04.06.2021 - 09:16 | Son Güncellenme:
DHA
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) araştırma gemisi Bilim-2, son dönemde Marmara Denizi'nde görülen deniz salyalarının oluşumuyla ilgili araştırma yapmak için 3 gündür Marmara Denizi'nde çalışma yürütüyor.
15 bilim insanından oluşan toplam 25 kişilik mürettebatıyla 4 gün daha inceleme yapacak Bilim 2 gemisi topladığı verileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunacak. Araştırma gemisi 3 günlük incelemenin ardın dün akşam Haydarpaşa'ya döndü.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Enstitü MüdürüProf. Dr. Barış Salihoğlu 3 gündür Marmara Denizi genelinde süren çalışmalarıyla ilgili olarak ," Son gördüğümüz durum gerçekten müsilaj çok yaygın. Sadece gördüğümüz deniz yüzeyinde değil, bütün deniz su kolonunda da jelimsi bir yapı hakim. Bu derece bir durumla hiç karşılaşmamıştık. Oksijen seviyeleri ciddi bir şekilde azalmış durumda hızla önlem almamız gerekiyor. Müsilaj ilk defa olmuyor evet ama bu kadar yaygın bir biçimde ilk defa" diye konuştu.
Arıtmanın üst seviyelerde yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Barış Salihoğlu," Özellikle deşarjlardan arıtılmadan giren deşarjlar çok etkilemiş. Havzadan nehirlerden giren tarımsal girdiler olsun, endüstri girdileri olsun bunlar çok etkilemiş.
Gördüğümüz kadarıyla bu besin tuzu dediğimiz bu kirliliğin en azından hızla yarı yarıya azaltılması lazım. Hızla yarı yarıya azaltılırsa 5-6 yıllık bir süreçte o oksijendeki eşik değerleri biraz aşmaya başlarız. Biraz iyileşmeye başlar. Sabır gerekiyor, hızlı önlem almak gerekiyor" diye konuştu.
Atık suların özellikle boğazda boğaz alt suyuna deşarj verildiğini anlatan Salihoğlu, "Bunların Karadeniz'e gideceği varsayılıyor. Alt su Karadeniz'e geçiyor ama bunun ciddi bir kısmı üst suya karışıyor ve Marmara'ya geri dönüyor.
Biz hem bakanlıkla hem de belediyelerle yakın çalışıyoruz. Nerelerde arıtmalar var biliyoruz, hangi seviyede arıtıldığını biliyoruz. Örneğin Kadıköy, Yenikapı, Üsküdar, Baltalimanı ve Paşabahçe ön arıtma tesislerinde iyileşme planlarının yapılması önerilerimiz arasında.
Sadece deşarjlar değil nehirlerde çok önemli özellikle Susurluk havzasındaki tüm akarsularda onların kirlilik oranlarını düşürmeye yönelik çalışmalar yapılmalı. Bunlar önerilerimiz arasında" dedi. Salihoğlu ayrıca bu çalışmaların denizde yapılmasının önemli olduğunu söyleyerek, "40 yıllık bir gemi birçok teknolojik cihazla donatılmış ama yeni bir gemiye de ihtiyacımız var" diye konuştu.
ODTÜ Deniz Bilimleri Öğretim Görevlisi ve Bilimsel Sefer Koordinatörü Dr. Hasan Örek ise, her yıl düzenli olarak Marmara Denizi'ne gelen geminin bu sene sefer rotasını ve istasyonlarını deniz salyası nedeniyle değiştiğinden bahsetti.
Örek kullandıkları cihazlarla ilgili bilgi vererek, "Deniz bilimlerindeki en temel cihazımız bu cihaz. CTD dediğimiz bir cihaz. Klorofil, oksijen, ışık, bulanıklığı gösteren ek sensörleri var. Bu cihazın ağzı açık şekilde denize sarkıtılır. Bu veriler kablo yardımıyla içeride bilgisayara aktarılır ve canlı olarak izlenir. Bu verilere bakarak hangi derinliklerden örnek alacağımıza karar veririz.
Bu yukarıya geldikten sonra şişelere örnekler alınır. Oksijen, besin tuzları ve canlılarla ilgili örnekler alınır bir kısmı gemi üzerinde ölçülür. Bir kısmı da ya dondurularak ya da içerisine gerekli kimyasallar eklenerek gemide muhafaza edilir. Daha sonra seyrüsefer bitiminde laboratuvarlarda ileri ölçümleri yapılır. İlk gözlemlerimizde şunu gördük. Marmara 'da kıyı açık gözetmeksizin her yerde su kolonunda müsilaj var" diye konuştu.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün Bilim-2 araştırma gemisi, 2017'den bu yana yürütülen Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında çalışma yürütüyor.
Milliyet gazetesi muhabiri Cihat Aslan karadan, foto muhabiri Oğuz Yeter drone ile havadan müsilajın etkilediği alanları ve yaşadığı değişimi an be an takip ediyor. Denizden de Milliyet’in sualtı haberciliği konusunda uzman ismi Gökhan Karakaş, müsilaj hakkında güncel gelişmeleri sizlerle paylaşacak.
Müsilajın izini İstanbul kıyılarından itibaren sürmeye başlayan Cihat Aslan’ın ilk izlenimleri şöyle; “İstanbul’dan harekete geçtiğimizde Marmara’nın sahillerinde oturup nefes aldığımız o günlerin şu dönem çok zor olduğunu gördük. Yıllarca kirlettiğimiz Marmara Denizi’ni sonunda nefessiz bıraktık.
Özelikle Kadıköy, Kartal ve Pendik sahillerinin durumu ‘Ne ekersen onu biçersin’ deyimini açıkça ortaya koyuyor. Sahildeki teknelerin alt kısmı müsilajdan görünmüyor. Balıkçılar para kazanamıyor çok dertli. Vatandaşlar sahil kenarında kokudan oturamamaktan ve görüntüden şikayetçi. Sahile sıfır mekanlara denizi izlemek için oturmaya gelenlerin sayısı azalıyor. Kısacası Marmara Denizi’ne sahip çıkmazsak bu yıldan itibaren sahilinde oturacağımız bir denizimiz bile kalmayacak.’’
Gökhan Karakaş da dün Marmara Denizi’nin üstünü adeta halı gibi kaplayan müsilajın sualtındaki canlılara verdiği zararı görüntülemek için dalış yaptı. Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nin kılavuzluğunda Marmara Dalış Merkezi’nin desteğiyle Sivriada’da dalan Karakaş şu izlenimleri paylaştı: “Suya girdiğimiz ilk metrelerden itibaren beyaz bir örtünün kabus yaşatacağını anladım. 6 metreden sonra tabakanın halıya dönüştüğünü görmek beni resmen ürküttü.
Suyun altında seyyar bir kara parçasıyla yüzüyordum. Kara kütlesinin bana verdiği his güneş ışığının kaybolmasıyla korku filmine dönüştü. Güneşin en tepede olduğu saate rağmen Sivriada açıklarına gün doğmamıştı. 2 sualtı fenerinin verdiği ışıkla birbirimizi bulduğumuz Dr. Ahmet Ayhan ile sualtı işaret dilini kullanarak anlaşmaya çalıştık. Ekibin diğer 4 üyesini bulmamız görüşün 10 cm’e kadar düşmesi nedeniyle mümkün olmadı. Müsilaj bir kara parçasına dokunma hissini verecek kadar yoğundu etrafımda. Etrafta hiç balık olmaması şaşkınlığımı arttırırken kendimi uzay boşluğunda gibi hissettim.”