06.09.2015 - 15:05 | Son Güncellenme:
Bosna'daki savaş döneminde, Trnopolje Toplama Kampı'nın tel örgüleri önünde çekilen fotoğrafı ile "Time" dergisine kapak olan ve savaşın sembol isimlerinden biri haline gelen Fikret Alic
Alic de onlarca savaş mağduru ve kurban yakını ile birlikte Mladic'in karar duruşmasını Lahey'de izledi.
Ratko Mladic hakkında verdiği müebbet hapis cezasını yerinde izleyen Boşnak savaş mağduru Fikret Alic, ülkesinde yaşanan acıların bir daha hiçbir yerde yaşanmaması dileğinde bulundu...
Bosna'daki savaşta, toplama kampının tel örgüleri önünde çekilen fotoğrafı ile "Time" dergisine kapak olan Alic, "Savaş suçlusu Mladic, nihayet müebbetle cezalandırıldı. Yaşadığımız acıların bir daha hiçbir yerde yaşanmamasını diliyorum." dedi.
Alic, müebbet kararından kısmen memnun olduğunu söyledi."Savaş suçlusu Mladic nihayet müebbetle cezalandırıldı. Yaşadığımız acıların bir daha hiçbir yerde yaşanmamasını diliyorum." dedi.Karardan kısmen memnun olduğunu zira Prijedor'da yaşananların "soykırım" olarak değerlendirilmediğini söyleyen Alic, ICTY'nin yıl sonunda kapanmasının ardından ülke mahkemelerinde sürecek savaş suçu davalarında tanık olarak bulunmaya devam edeceğini ifade etti.
Jenna ve Jillian Thistlethwaite iki yıl önce birbirlerinin elini tutarak dünyaya gelmiş, bu fotoğraf bir anda sembol olmuştu.
İşte o ikizlerin şimdiki hali...
Dünya onu "İsrail askerine yumruk atan Filistinli küçük kız" olarak tanıdı. Küçücük cüssesiyle karşısındaki İsrail askerlerinin üzerine yürüyen onlara kimi zaman tekme kimi zaman yumruk atan o Filistinli kız Ahed et-Temim'di. Abisini gözaltından kurtarmak için atmıştı ilk yumduğu İsrail askerlerine...
Cesur tavrı nedeniyle İstanbul'da "Hanzala Cesaret Ödülünü"ne layık görüldü.
O küçük kız büyüdü ve 16 yaşında genç bir kız oldu. Dün İsrail askerleri tarafından gözaltına alındı. İşte o küçük kızın gözaltına alınması ve değişimi...
İsrail askerleri, daha önce cesur tavrı nedeniyle İstanbul'da "Hanzala Cesaret Ödülünü"ne layık görülen 16 yaşındaki Ahed et-Temimi'yi gözaltına aldı.
Filistin Halk Direniş Komiteleri'nden aktivist Hilmi et-Temimi, İsrail askerlerinin bu sabah Ahed et-Temimi'nin Ramallah kentinde ailesiyle yaşadığı eve baskın düzenlediğini ve evi aradıktan sonra Ahed'i gözaltına aldığını söyledi.
" Filistinli cesur kız olarak bilinen Ahed, 2012 yılında ağabeyi gözaltına alındığında İsrail askerlerine karşı gösterdiği tavır nedeniyle İstanbul'da "Hanzala Cesaret Ödülünü"ne layık görülmüştü.
Ödülünü almak için sahneye davet edilen Ahed, bir soru üzerine, "İsrail askerlerine sağ elimle yumruğumu gösterdim. Filistin'i özgürleştireceğimi düşündüm" diye konuşmuştu.
Bir terör saldırısından geriye kalan güçlü bir fotoğraf..
Bu fotoğraf 1982 yılında İrlanda Cumhuriyet Ordusu IRA’nın Hyde Park’ta patlattığı bomba sonucunda ölen 7 Kraliyet Ailesi atını gösteriyor. Saldırıda 11 asker ve 7 at hayatını kaybederken onlarca insan da yaralanmıştı. Olay sonrasında askerlerin bedenleri hemen kaldırılırken, atlar bir süre yolda bu şekilde bırakıldı. İşte o anlarda çekilen bu fotoğrafta terörün acımasızlığını gözler önüne seriyor.
