30.08.2020 - 15:40 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Büyük Zafer'in 98'inci yılı kutlamaları kapsamında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı, Anıtkabir'e ziyarette bulundu. Erdoğan ve protokolde yer alan devlet erkanı, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti. Erdoğan, burada Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. Yunan medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdıklarını manşetten verdi ve Doğu Akdeniz vurgusuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deftere şunları yazdı: "Bağımsızlığımızın müjdecisi olan Büyük Zafer'in 98'inci yıl dönümünde Zat-ı Alinizi ve aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Bizlere emanetiniz olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yüceltmek, güçlendirmek, muassır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşımak için çalışıyoruz." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'den Libya'ya, Karadeniz'den Doğu Akdeniz'e, enerjiden terörle mücadeleye kadar farklı sahalarda elde ettiğimiz kritik başarılar, ülkemizin hak ve menfaatlerini koruma konusundaki irademizin en net göstergesidir. Türkiye bilhassa Doğu Akdeniz'de tehdit, yıldırma ve şantaj diline boyun eğmeyecek, uluslararası hukuktan ve ikili anlaşmalardan kaynaklanan haklarını savunmayı sürdürecektir."
Yunan Kathimerini gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdıklarını manşetten verdi. "Erdoğan: Doğu Akdeniz'de şantaja boyun eğmeyeceğiz" başlığıyla verilen haberde, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1922 işgalcilerine atıfta bulunarak ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de şantaja yenik düşmeyeceğini ısrarla savunuyor." ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Yunanistan, AB'nin yaptırım kartını oynamasından memnun olduğu her halinden belli olsa da bir türlü rahat bir nefes alamadı. Yunan medyası,Türkiye'nin bu hamleden de korkmadığını sayfalarına taşıdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun A Haber ekranlarına çıkarak yaptığı açıklamalar da Yunan gazetelerinde geniş yer buldu.
Yunanistan'ın Kathimerini gazetesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun A Haber ekranlarına çıkarak yaptığı açıklamaları internet sitesinden yayınladı. "Çavuşoğlu: Oruç Reis üç ay daha Doğu Akdeniz'de" başlığıyla verilen haberde, Çavuşoğlu'nun çarpıcı açıklamalarına yer verildi.
Kathimerini gazetesi, "Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türk kanalı A Haber'e verdiği röportajda 'Oruç Reis 90 gün Doğu Akdeniz'de kalacak.' dedi." ifadelerini kullandı.
Ayrıca Çavuşoğlu'nun "Navtex devam edecek" dediğini yazan gazete, Bakan Çavuşoğlu'nun "Çalışmalarımıza ve araştırmalarımıza devam ediyoruz, Oruç Reis 90 gün daha bölgede çalışmaya devam edecek." ifadelerine yer verdi.
Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Yunanistan kendi hakları olan yerde istediği gibi çalışır. Bizim bir alakamız yok. Ancak Ege'de sınırlarını 12 Mil'e çıkartamazlar. Bu bir savaş nedenidir." sözlerini sayfalarına taşıyan Kathimerini, "Türk Dışişleri Bakanı, Ege'de karasularının genişlemesini savaş nedeni olarak nitelendirdi." diye yazdı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmak istemesine ilişkin "Bunu kabul etmemizi mi bekliyorsunuz? Bu savaş sebebi olmayacak da ne olacak?" ifadelerini kullanmıştı.
Dün akşam Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Oktay'ın açıklamalarına yanıt verdi. Türkiye'nin "Savaş nedeni" dediği 12 mil kararında ısrarcı olan Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, "Türkiye'nin Yunanistan'ın egemen haklarını hayata geçirmesini veto etme hakları yok" ifadelerini kullandı.
Yunan Ethnos gazetesi de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun sözlerini sayfalarına taşıdı ve Oruç Reis'in 90 gün daha Doğu Akdeniz'de kalacağını yazdı. Haberde "Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu akşam Türk kanalı "A Haber" ile yaptığı röportajda Türk araştırma gemisi Oruç Reis'in 90 gün boyunca Doğu Akdeniz'de kalacağını duyurdu." ifadelerine yer verildi.
Haberde, Çavuşoğlu'nun "Yunanistan kendi hakları olan yerde istediği gibi çalışır. Bizim bir alakamız yok." sözlerine vurgu yapılarak Ankara'nın İyon Denizi'ndeki genişlemesinden rahatsız olmadığını belirtti.
Haberde ayrıca "Türk Dışişleri Bakanı, Yunanistan ile sorunların uzun süredir aynı olduğunu ve Miçotakis hükümeti ile Atina'nın politikasının değişmediğini söyledi." ifadeleri yer aldı.
