23.12.2021 - 16:58 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Rusya lideri Vladimir Putin'in geçen hafta talep ettiği güvenlik garantileri Batılı ülkeler ve NATO tarafından kabul edilmeyecek gibi görünüyor, ABD'li yetkililer bunu çoktan açıkladı bile.
Agence France-Presse (AFP), Moskova'nın Batı'nın agresif tutumuna misilleme olarak askeri bir adım atabileceği sinyalini vermesiyle bu hafta tansiyonun zirveye çıktığını aktarıyor. Kıdemli Kremlin ve savunma yetkilileri, Batı ve NATO'nun Moskova'nın güvenlik kırmızı çizgilerini çiğnediği ve tehlikeli bir şekilde Rusya sınırlarına yaklaştığı konusunda giderek daha fazla ısrar ediyor.
Moskova geçen hafta Batı'ya kapsamlı güvenlik talepleri sunarak NATO'nun yeni üyeler kabul etmemesi ve ABD'nin eski Sovyet ülkelerinde yeni üsler kurmaması gerektiğini söyledi. Savunma yetkililerine hitaben yaptığı konuşmada Putin, daha önce "yenilmez" olarak tanımladığı yeni hipersonik füze cephaneliğinin savaşa hazır hale gelmek üzere olduğunu duyurdu.
Batı, Putin'in bir saldırı başlatması durumunda ekonomik sonuçları olacağı konusunda uyardı. ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında planlanan müzakereler öncesinde Rusya'nın bazı önerilerinin "kabul edilemez" olduğunu vurguluyor.
AFP ayrıca, Putin'in bugün yaptığı geleneksel yıl sonu basın toplantısının Ukrayna savaşının belli belirsiz bir şekilde ufukta göründüğü bir döneme denk geldiğini belirtiyor. Putin'in Ukrayna konusunda neler söyleyeceği merakla bekleniyor.
Ukrayna sınırına doğru her gün onlarca tank ve zırhlı aracın trenlerle taşındığı görüntüler sosyal medyada paylaşılırken, Rus Ria yayın organı dikkat çekici bir habere yer verdi. Ria'nın haberine göre, ABD'den Javelin tanksavar füze sistemi alan Ukrayna ordusu tatbikat sırasında belirlenen hedefi vuramadı. Söz konusu atış, ilk kez Donbas'ta yapıldı.
Alman Welt gazetesi ise, NATO'nun Rusya'ya karşı ilk somut askeri adımını attığını ve hızlı müdahale kuvvetini operasyona hazır duruma getirmeye başladığını yazdı.
Büyük ses getiren habere göre, NATO bünyesindeki Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti (VJTF) adlı birimin beş gün içinde kriz bölgesinde konuşlanmaya hazır duruma getirileceği belirtiliyor.
NATO'nun en hızlı birimi olan VJTF'nın komutası ise şu anda Türkiye'de. Haberde, Türk birliklerinin de öncü kuvvet olarak hazırolda beklediği ve iki ila yedi gün içinde operasyona hazır duruma geleceği aktarılıyor.
Türkiye'nin geçen yıl Polonya'dan devraldığı VJTF'nin komutası önümüzdeki yılın başında Fransa'ya geçecek. Fransız birliklerinin de 45 gün içinde operasyona hazır durumda olacağı ifade ediliyor.
VJTF, yaklaşık 40 bin askerden oluşan çok uluslu NATO Mukabele Kuvveti'nin (NRF) en hızlı hareket eden birimi. İttifakın savunmasında ve dünya çapındaki krizlerde harekete geçen NRF, son olarak Afganistan'daki tahliye operasyonlarında görev almıştı.
Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhakından sonra caydırıcılık amaçlı kurulan VJTF, yaklaşık 20 bin askerini kısa süre içinde mobilize edebiliyor ve belirlenen kriz bölgesine konuşlandırabiliyor.
Rus ordusu, 2014'te el koyduğu Kırım'a ve Kerç Boğazı'na S-300PM2 hava savunma sistemi konuşlandırıyor. Izvestia gazetesi, Super S-300'ün kısa sürede Ukrayna sınırına gönderileceğini bildiriyor. S-300PS'in yerine geçecek yeni hava savunma sistemi, S-400 ve C-350 Vityaz'ın kombinasyonu. Büyük şehirleri korumak üzere tasarlanan S-300PM2, 250 kilometre menzile sahip.
Rusya'nın S-300PM2 hamlesi, Ukrayna'nın Türkiye'den satın aldığı Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) ilk kez Donbas'ta saldırı düzenlemesinden haftalar sonra sonra geldi.
Izvestia haberinde doğrudan Bayraktar TB2 SİHA'dan söz etmese de 'diğer hava hedefleri' ifadesine yer verdi. Bayraktar TB2'ler, özellikle Dağlık Karabağ'da Ermenistan'ın S-300'lerini paramparça etmişti.