1 Mayıs 1947 yılında Evelyn McHale henüz 23 yaşındayken Empire State binasının 83. katından atlayarak intihar ederek; gelmiş geçmiş en güzel intihar etmiş insan fotoğrafını vermiştir. Empire State binasından atlamış ve bir arabanın üzerine düşmüştür. Ancak cesedi parçalanmamış, sanki hurdalıktaki bir arabanın üzerine yatmış uyuyan bir kadın gibi görünmektedir. Onun ölümünün fotoğrafı günümüzde “tarihin en güzel intiharı” olarak anılır.Ve işte o fotoğrafın gerçek hikayesi...
Evelyn’in nişanlısı Pensilvanya Lafayette Koleji’nde öğrencidir ve onu görmek için 4 günlük bir ziyarete gelir.Evelyn okulun dışında aynı zamanda Manhattan’da muhasebe memuru olarak çalışmaktadır ancak nişanlısı bu durumdan hiç memnun değildir.
Ziyaretin 3. gecesinde Evelyn yatağına oturur, günlüğünü açar ve “Bensiz cok daha iyi bir hayata sahip olacak” yazar. Sonra yazdıklarını silip “Ben hiç kimse için iyi bir eş olamam” yazar ama yine üzerini karalayıp sayfayı günlüğünden yırtar, buruşturur ve odanın öbür ucuna fırlatır.Ertesi gün nişanlısı, Evelyn’e şehirde çalışmayı bırakmasını, planladıklarından daha erken evlenmek istediğini söyler.
Evelyn her ne kadar sinirlenip üzülse de nişanlısı ile geçirecekleri son günün kötü geçmemesi için nişanlısının söylediklerine itiraz etmez ve kabul eder. Ziyaret sonrasında şehre döner.
Evelyn McHale, Empire State binasının önüne gelir ve binaya bakar. İçeri girip asansöre biner ve binaya gelen ziyaretçiler için yapılmış olan 86. kattaki gözlem platformuna çıkar. Önünde ufak bir parmaklık, minik bir çıkıntı ve 250 metrelik bir boşluk durmaktadır.
Ceketini çıkararak parmaklığa asar. Cüzdanını ve çantasını yere bırakır. İnci kolyesini eline alır ve bir tılsım gibi sımsıkı tutarken, derin bir nefes alıp kendini boşluğa bırakır.
Evelyn birkaç saniye sonra cadde üzerinde geçmekte olan bir arabanın üzerine düşer. İntihar notunda ise şöyle yazmaktadır:“Ailemin içinden veya dışından hiç kimsenin hiçbir parçamı görmesini istemiyorum. Lütfen bedenimi yakarak yok edin. size ve aileme yalvarıyorum, benim için tören veya anma düzenlemeyin. Nişanlım haziran’da evlenmeyi teklif etti. Ben kimse için iyi bir eş olabileceğimi düşünmüyorum. O benden çok daha iyi birisi. Babama söyleyin annemle çok fazla ortak yönümüz var.”
Bu fotoğrafı olaydan yaklaşık 4 dakika sonra tesadüfen oradan geçen bir fotoğrafçılık öğrencisi olan Robert Wiles çekmiştir. Evelyn McHale’in intihar nedeni çok açık olmasa da, öldükten sonra onun zarif ve güzel ölümünü yansıtan bu fotoğraf, “tarihin en güzel intiharı” olarak kayıtlara geçmiştir.
2011'de Doğu Asya'da gerçekleşen deprem sonrası, arama kurtarma ekibindekiler gördükleri karşısında şok oldular.Arama kurtarma ekibi çöken evin enkazında cansız bir kadının cesedini buldular.Kadının cansız bedeninin altında bir bebek vardı. Doktorlar minik bebeğe hemen müdahele ettiler. Kadın, oğlunun hemen yanındaki bir battaniyenin içindeki telefonunda bir mesaj bırakmış.Telefona taslak olarak kaydedilmiş mesajda, "Eğer kurtulursan, seni sevdiğimi asla unutma" yazıyordu.
Haziran 1964'de bir beyaz yaptığı ırkçılık nedeniyle insanlık adına utanç kaynağı olmayı başardı. Olayın merkezinde özgürlükçü Martin Luther King varken başrollerinde otel müdürü Jimmy Brock, birkaç siyahi ABD vatandaşı ve hahamlar bulunuyordu.