To Vima gazetesi ise Ankara'nın şiddetli meydan okumalarını sürdürdüğünü Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin ise "tavizsiz bir duruş" sergilediğini ileri sürdü. Avrupa Birliği'nin yaptırım kartını masaya sürmesinden son derece memnun olduğu dikkat çeken bir dil kullanan To Vima, Türkiye'nin yaptırım tehdidinden korkmadığını da vurguladı.
To Vima gazetesi ayrıca "Türkiye ipi geriyor" başlıklı haberi, okuyucularına manşetten verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Çavuşoğlu, Fuat Oktay, Hulusi Akar ve MHP Lideri Bahçeli'nin "kışkırtıcı açıklamalarda bulunduğunu ve tehditler savurduğunu" iddia eden haberde, Türkiye'nin AB'nin yaptırım tehdidinden etkilenmediğine vurgu yapıldı.
Türkiye'nin Cuma akşamı yayınladığı yayınladığı görüntüler anında Yunanistan televizyonlarında ekrana getirildi, To Vima gazetesi görüntünün AB'nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a destek açıklamasından hemen sonra paylaşıldığını savunmuştu.
Milli Savunma Bakanlığı, Cuma akşamı 20.44'te paylaştığı Twitter mesajında "27 Ağustos 2020 tarihinde Girit Adası'ndan kalkarak GKRY'ye doğru giden ve Navtex ilan edilen bölgeye yaklaşan Yunanistan’a ait 6 adet F-16 uçağı, Hava Kuvvetlerimize ait F-16 uçakları tarafından önleme yapılarak bölgeden uzaklaştırılmıştır" dedi.
Gazete, büyük ses getiren görüntülerde yer ve gün bulunmadığını, Yunan jetlerinin Girit Adası'na giderken yaşanan olayın bir benzerinin Meis Adası açıklarında Cuma öğleden sonra gerçekleştiğini ileri sürdü.
10 Yunan F-16'sının Meis etrafında uçarken iki Türk savaş uçağını gördüğünü ve bunlardan birinin etrafını çevirdiğini iddia eden To Vima, haberini Yunan genelkurmayına dayandırdı.
Kathimerini gazetesinde 'Tehdide dönüşen blöfler' başlıklı analizde ise geçmişteki deneyimlerin Türklerin blöf yapmadığını gösterdiği ve Ankara'nın hedefinin uluslararası toplumun kırmızı çizgilerine dokunmak olduğu belirtildi.
Uluslararası haber ajansı Reuters ise, gerilimin zirve yaptığı bölgede Türkiye'nin askeri tatbikatlarına devam edeceğini dünyaya duyurdu. Habere göre, Türk savaş uçakları ve donanması 11 Eylül'e kadar Kıbrıs'ın kuzeyinde ateşli silahlarla tatbikat yapacak.
Avrupa Birliği'nden gelen yaptırım 'sinyali'ni Yunan medyası ve siyasetçiler sevinç çığlıklarıyla karşıladı, Türk Dışişleri'nin yaptığı açıklama da yine gazetelerin sayfalarına taşındı.
To Vima gazetesi, AB'nin gündeme getirdiği yaptırımlar için son kararın 24-25 Eylül'deki olağanüstü zirvede alınacağını aktarıyor. Gazeteye göre, Avrupa Birliği Türkiye'ye bir ay süre verdi.
Bir başka haberde ise Berlin'deki dengelerin git gide Türkiye'nin aleyhine değiştiği savunuldu. Kathimerini, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın hafta boyunca yaptığı açıklamalarda farklılıklar olduğunu yazdı.
Ethnos gazetesi, Almanya'nın son açıklamalarıyla Türkiye'ye 'tokat' attığını ve Ankara'ya net bir mesaj verdiğini ileri sürdü. Ethnos'a göre, Avrupa Birliği tarafından Türkiye'ye uygulanacak muhtemel yaptırımlar yedi maddeden oluşuyor.
Yunan basınının öne çıkardığı bir başka haber ise, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Türkiye'yi hedef alan ve çizgiyi aşan sözleri oldu. Ağustos ayı içerisinde Doğu Akdeniz'e savaş gemisi ve Rafale jetleri gönderen Fransa lideri, Türkiye'ye karşı 'kırmızı çizgi' çizdiğini savundu.
Kathimerini gazetesi, 'Ankara kelimelere değil eylemlere saygı gösteriyor' başlığıyla sunduğu haberde Fransa'nın Yunanistan'a koşulsuz destek verdiğini ve Türkiye'ye karşı 'acımasız' bir açıklama yaptığını ileri sürdü.
Hafta içinde Yunanistan'la ortak tatbikat yapan Fransa'dan bir başka tehdit açıklaması gelmişti. Savunma Bakanı Florence Parly ise Twitter mesajında Doğu Akdeniz'in gerilim bölgesine dönüştüğünü belirtip, "Uluslararası hukuk bir istisna değil norm haline gelmeli. Doğu Akdeniz bazılarının hırslarının oyun alanı değil, ortak çıkarların temsil edildiği bir yer olmalı" demişti.