Rusya Savunma Bakanlığı, son bir haftada sınır hattında sekiz insansız hava aracı tespit edildiği bilgisini paylaştı. Moskova'nın desteklediği Rus yanlısı ayrılıkçılar ise Ukrayna ordusunun yeni SİHA saldırıları düzenlediğini savunuyor.
ABD istihbarat yetkilileri Aralık ayı içerisinde Rusya'nın sınıra tahminen 175 bin asker konuşlandırmayı planladığını belirtmişti. ABD, Rusya'nın 2022'de gerçekleştireceği bir askeri çıkarma hazırlığında olduğunu düşünüyor.
Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada'nın yer aldığı G7 ülkeleri hafta sonu yaptıkları açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda ağır sonuçlarla karşılaşacağı uyarısında bulundu.
Geçen hafta Rusya lideri Vladimir Putin'le görüşen ABD Başkanı Joe Biden ise, Ukrayna'nın işgal edilmesi halinde Moskova'nın korkunç bir bedel ödeyeceğini yineledi. Gazetecilere konuşan Biden, Rus mevkidaşına karşı tamamen açık olduğun belirtip "Eğer Ukrayna'ya karşı harekete geçerse ekonomiyi yıkıp geçecek sonuçları olacak" ifadesini kullandı.
ABD Başkanı, hassas görüşmede muhtemel bir Rus müdahalesi durumunda Amerikan birliklerinin Ukrayna'ya gönderilmesinin hiçbir zaman masaya gelmediğini de tekrarladı. Ancak Biden daha fazla NATO ve ABD askerinin ittifakın doğusunda yer alan ülkelere gönderilebileceğini aktardı. ABD Başkanı'nın sözleri, beklendiği gibi Rus medyasında yankı buldu.
Güvenli bir ağ üzerinden gerçekleştirilen zirvede Washington'ın Moskova'yı Kuzey Akım-2'nin iptaliyle tehdit ettiği dünya medyasına yansıdı, gazeteler gaz ambargosunun kapıya dayandığını yazdı. Peki Batı'yı savaş konusunda endişenlendiren temel gerekçeler neler?
Washington Post'un haberine göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaklaşık 20 yıllık yönetimindeki odak noktası Rusya'yı güçlü bir devlet olarak yeniden inşa etmenin yanı sıra Ortadoğu, Afrika ve en önemlisi de eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki etki alanını güçlendirmek.
Bu ülkeler arasında Ukrayna da yer alıyor. 2014'te Onur Devrimi olarak adlandırılan ve dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in yönetiminin düştüğü olaylardan sonra Rusya, Kırım'ı ilhak etmişti. O günden bu yana süregelen çatışmalarda da Rusya ayrılıkçı Ukraynalıları destekliyor. Moskova devrim olarak nitelenen yönetim değişikliğini Batı destekli darbe olarak görüyor.
İki ülke arasında gerilimin artmasıysa Ukrayna'yı Batı'ya daha fazla yaklaştırmış görünüyor. Rating Group Ukraine ajansının kasımda gerçekleştirdiği ankete göre Ukraynalıların yüzde 62'si Avrupa Birliği'ne (AB), yüzde 58'i de NATO'ya girmek istiyor. Putin ise her iki ittifakı da Rusya'nın "kırmızı çizgisi" diye niteliyor.
Aynı şirketin bu ay gerçekleştirdiği anketteyse katılımcıların yüzde 72'si Rusya'yı düşman güç olarak görüyor. Bununla birlikte Putin, Ukrayna'yı tekrar Rusya'nın müttefiki haline getirmeyi kritik bir görev olarak görüyor.
Putin bu yorumu eski ABD Başkanı George Bush'a 2008'de Bükreş'te düzenlenen NATO zirvesinde yapmıştı. Bush o dönem Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya girmesine yönelik umutları elinden geldiği kadar zorluyordu. O dönem Putin, Ukrayna'nın NATO'ya katılması durumunda Kırım ve ülkenin doğusunun ayrılmasını teşvik edeceğini ve Ukrayna'nın varlığının "bir devlet olarak sona" ereceğini dile getirmişti.
Putin temmuzda yayımlanan makalesinde "Ukrayna'nın gerçek egemenliğinin ancak Rusya'yla işbirliği içinde mümkün" olacağını söyleyerek bu düşüncesini tekrarladı. Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev de kasımda verdiği röportajda Ukraynayı "protektora" (güçlü bir devletin koruması altındaki devlet) diye nitelemişti. Üst düzey Rus yetkililer sık sık Ukrayna'nın başka ülkelerin etkisine açık olduğunu dile getiriyor.