Olayların başlangıcı Martin Luther King Jr. tutuklanıyor.
Siyahi hakları savunucusu ve ırkçılara karşı düşünce savaşı veren harekat önderi Martin Luther King, 11 Haziran 1964' sadece beyazların girdiği Monson Motor Lodge oteline girer ve uyarılara rağmen otelden çıkmaz. Bu olayların ışığında haneye tecavüzden polis tarafından tutuklanır… Birkaç gün gözetimde kalan Martin Luther King, Monson Motor Lodge otelinin yakasını bırakacak gibi değildi.
O yıllarda ırkçılık sertti ancak bundan şikayetçi olan beyazlar da vardı. Martin Luther King'in tutuklanmasını protesto etmek için hazırlanan beyaz ve siyahiler bir grup olarak toplandı. Beyazlar tarafından otele yerleştirilen siyahiler 18 Haziran 1964'te öğlen vakitlerinde havuza inerek yüzmeye başladı. Bu durumu gören otel müdürü Jimmy Brock kendinden geçti ve bir hışımla içeriden klorhidrik asit (tuz ruhu) alarak havuz başına geldi. Havuzun içinde siyahlar ve hahamlar bulunuyordu. 'Havuzu temizliyorum' diye bağıran Jimmy Brock insanların yüzdüğü bir havuza gözünü kırpmadan asit döktü. Protestocular o kadar asidin hiçbir zarar vermeyeceğini göstermek için havuz suyunu bile içti. Jimmy Brock daha fazla çileden çıkıp polislere haber verdi.
Polisler olay yerine geldiğinde ilk olarak hahamlara müdahele etti. Hahamların da havuzda olması medyanın ilgisini çekti ve bir anlamda Martin Luther'in istediği protesto gerçekleşti. Polis hahamlara müdahele ederken pek başarılı olamadı ve çözümü suya atlamakta buldu.
Protestocular pes ediyor.
Protestocuların çoğu haneye tecavüz ve ahlak dışı hareket sergilemekten dolayı tutuklanıyor.
Otel müdürü olayı protesto eden siyahilerin içeriye girmemesi için kapıları kilitledi ve odasına geçerek polislerin yeniden gelmesini bekledi.
Otelin kapısında, elinde bir kitapla bekleyen din adamı Lavert Taylor’un önderliğinde toplanan 30 gösterici daha sonra polisler tarafından tutuklandı.
Suriye'de yaşanan iç savaşın en dramatik fotoğraflarından biri...
Bombaların hedefinde yaralanan, 5 yaşındaki Ümran Dakneş'in bu fotoğrafı, çatışmayı yıllardır izleyen uzmanların bile kanını dondurdu.
İngiliz The Independent gazetesinin haberine göre; minik Ümran’ın fotoğrafı sosyal medyada yaygın biçimde paylaşıldı.
Gazetciler tarafından kaydedilen görüntülerde, üzeri tozla kaplı halde olan Ümran, bir evden çıkarılıyor ve ambulansın koltuğuna oturtuluyor.Ardından kurtarma görevlileri, olay yerine dönmek için yanından ayrılıyor. Ümran ambulansın koltuğunda tek başına kalıyor, boş gözlerle etrafa bakıyor. Suratındaki kanları hissedince, minik elini yüzüne götürüp yaralandığını anlıyor. Ardından da elindeki kanı, oturduğu ambulans koltuğuna silip çıkarmaya çalışıyor.
Haberde, Umran’ın şehirdeki M10 hastanesine kaldırıldığı ve tedavi edildikten sonra taburcu edildiği belirtildi.
Ümran, muhaliflerin kontrolündeki El Katerji mahallesinde dün akşam rejim ya da Rus uçakları tarafından gerçekleştirildiği tahmin edilen hava saldırısında yaralanan beş çocuktan biri.Minik Ümran'ın fotoğrafını ilk olarak Telegraph muhabiri Raf Sanchez Twitter'da paylaştı. Ardından binlerce kez retweet edildi ve kısa sürede uluslararası basının ilgisini çekti.
5 yaşındaki Ümran'ın, dünyayı derinden sarstı. Sosyal medya kullanıcıları yaptığı paylaşımlarla tepkilerini böyle dile getirdi.