Doğu Akdeniz'de müttefikleri Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs'la tatbikatı sona eren Yunanistan, Türkiye'nin azılı düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri ile yeni bir tatbikata girişti.
Libya'dan Suriye ve Filistin'e her alanda Türkiye'nin karşısında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri'nin Girit Adası'ndaki Suda hava üssüne gönderdiği dokuz savaş uçağının fotoğrafları Yunan Savunma Bakanlığı tarafından Perşembe akşamı yayınlandı. Cuma günü ise iki ülkenin tatbikata başladığı duyuruldu.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin Suda üssüne dört adet de nakliye uçağı yolladığı gelen bilgiler arasında. Söz konusu üsse, daha önce de Fransız Rafale jetleri iniş yapmıştı.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı ise, "Türkiye ve Yunanistan'ın savaş tehditlerinin arkasında ne var?" başlığıyla bir analizi dünyaya servis etti. İki tarafın da sözünden dönmeye ve geri çekilmeye hazır olmadığını aktaran AP, kıta sahanlığı anlaşmazlığının nihayetinde uluslararası mahkemeye taşınabileceği yorumunu yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 12 Ağustos tarihinde Doğu Akdeniz'e asker göndereceğini ilan etmesinin üzerinden 24 saat geçmeden, Yunanistan ve müttefiki Fransa Girit açıklarında ortak tatbikata girişmişti.
Tatbikatta birçok Yunan fırkateyninin yanı sıra Fransız filosunda helikopterlerin havalanabildiği FS Tonnerre tipi bir savaş gemisi de vardı. Tatbikatta ayrıca Girit'teki Suda'ya inen iki Fransız Rafale jeti de yer aldı.
Yunan basını, Paris ve Atina arasındaki askeri pazarlıkları Temmuz ayında manşetten duyurmuştu. Haberlere göre, taraflar son model Belh@rra model iki fırkateynin Fransa'dan alınmasını masaya yatırmıştı.
İlk fırkateynin teslimatı için 2024 yılı konuşulurken, Yunan medyası Atina'nın yaklaşık 3 milyar dolarlık proje için ekonomik darboğaz nedeniyle 300 milyon euroluk bir ödeme yapacağını da aktarmıştı. Kathimerini, 24 Ağustos'ta Atina yönetiminin Paris'le 12 Rafale savaş uçağının temini için görüştüğünü, aynı zamanda İspanya ve İngiltere'nin de Yunanistan'a fırkateyn desteği vermeye hazırlandığını yazdı.
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nin (USGS) 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Doğu Akdeniz'in Levant Havzası bölümünde tahmini 1,7 milyar varil geri kazanılabilir petrol ve 122 trilyon kübik fit gaz var."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonunda Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaşılan haritalar, Yunanistan'ı paniğe sürükledi. www.milliyet.com.tr Uluslararası destek arayışına giren Atina yönetimi, Girit ve Rodos açıklarındaki muhtemel faaliyetlerden korkarak Fransa ile askeri tatbikata girişeceği sinyalini vermişti.
Türk Dışişleri, bu hafta başında ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı.
Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan’ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye’nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi’nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz’e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM’ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan’ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara’nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz’deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
Türkiye, 13 Temmuz’da Fransa’nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz’da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX’ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye’nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan’ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri’nin Oruç Reis’e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.
Taraflar arasındaki gerginlik, AB Dönem Başkanı sıfatıyla devreye giren Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 22 Temmuz’da Erdoğan ve Miçotakis ile telefonda görüşmesi üzerine yatışmıştı. Ancak Ankara ve Atina arasında yeni bir diyalog sürecinin ilan edilmesinden bir gün sonra Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşmanın 6 Ağustos’ta ilan edilmesinin hemen ardından Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Yunanistan-Mısır anlaşmasının 'yok hükmünde' olduğu çünkü iki ülkenin deniz sınırı olmadığı kayda geçirildi.
Yunanistan-Mısır anlaşmasına siyasi tepkinin ardından Türkiye'nin ilk somut tepkisi, 10 Ağustos sabah saatlerinde yayınlanan NAVTEX ile verildi. Duyuru, Oruç Reis gemisi ile ona eşlik edecek Ataman ve Cengiz Han gemilerinin 23 Ağustos’a kadar çalışacakları alanların koordinatlarını kayda geçirdi. Türkiye’nin NAVTEX’inden sadece saatler sonra Yunanistan da bir deniz duyurusu yayımladı ve Türkiye’nin ilan ettiği alanların Yunanistan kıta sahanlığı içinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin NAVTEX’inin yasa dışı olduğunu savundu.