07.10.2021 - 01:26 | Son Güncellenme:
Tarih kitaplarından hatırladığımız haliyle Eğri, Macarcadaki ismi Eger ve Almancası olan Erlau, Macaristan'ın kuzeyindeki en büyük kentlerden biri olma özelliği taşıyor. Slovakya sınırına yakın bir konumda, başkent Budapeşte'ye 109 kilometre uzaklıkta bulunan Eger, hem Macar hem de Türk tarihi için büyük bir öneme sahip.
Macar Kralı 1. İstvan döneminde kurulan Eger, krallığın önemli yerleşim yerlerinden biri oldu. Başkent Budapeşte'deki ünlü bazilikanın da adandığı 1. İstvan'ın kurduğu Eger'de insan izlerine aslında taş devrinde bile rastlamak mümkün. Ancak bölgede kalıcı olarak yerleşimin başladığı dönem 11. yüzyıl.
997-1038 yılları arasında yaşayan ve henüz dört yaşındayken kral ilân edilen 1. İstvan, Arpad Hanedanlığı'nın bir üyesiydi. Babası Geza da Macar tarihi konusunda büyük öneme sahip bir liderdi. Macarların büyük önem verdiği ve aziz kabul ettiği 1. İstvan'ın kurduğu Eger, Ortaçağ boyunca Macar Krallığı'nın önemli bir kalesi oldu.
Bölge tarih boyunca Germen, Slav ve Avar kabilelerin de yerleştiği bir coğrafyada bulunmakta. Avrasya'yı kasıp kavuran Moğol istilâsından Eger de üzerine düşen payı aldı. 13. yüzyılda Asya steplerinden başlayan ve Avrupa'nın içlerine kadar uzanan Moğol saldırıları sonucunda pek çok Doğu ve Orta Avrupa kenti gibi Eger de yerle bir edildi.
1241 yılında Moğollar tarafından tamamen yıkıldıktan sonra Eger, Macar Kralı 4. Bela döneminde yeniden imar edildi. Kent, 1. İstvan'ın kurduğu bölgede yeniden inşa edildi. 4. Bela döneminde inşa edilen yapılar günümüzdeki şehrin silüetini de oluşturmaktadır. Bir nevi bugünkü kentin kurucusu 4. Bela'dır.
4. Bela'nın kurduğu kent kısa sürede gelişim gösterdi. Güçlendirilen kalenin yanı sıra, kiliseler ve sivil yapılarla büyüyen Eger, yeniden Macar Krallığı'nın Estergon ve Budin ile birlikte en önemli yerleşimlerinden biri haline gelmeyi başardı. Orta, kuzey ve doğu Avrupa'nın kesiştiği bir noktada bulunan Eger, stratejik konumu sayesinde askeri ve ticari anlamda dikkat çekici bir konuma sahip oldu.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı birliklerinin Belgrad'ı alıp Tuna Nehri'nin kuzeyine geçmesiyle birlikte yeni hedef bu topraklar oldu. 1526 yılında Macaristan ile bugünkü Hırvatistan sınırının yakınında yer alan Mohaç'ta gerçekleşen savaş Macar Krallığı için de bir dönüm noktası oldu.
Tarihin en kısa meydan muharebelerinden birinde Osmanlı birliklerini yenilen Macar ordusu dağıldı ve Macar Krallığı yıkıldı. Krallığın neredeyse tüm toprakları Osmanlı hakimiyetine girdi. Ancak Eger bunlardan biri olmadı. Rotasını Viyana'ya çeviren Kanuni Sultan Süleyman, Macaristan'ın kuzeyindeki Eger kalesine nispeten küçük birlikler göndermiş ama onlar da başarı sağlayamamıştır.
Eger, 3. Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. Hatta padişah Eger fatihi olarak anıldı. Yine Macaristan'da Haçova Meydan Muharebesi'nde Avusturya ve Erdel birliklerini yenen 3. Mehmet, bölgedeki Osmanlı hakimiyetini güçlendirdi. Bu dönemde de Eger, Eğri adını aldı ve şehre Kethüda Hamza Bey Camii başta olmak üzere çok sayıda yapı inşa edilmeye başlandı.
2. Viyana Kuşatması'nın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından 1687 yılında Osmanlı birlikleri Eger'den çekildi. 1596 yılından 1687'ye kadar neredeyse bir asır Osmanlı yönetiminde kalan Eğri'de bu dönemden geriye sadece Kethüda Hamza Bey Camii'nin 40 metre yüksekliğe sahip 97 basamaklı minaresi kaldı.
1687 yılında Avusturyalılar tarafından yıkılan caminin minaresi zamana meydan okumaya devam ediyor. Bugün, bu minare Osmanlıların en kuzeydeki mirası olarak ayakta kalmaya devam ediyor.