Cansız bedeni Bodrum sahillerine vuran Aylan Kurdi gibi Suriye iç savaşının sembolü haline gelen minik Ümran’ın ailesinin nerede olduğu bilinmiyor.
Filipinler’deki devlet başkanlığı seçimlerinin ardından artan uyuşturucu infazlarında eşini kaybeden 26 yaşındaki kadın, sembol olan fotoğrafını ve sonrasında yaşadıklarını Reuters’a anlattı.‘Filipinlerin Trump’ı olarak tanınan Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin göreve gelmesinin ardından uyuşturucu satıcılarına yönelik infazlardaki artış, başkent Manila’da aynı gecede altı kişinin birden öldürülmesiyle daha da dikkat çekici hale geldi.
O gecede ölenlerden biri 29 yaşındaki Michael Siaron’du. Siaron’un ölüm haberini alan 26 yaşındaki eşi Jennelyn Olaires’in kocasının ölüm haberini almasının ardından gittiği cinayet mahallinde kameralara yansıyan hali ise onları diğerlerinden ayırdı.
“Bir arkadaşımız arayıp Michael’in vurulduğunu söyledi. Onu görebilmek için koştum. Kafamın içinde düşünceler akıp gidiyordu. O sen olamazsın. Sen bunu hak etmiyorsun. Bunu senden daha fazla hak edenler vardı” diyen Olaires, olay yerine geldikten sonra polis kordonunu aşarak eşinin cansız bedeninin yanında diz çökmüştü.
Eşini pazar günü toprağa vereceğini söyleyen Olaires, kocasının geçmişte uyuşturucu kullandığını ancak uyuşturucu satıcısı olmasının imkansız olduğunu çünkü yemek yiyecek parayı bile zor bulduklarını söyledi.
Duterte'nin 'aşırı duygusal' olarak tanımladığı fotoğrafın kahramanı Olaires, "Artık yaşamayı hak etmeyenleri, toplum için tehdit oluşturanları öldürsünler" diye de ekledi.
“Halkın sempatisine ihtiyacım yok. Devlet başkanının bizi fark etmesine ihtiyacım yok. bu tür insanları sevmediğini biliyorum. Ama umarım gerçek failleri yakalarlar” diyen Olaires, Duterte’ye ise ‘uyuşturucuyu bitir, insanları öldürme’ mesajını verdi.
Jenna ve Jillian Thistlethwaite iki yıl önce birbirlerinin elini tutarak dünyaya gelmiş, bu fotoğraf bir anda sembol olmuştu.
İşte o ikizlerin şimdiki hali...
1 Şubat 1968'de, Tet Saldırısının ikinci gününde, Saygon’un Çinlilerin yaşadığı kesimindeki Çolon caddesine, Güney Vietnamlı askerler tarafından eli bağlı şekilde bir Viet Cong'lu bir genç getirildi.
Olay yerinde AP muhabiri Eddie Adams ve NBC kameramanı Vo Suu vardır. Olay anında, Eddie Adams hiç durmadan deklanşöre basarken bunun sıradan bir sorgulama olduğunu sanmıştı ama değildi. ?Genç, polis tarafından infaz yöntemiyle öldürülür.Eddie Adams ve kameraman Vo Suu, adamın gözlerinin önünde öldürülmesinin şokunu yaşarken, tarihe geçecek görüntüler kaydettiklerinin farkına da varmışlardı.
Adams'ın fotoğrafı, çekildikten birgün sonra New York Times'ın ön sayfasında yayınlanır ve ardından tüm dünyaya yayılır. Bu fotoğraf savaş karşıtı kampanyalarda kullanılan anahtar bir fotoğraf olur ve Amerikan halkının savaşlardaki varlıklarını sorgulamasına neden olur.Bütün dünya medyası tarafından birinci sayfadan kullanılan fotoğraf, Vietnam’da neler olduğuna dair ABD kamuoyunda da ilk tartışmaların yapılmasına yol açar.
