Ölümsüz aşkın kenti Verona
30.10.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Verona, İtalya'nın önemli tarihi rotalarından biri olmasının yanı sıra popüler kültüre de mâl olmuş bir şehir. William Shakespeare'in asırlardır en sevilen tiyatro oyunlarından biri olan Romeo ve Julieti'in hikâyesi yine bu görkemli Ortaçağ kenti Verona'da geçmekte. Hâl böyle olunca Verona zaman içerisinde çiftler için de özel bir tatil ve balayı rotası haline geldi. Ölümsüz bir aşka tanıklık eden Verona, günümüzde UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. Roma dönemi ve Ortaçağ'dan kalma yapılarıyla dikkat çeken Verona'ya yakından bakalım.
Verona, İtalya'nın kuzeydoğusundaki Veneto bölgesinde yer alan yedi ilden biridir. Kuzeydoğu İtalya'nın en önemli turizm merkezi olma özelliği de taşıyan Verona her yıl yüzbinlerce turisti ağırlamakta. Kültürel, mimarî ve tarihi eserlerin yanı sıra yaz aylarında düzenlenen açık hava festivalleri, Verona'yı oldukça cazip bir tatil rotası haline getirmekte.
Sokaklarında sık sık anıtsal yapılara rastlayabileceğiniz Verona aynı zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde de yer almakta. Kentin kalbinin attığı Piazza delle Erbe Meydanı ve Roma döneminde kalma Arena, Verona'nın en önemli tarihi ve turistik rotaları arasında yer alıyor.
Alplerde doğan Adige Nehri, Verona'yı ikiye ayırmaktadır. Geçmişte sık sık taşkınların meydana geldiği Adige Nehri, sel felaketlerine ve binlerce insanın da ölümüne neden olmuştu. Tabii bunun en önemli nedeni de nehir yatağının değişimini öngörülemeyip Adige etrafına inşa edilen yapıların fazlalığıydı.
1956 yılında inşa edilen Mori-Torbole Tüneli ile birlikte asırlardır Veronalıların en büyük sorunu haline gelen nehir taşkınları da son buldu. Bu tarihten itibaren Verona'da geçmişte yaşanan büyük sel felaketlerinin benzerleri gerçekleşmemiştir. Günümüzde Adige Nehri kıyıları aşıkların ve özellikle de balayı için Verona'ya gelen turistlerin en önemli yürüyüş güzergâhlarından biridir.
Verona'nın kalbinin attığı Piazza delle Erbe, restoranları ve kafeleriyle turistlerin en uğrak rotalarından biri konumundadır. Tipik bir Avrupa kenti meydanı görünümüne sahip Piazza delle Erbe, çok sütunlu yapıları, yönetim binaları ve turistlerin dinlenme mekânı kafeleriyle Verona'nın en canlı noktası olma özelliği taşıyor.
Adige Nehri üzerinde yer alan kentin bir diğer önemli tarihi yapısı da Pietra köprüsüdür. Kemerli yapısıyla dikkat çeken köprü, Romalılar döneminde inşa edilmiştir. Asırlardır ayakta olan bu tarihi yapı, Verona'nın simgelerinden biri konumundadır. Burası aynı zamanda turistlerin en çok fotoğraf çektirdikleri yerlerden de biridir.
Gelelim turistlerin en çok fotoğraf çektirdikleri yere. Tahmin etmesi zor olmasa gerek. Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan Verona, bunu en çok da Romeo ve Juliet'in aşkına borçlu. Rome ve Juliet'in ölümsüz aşkının peşinden koşan binlerce yeni evli çift, her yıl balayı için Verona'yı ziyaret ediyor. Şehre gelen çiftlerin ilk ziyaret edip en çok fotoğraf çektirdikleri yer de Juliet'in Evi'nin balkonu. Özellikle 14 Şubat Sevgililer Günü kapsamında bölgeye gerçekleştirilen turlar sayesinde burası, dikkat çekici bir insan kalabalığına ev sahipliği yapmakta.
Ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare'in kaleme aldığı ve ilk kez de 1594 yılında sahnelenen Rome ve Juliet, o tarihten bu yana güncelliğini korumayı başarmış eserlerden biridir. İki düşman ailenin birbirine aşık çocuklarını konu edinen hikâye, Arthur Brooke'in 1562'de yayımlanan Romeus ve Juliet'in Trajik Öyküsü adlı uzun şiirinden yola çıkılarak kaleme alınmıştır. Juliet'in evi olarak kabul edilen balkonun önü günümüzde turistlerle dolu taşarken, bu aşk trajedisi film ve operalara da konu olmaya devam etmekte.
Trajik aşk hikâyesi kadar, dünyaca ünlü yaz festivalleri de Verona denince akla ilk gelen noktalardan biri. Dünyanın en önemli opera festivallerinden birine ev sahipliği yapan Verona'daki tarihi amfitiyatro, sayısız etkinliğe tanıklık eder. Roma döneminde inşa edilen bu yapı yarışlardan sanat etkinliklerine kadar pek çok farklı amaç için kullanılmıştır.
Günümüzde de çeşitli konser ve performanslara ev sahipliği yapan bu tarihi arena, sanatçılar için de oldukça prestijli bir konumdadır. Burada sahne almak her sanatçının hayalinin olmasının yanı sıra bunu başarabilenler için de unutulmaz bir an olarak görülür. Roma ve Capua'daki benzerlerinden sonra İtalya'daki en büyük üçüncü amfiyatro Arena'dır.
Bu tarihi Arena oval şekilde olan yapının ölçüleri 139 metre ve 110 metredir. Şu anda Arena'da görülen iki katlı dış duvarlar orijinal yapının iç duvarları olup ancak çok küçük kısmı ayakta kalmış olan üç katlı olan dış duvarların hemen hepsi yıkılıp kaybolmuştur. Orta Çağ'da tiyatro içine özel evler yapılmıştır. 18. yüzyılda zengin bir Veronalı bu evlerin hepsini satın alıp ardından da yıktırmış ve bu tarihi Roma tiyatrosunu restore etmiştir.
Castelvecchio Müzesi, Doğa Tarihi Müzesi, Santa Maria Antica, Verona Kilisesi (Duomo), San Zeno Maggiore Basilikası, San Zeno Basilikası gibi mutlaka görülmesi gereken tarihi yapılara ev sahipliği yapan Verona'da sivil mimari de Ortaçağ esintileri taşımaktadır. Zamanın adeta durduğu kentlerden biri olan Verona, tarih meraklıları için de oldukça cazip bir rota.
Yemek ve kahve kültürünün en üst seviyede olduğu ülkelerden biri olarak kabul edilen İtalya'nın neresine giderseniz gidin sizi mutlaka seveceğiniz ve büyük oranda da yabancılık çekmeyeceğiniz tatlar beklemektedir. Verona da bu lezzetleri tadabileceğiniz önemli bir rota olarak karşımıza çıkıyor.
Görkemli katedralleri, müzeleri, şato ve köprüleriyle Verona, Romeo ve Juliet'in trajik aşk hikâyesinin yanı sıra tarihine işlenen daha nice öyküyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Yaşanan pandemi nedeniyle zor günler geçiren Verona'ya bu yıl çok az turist gelirken. kentliler önümüzdeki turizm sezonundan umutlu.
