini dışa vurması için zaman tanıyıp diğer yandan da seçimin sonucunu değiştirecek boyutta bir suçlamanın kanıtı olmadığını biliyorlar. Cumhuriyetçi siyasetçiler sözleriyle olmasa bile eylemleriyle Ocak ayında yeni bir başkanın göreve başlayacağını kabul ediyor."