Fotoğraf, tarihte ve fotoğrafçılıkta kendine çok saygın biryer edinirken, fotoğrafçısı Eddie Adams'a da mesleki bir şöhret getiririr,hatta 1969 yılında Pulitzer ödülünü almasını sağlar.Nguyen Ngoc Loan'ın hayatı da bir anlamda oracıkta değişir. Fotoğrafın çekildiği tarihten birkaç ay sonra, bir makineli tüfek ile vurulur ve bacağını kaybeder. Saygon'un düşmesi sonrasında 1975'te Vietnam'ı terkedip, Amerika'ya yerleşir ve bir pizza dükkanı açar. Fakat 1991'de kimliği ifşa olur ve dükkanı kapatmak zorunda kalır.
1963 yılında John F. Kennedy suikastinde, olayı fotoğraflamış olabileceği düşünülen kişidir. Suikast analizi sırasında olay yerinde ilginç bir kadın fark edildi. Kadının suikast sırasında yüzünün önünde tuttuğu şeyin kamera olduğu düşünülmüş. İlginç olan ise suikast gerçekleştiğinde insanlar sağa sola kaçarken , kadının olduğu yerde çekimlere devam etmesidir. Suikasti araştırmak için kurulmuş birlikler Babushka Lady'nin kim olduğunu bulmak için araştırmalarda bulunmuşlarsa da herhangi bir sonuç alamamışlardır.
Bu fotoğraf, anne karnında 21 haftalık fetusa operasyon ile müdahale edilmesi sırasında, bebeğe müdahaleyi yapan doktorun elini tutarak kendisinden güven ve yardım bekleyişinin olağanüstü görüntüsü olan yorumlanmıştı.
Pek çok yerde paylaşılan bu fotoğrafın gerçek kahramanı büyüdü.
Ve işte 16 yaşındaki Samuel.
8 Haziran 1972’de, Kuzey Vietnam’da saklandıkları tapınağa bir Amerikan uçağından dört napalm bombası atıldı. Sağ kalan çocuklar, elbiseleri, saçları, vücutları yanık içinde, çığlıklar atarak kaçışırken, foto muhabiri Nick Ut kendisine Pulitzer ödülünü getirecek olan o kareyi çekti...
1982’de bir Alman gazeteci “Resimdeki Kızın” peşine düştü ve kızın adının Kim Phuc olduğu ortaya çıktı. Bütün vücudu yandığı için Saigon’da 14 ay hastanede yatmış, yanık derisi ayıklanırken her seferinde acıdan bayılmıştı.
1995 senesinde Washington’da Vietnam Savaşı’nı anmak için yapılan törende Kim Phuc da vardı. Kürsüde konuşurken, “O bombaları atan pilotla karşılaşsam, ona “Geçmişi değiştiremeyiz…” derdim,”Ama bugün ve yarın, barışa hizmet etmek için elimizden geleni yapabiliriz!”
Phuc, salondan sessizce ayrılıyordu ki, eline bir kağıt sıkıştırdılar ve göndereni işaret ettiler. Kim Phuc önce dönüp adama baktı. Sonra elindeki notu okudu, “Kim, o adam benim!” yazıyordu.
8 Haziran 1972 günü, Vietnam’daki o mabede napalm atan uçağın pilotu John Plummer’di orada duran. Savaştan sonra yıllarca kendine gelememiş, ne yapacağını bilememiş, din adamı olmuş, “O küçük kızın” resmini gazeteden kesip her an cüzdanında taşımıştı. Kim bir an adama baktı, sonra kollarını açarak ona doğru koştu…
"Sadece bir fotoğraf dünyayı değiştirebilir mi?" İşte dünya gazetecilik tarihine geçen ve unutulmayan fotoğraflar...Suriyelilerin 4 yıldır yaşadığı dram, bir fotoğrafla tüm dünyanın bakış açısını değiştirdi. Ölü bir çocuğun fotoğrafı sığınmacı krizinin sembolü oldu. Nilüfer Demir'in fotoğrafı tüm dünya basınının manşetlerinde yer aldı. İngiltere Başbakanı David Cameron fotoğraftan bir gün önce göçmen istemiyoruz derken fotoğrafın yayınlanmasından sonra mültecilerle ilgili söylemlerini 180 derece değiştirerek "mültecileri kabul edeceğiz, bu sorunu çözeceğiz" açıklamalarında bulundu.
