Çok küçük yaşlarında izcilikle başlayan bir doğa aşığı olduğunu biliyorum. Sonrasında kamplar, üniversite zamanı otostopla karış karış gezdiğin Türkiye, Avrupa, dağcılık. 3 ekim 1993 tarihinde Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Doğa aşığı bir babanın kızı olmanın verdiği şans ile de kendimi bildim bileli babam ile hep dağlardaydık. Ortaokul ve lise hayatım boyunca devam eden izcilik hayatımdan sonra ise üniversite ile merak saldığım dağcılık ve dünyayı gezme fikriyle binlerce anı biriktiğim bir hayatım var. Yağmur yağdıktan sonra güneş açınca incelen bulutlara günün tülü deniyor. Hüseyin Nihal ATSIZ ruh adam adlı romanın baş kahramanıdır. Babam ortaokulda okumuş ve kızım olursa güntülü koyacağım diye o gün koymuş kafasına. Metehan’ın savaşta görüp güzelliğinden okları indirttiği Türk sultanıdır aynı zamanda. İlk seyahatim demek ne kadar doğru bilemiyorum ancak Ordu üniversitesinde okumam sebebi ile Karadeniz’i gezerek başlamıştım. Ancak annemin yabancı olması sebebi ile yazları çocukluğumdan beri sık sık Çin’e seyahatlerim oluyordu. Bu yüzden aslında uzun yolculuklara alışıktım ve Karadeniz’i gezmek ile başlayan seyahat hikayeme ilk yolculuğum demiyorum. İlk seyahatlerimde evet ailemin çokta haberi olmadan gezdim Karadeniz’i ve diğer illeri, ardından zamanla öğrendiklerinde de bir iki derken onlarda alıştılar bu duruma. Aslında bakarsanız bugüne kadar hiç aramızda konuşması geçmedi nasıl gezdiğimin, onlar da sizler gibi Instagram’dan yaptıklarımı görüyor ve hayatıma saygı duyuyorlar. Üniversite döneminde Karadeniz’i gezerken öğrenci bütçesinin el verdiği kadar gezebiliyordum. Her ne kadar çadırda da kalsam otobüs ve ulaşım ücretleri oldukça pahalıydı ve ayda maksimum 2 ya da 3 il gezebiliyordum. Sosyal medya üzerinden takip ettiğim farklı ülkelerde ki kadınlardan birinin bloğunda dünyayı otostopla gezdiğini yaşadığı güzel anılarını okumaya ve günlük takip etmeye başladım. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna tek başına otostopla giden Fransız bir kadındı. Neden Türkiye’de de böyle gezmek mümkün olmasın ki dedim kendi kendime ve ertesi sabaha sırt çantamı alarak ilk kez otostop çekmeye başladım. Tüm Karadeniz sahil şeridini 3 kere otostop ile gezdim ve kötü anılar yaşamadığım için buna devam ettim. Gezi maliyetlerim oldukça düştü ve o yaz tatilinde otostop ile Karadeniz’den Ege’ye kadar indim. Ben insanın karşısına çıkan kişilerin kendi iç niyetinin temizliği ile ilgili olduğuna inananlardanım. Otostopta oldukça farklı insanlarla karşılaştım, alkollü, cezaevi izninde olan gibi aslında riskli olarak bakılabilecek kişilerinde arabalarına binmişliğim oldu. Ancak bugüne kadar numaramın istenmesi dışında hiç sorun yaşamadım. Kötü bir anımda yok. Aksine otostopta beni alıp ardından arkadaş olduklarım, yola beraber devam ettiğimiz , gelecek dönemlerde kamplarda buluştuğumuz dostluklar edindim. Otostop bana sorarsanız risk taşıyan bir eylem değil. Artık ülkemizde her il giriş çıkışlarında jandarma kontrolleri mevcut dilerseniz ilk durduğunda jandarma kontrol noktasında onların gözetiminde inebilirsiniz gibi tedbir alabileceğiniz onlarca seçenek var. www.yabandabirdeli.com da otostop çekerken aldığım tedbirleri uzun uzun anlattığım bir yazım mevcut. Bana sorarsanız İstanbul’da evinizden çıkıp Taksim’e metro ya da herhangi bir toplu taşıma aracı ile gitmek daha büyük cesaret isteyen bir şey. Her yolculuğumun hazırlığı farklı aslında. Yurtdışına gideceksem ve dönüş biletim mevcutsa tabi ki önceden çalışıp bloglar okuyup güzel yerleri ve birbirlerine uzaklıklarını, konaklayabileceğim yerleri bulup hazır bir rota ve program ile gidiyorum. Yurtiçinde ya da günüm sayılı ise önceden rotamı hazırlayıp yola çıkıyorum. Ancak bazen canım yalnızca yol yapmak istiyor ve düşünmeden çıktığım yolculuklarım da oldu. Otostop çekip araba nereye gidiyorsa oraya gittiğim, 1 gün diye gidip köylülerden farklı yerler öğrenip günlerce kaldığım yol hikayelerim de var ve bana sorarsanız en güzel yolculukta bu. Ailemin gönderdiği para ile hayatımı idame ediyordum. Bunun haricinde de kara kışın bastırdığı aylarda da cafe gibi yerlerde garsonluk vs yaparak biriktirdiğim çok