11 Eylül saldırısının ardından çekilen fotoğrafıyla sembol haline gelen 'Toz Kadın' lakaplı Marcy Borders
1969 yılında Pulitzer kazanan bu fotoğraf, Güney Vietnam'lı polis şefi generalin, VietKong generalini infazını gösteriyor. Fotoğrafçı şu kelimeleri kullandı: “Albay, tutsağı öldürdü, ben de fotoğraf makinemle albayı öldürdüm.”
22 Kasım günü seçim kampanyası için eşi Jakie Kennedy ile birlikte Dallas’ı ziyaret eden Amerikan Başkanı John F Kennedy öğlen saat 12:30'da araç konvoyu ile geçerken yolun iki tarafında kendisini ve eşini görmek için toplanan kalabalığa selam veriyordu. Üstü açık limuzinin arka koltuğunda eşi ile oturan Kennedy, Teksas okul kitapları deposunun altıncı katındaki penceresinden açılan ateşle kafasından ve boynundan yaralandı. Kennedy’nin hemen önünde oturan Texas valisi ise göğüsünden yaralandı. 1,5 saat sonra ise, kaldırıldığı hastaneden Kennedy’nin öldüğü haberi geldi.
Bu ikonik fotoğraf 2. Dünya Savaşı'nın en ünlü ve kanlı muharebelerinden birinin meydana geldiği Tokyo'nun yaklaşık 1000km açıklarında bulunan Iwo Jima adasında çekildi ve Amerikan halkı için büyük bir moral oldu.
Apollo 11, Ay yüzeyine yapılan insanlı ilk uzay uçuşudur. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu uzay uçuşunda astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin 20 Temmuz 1969 günü saat 20:18'de (EEZ) Ay yüzeyine iniş yapan ilk insanlar oldu. İnişten altı saat sonra 21 Temmuz günü 01:56'da (EEZ) Armstrong ay yüzeyine adım atarak bu konuda da bir ilki gerçekleştirdi. Görevin üç üyesi de sekiz gün uzayda kaldıktan sonra dünyaya döndü.
Irak'ın devrik başkanı Saddam Hüseyin'in, harap bir şekilde saklandığı yerden yaka paça çıkarıldığı anı gösteren fotoğraf herkesin hafızasına kazındı.
Savaş sonrası ülkesine dönen Amerikalı askerin bir hemşireyi öptüğü fotoğraf 2. Dünya Savaşı'nın bitişini simgeleyen en ünlü karelerden biri...
Sudan'da açlıktan ölmek üzere olan küçük bir çocuk ve arkasında bekleyen Akbaba.... Pulitzer ödüllü Kevin Carter bu anı fotoğrafladıktan sonra akbabanın kaçtığını ancak küçük kıza yardım etmediğini açıkladı. Çünkü bölgeye giden gazeteciler bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlardı. Bu olaydan sonra ağır depresyona giren Kevin Carter egzoz verdiği kamyonetinin içinde Walkman ile müzik dinleyerek intihar etti.
Amerikan Napalm bombası, Vietnam Savaşı sırasında My Lai Köyü'ne isabet edince; küçük Vietnamlı bir kız çırılçıplak korku içinde koşuyor... Tarihe My Lai Katliamı adıyla geçen bu fotoğraf, Associated Press muhabiri Nick Ut'a Pulitzer ödülü, fotoğraftaki küçük kız Kim Phuc'a ise şöhret getirmişti. Fotoğraftaki kızın ismi Kim Phuc. Bu fotoğraf dünyaya servis edildikten sonra ABD’nin Vietnam’da sivillere yönelik saldırıları ciddi protesto gösterilerini tetikledi. ABD 2 yıl sonra Vietnam’dan çekildi,
Bu fotoğraf, 1989 yılında Tiananmen Meydanı’ndaki ayaklanma sırasında Çin tanklarına karşı ayakta duran genç bir Çinliyi temsil ediyor. Fotoğrafta Jeff Widener’in imzası bulunuyor. Üstlerinin verdiği talimata rağmen, tank sürücüsü gencin üzerine tankı sürmeyi reddetmişti
- ABD'li kadın asker Lynndie England Iraklı tutuklulara işkence ederken.
Kamptaki esirler üzerinde tıbbî deneyler yürüten eski kamp doktoru Dr. Fritz Klein toplu mezarda cesetler arasında duruyor. 15 Nisan 1945 sonrası, Bergen-Belsen, Almanya