küçük miktarlarda bir param oluyordu. Çocukluktan gelen bir şey benimki. Babamın dağlara olan sevgisi ile başladı . Ne zaman görkemli yüksek dağlara baksam üstünde ne olduğunu, bulutlara yakın olmanın vereceği hissi merak ederdim. İzlediğim birçok belgeselde de ilgimi çeken bir spordu. Aslında adrenalin içeren tüm sporlara tutkum var. Türkiye dağcılık Federasyonuna bağlı bir Ankara kulübünden temel eğitim aldım yalnızca sonrasında ise dağları dağlarda öğrendim diyebilirim. İlk dağıma çıktığımda bulutları aşağıda görüp yürüyerek üzerine çıkabildiğimi keşfetmenin mutluluğunu hala hatırlar ve her zaman anlatırım. İnsan vücudu ve beyni inanılmaz bir mekanizma. Yeterince azmin varsa ve oraya çıkmaya ya da yapamazsın denileni yapmaya cesaretin ve kararlığın varsa, gidip istediğini alıyorsun. Bunu hep söylerim. 27 yaşında 45 kilo bir kadınım ve o dağlara ben çıktıysam gerçekten isteyen ve azmeden herkes yapabilir. Türkiye de tırmanmadığım bir dağ yok en son da Ağrı’ya çıktım. İstemek ve istediğini almak için kim ne derse desin önce kendine güvenmen ve en doğru bildiğin yolda şaşmadan ilerlemek gerek. Sınırlarını keşfettiğinde zaten yapamayacağın bir şey olmadığını anlıyorsun. Tırmanmadan önce tabi ki bazı hazırlıklar gerekiyor. Alçak dağlarda bir hazırlığım olmasa da yüksek dağlara çıkacaksak, kg ve yük hesabını günlerce düşünüp en doğru malzemeleri seçiyoruz. Dağ hastalıklarına yakalanmamak ve çıktığın sağlıkta inebilmek için ise en az 10 gün öncesinden ketojenik bir beslenme düzeni şart. Son 3 - 4 gün kala ise sağlam bir karbonhidrat yüklenmesi tabi ki formun ve direncin bakımından oldukça önemli. 5000m ve üzeri dağlara gitmeden öncesinde ise, yüksekte kalbin daha hızlı kan pompalaması için yüksek dağ hastalıklarından etkilenmemek için dağa gitmeden 12 saat öncesinden başlayarak her 12 saatte bir ilaç almak gibi bir takım önlemlerimiz var. Ekipmanlar, mevsimsel ve gezisine göre çok fazla değişen bir şey. Ancak genel hatları ile uyku ekipmanlarım, yedek kıyafetlerim, mutfak ekipmanlarım ve dağ tırmanışı ise teknik ekipmanlarım yanımda oluyor. Gezmeye bazen çadırla bazen ise yük olsun istemediğim için hamak ile çıkıyorum. Bazı dağlara çadır ile giderken bazılarına yalnızca uyku tulumu ile gidiyorum. Şartlara göre, en az yük ve en fazla performansı hesaplayarak daima çantamdakiler değişiyor diyebilirim. Avrupa’da yıllardır zaten oldukça yaygın bir kültür. Ülkemizde ise benim otostop çektiğim 2011 - 2012 yıllarında çok yabancı karşılanan ve ayıplanan bir durumdu. Çoğu araba almazdı bile alanlar da aslında öğrenci yolda kalmıştır diye alırdı ve gezdiğimi öğrenince oldukça şaşırırdı. Ancak son 3-4 yılda sosyal medya kullanımın artmasıyla gençlerin birbirinden görerek yollara çıkması ve ülkemizi saran gezi merakıyla bu durum normalleşti. Artık birçok araba otostopçuları alıyor ve insanlar yadırgamıyor bu durumu. Sevindirici gelişmeler günden güne artıyor. Tüm zorlandığım anılarım aslında dağlarda. Sınırları zorlamayı hep seven biri oldum. Bu yüzden de olmadık yerlerden olmadık inişler deneyip ölüme meydan okumak zorunda kalmışlığım, gürül gürül akan akarsulardan gece karanlığında sırtımda yük ile karşıya geçmek zorunda kaldığım ve sürüklenip zor anlar yaşadığım, dağ kazaları geçirdiğim zamanlarım oldu. Zorlandım diyeceğim onlarca anım olsa da , bugün hepsine iyi ki de zorlandım ve sınırlarımı ileriye taşıdım demenin mutluluğunu yaşıyorum. Adrenalinli sporlarla uğraşmanın en güzel yanı belki de bu. Bazen geri dönüp fotoğraflarına baktığında ya da sizler gibi dostlar sorup anlattığında yaptıklarına kendin inanamıyorsun. Bunun için özet bilginin yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Www.yabandabirdeli.com adresinde ilk kez kamp yapacaklara tavsiyeler ve otostop çekmenin kurallarını anlatan farklı yazılarım mevcut. Ben hayat normalken de hep dağlarda yaşayan biriydim, karantina sürecinde de keza aynı şekilde dağlarda ve yürüyüş yollarındaydım. Bu yüzden çokta etkilendim diyemem. Şehirde olduğum süreçte de şehir içinde gezmekten hoşlanmaz ve dışarı çıkmazdım bu yüzden dağda olmadığım süreç içinde de evimin yakınında yer alan ormanlarda geziler yürüyüşler yaparak geçirdim.